genel istatistikler
toplam19
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +4
toplam -0

ağlamak

    "Bir gün bir çocuğa sormuştum, deniz neden tuzludur diye. Babası uzun bir sefere çıkmıştı. Çocuk hemencecik karşılık verdi: Deniz tuzludur, çünkü denizciler durmadan ağlarlar! Neden denizciler böyle çok ağlar ki? Çünkü, dedi, yolculukları bitmez... Onun için de mendillerini hep direklere asıp kuruturlar! Gene sordum: Ya niçin insanlar üzgün olunca ağlar? Çünkü, dedi, daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerek!"

    (August Strindberg - Düş Oyunu)
    (08.01.2010 11:50)

kel erkek

    inandığı yalanlardan başlıcaları şunlardır:

    - Kellik bana yakışıyor.

    - Erkeklik hormonu testeron fazla salgılanınca saçlar dökülürmüs. Yani fazla erkekler kel olurmuş. Ne kadar kellik o kadar erkeklik.

    - Tarihe bir bakin, bütün büyük adamlar keldir.

    - Bütün saç kozmetikleri para tuzağı

    - İstesem saç ektiririm ama insanın doğal hali daha güzel.

    - Zeki ve Marjinal kadınlar kelleri seksi buluyor.

    - Banyodan sonra sac kurutma derdim yok. Oh ne rahat!

    - Çekicilik beyinden gelir, üzerindeki kıllardan değil.

    - Antropolojide zekaya delalet eden kıvrımlı beyine sahip kafataslari deri yüzeyi, genelde fazla saça müsait olmamaktadir. (pöhh!)

    - Bir adamin kafasinda ya kıl yada akıl olur.

    - Maden olan yerde ot bitmez. (atalarımızdan da kel olanlar vardı)


    edit: ama bana hakkaten yakışıyo!
    (30.12.2009 14:15)

yiğit özgür

    hiç ummadığınız bir anda sizi gülme krizine sokabilen zeki karikatürist.


    - annemin durumu nasıl doktor bey?
    + ciddi...
    - nasıl yani? ölümcül mü?
    + ciddi işte...
    - aman tanrım, ne kadar ömrü kaldı?
    + haçan omrü falan kalmadi daa, ciddi diyrum anlamayi misun? öldi ciddi anan, obür tarafa ciddi...
    - ay, laz doktor!!!
    + nooldi, zoruna mi ciddi!



    - köşede bekledim, çıkınca da tepsiyle kafasına vurdum.
    + iyi de yanında silahın, bıçağın da varmış... neden tepsi?
    - biyerde okumuştum, öyle yapınca tepsi müdafaadan az ceza alınıyomuş...
    + nefsi müdaafa olmasın o?
    - hepsi müdaafa değil mi sonuçta...
    + yaz kızım, sanığın 20 yıl hapsine...
    - ama 20 yıl çok fazla, bilseydim yanımda hafifletici sepetler getirirdim...


    - fikri abi, hani sana antika bi pikapım var diyordum ya, işte o pikap, bu pikap
    + aaa, o pikak bu kipap mı?
    + öhm... bu o pipak mı?..
    + hep bahsediyodun hani, bu o kikak mı?..
    + KİPAK!!!
    - abi sakin ol!.
    + al götür şunu skmiyim ebeni!
    (07.12.2009 13:57)

çocukken yaşanan hüzünlü anlar

ibrahim tatlıses

    antropologlar tarafından incelenmesi gerekendir kendileri.

    (bkz: antropoloji)
    (02.03.2009 11:23)

kamikaze

    ii. dünya savaşı'nda japonya'nın, genellikle düşman gemilerine karşı intihar saldırısı düzenleyen uçaklarına verilen genel isimdir.

    (bkz: pearl harbor)
    (25.10.2008 15:56)

fast car

    tracy chapman'ın tracy chapman adlı albümünde yer alan şarkıdır.

    You got a fast car
    I want a ticket to anywhere
    Maybe we make a deal
    Maybe together we can get somewhere

    Anyplace is better
    Starting from zero got nothing to lose
    Maybe we'll make something
    But me myself I got nothing to prove

    You got a fast car
    And I got a plan to get us out of here
    I been working at the convenience store
    Managed to save just a little bit of money
    We won't have to drive too far
    Just 'cross the border and into the city
    You and I can both get jobs
    And finally see what it means to be living

    You see my old man's got a problem
    He live with the bottle that's the way it is
    He says his body's too old for working
    I say his body's too young to look like his
    My mama went off and left him
    She wanted more from life than he could give
    I said somebody's got to take care of him
    So I quit school and that's what I did

    You got a fast car
    But is it fast enough so we can fly away
    We gotta make a decision
    We leave tonight or live and die this way

    I remember we were driving driving in your car
    The speed so fast I felt like I was drunk
    City lights lay out before us
    And your arm felt nice wrapped 'round my shoulder
    And I had a feeling that I belonged
    And I had a feeling I could be someone, be someone, be someone

    You got a fast car
    And we go cruising to entertain ourselves
    You still ain't got a job
    And I work in a market as a checkout girl
    I know things will get better
    You'll find work and I'll get promoted
    We'll move out of the shelter
    Buy a big house and live in the suburbs
    You got a fast car
    And I got a job that pays all our bills
    You stay out drinking late at the bar
    See more of your friends than you do of your kids
    I'd always hoped for better
    Thought maybe together you and me would find it
    I got no plans I ain't going nowhere
    So take your fast car and keep on driving

    You got a fast car
    But is it fast enough so you can fly away
    You gotta make a decision
    You leave tonight or live and die this way

    (bkz: araba kullanırken dinlenecek şarkılar)
    (25.10.2008 15:45)

çukur

    çocukluğumda çok sevdiğim, henüz sokaklar asfaltla döşenmemişken, mis gibi toprağın üstünde misketle oynadığımız güzel oyun. bu oyunun birbirine benzer birçok versiyonu vardır. oyun şöyle oynanır: öncelikle mahallede küçük bir zemin etüdü yapılarak oyun için uygun yer bulunur. fazla tümsek olmaması, sokaktan geçenlerin ve arabaların rahatsız etmeyeceği tenha yerler tercih sebebidir. daha sonra belirlenen yere derinliği ve çapı 8-10 cm olan bir çukur açılır. çukurun açıldığı yerden 5-10 adım uzaklıkta çukura paralel bir çizgi çizilir. oyuncular çizginin arkasına geçerek birer birer misketlerini çukura sokmaya çalışır. kolları uzun olan arkadaşlar bu avantajlarını sonuna kadar kullanmak isterler. atışlar bittikten sonra eğer çukura sokmayı başaran birisi varsa sıradaki atış onundur; eğer yoksa misketi çukura en yakın olan oyuncu bulunduğu yerden tekrar dener. misket çukura girdikten sonraki amaç çukura en yakın rakip misketi oradan uzaklaştırmaktır. bunun için baş parmak çukurun kenarına gelecek şekilde bir el karışlanıp, diğer elle fondik yaparak rakip misketler oradan uzaklaştırılır.
    (11.10.2008 17:43)

the shawshank redemption

    filmin en büyük talihsizliği (oscar açısından) forrest gump la aynı yıl çekilmiş olmasıdır. o yıl oscarları forrest gump toplamıştır. gönlümüzün oscar'ını kazanmış filmdir. kemal sunal filmleri gibi tekrar tekrar izlense de bıkılmayan nadir filmlerdendir.
    (11.10.2008 16:35)

ferfecir

    "güneş doğmadan hemen önceki gökyüzünün alacakaranlığı" ve "aydınlanma" anlamlarına gelir. ayrıca metin kemal kahraman kardeşlerin albümle aynı ismi taşıyan muhteşem şarkısıdır.
    (10.10.2008 15:41)

bürokrasi

    devletin vermiş olduğu hizmetleri üretmekten sorumlu büroların toplamı olarak tanımlayabiliriz. bürolar hizmetlerin finansmanını devletten istedikleri bütçeler aracılığı ile yaparlar. bu nedenle büroların asıl finansman kaynağı ortak bir havuzda toplanan vergilerdir.

    genel olarak bürokrasinin etkin çalışmadığı, yenilikten uzak, esnek olmadığı, rutine sıkı sıkı bağlı olduğu konusunda yaygın bir görüş vardır. bürokraside ortaya çıkan sorunların nedenleri, sadece kamu kesiminde yer almalarından değil, aynı zamanda bürokrasinin doğasında da vardır. bürokrasinin kamu hizmetlerinin topluma sunumunda önemli bir rolü olduğu, bu nedenle bürokratların bütçeyi maksimize etme çabaları kamu harcamalarının aşırı artmasına neden olur.
    (10.10.2008 10:51)

tagsis

    metalist para sistemlerinde paranın içindeki değerli maden oranını azaltma işlemidir. osmanlı'da özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda bütçe açıklarının artması sebebiyle sık sık başvurulan sistemdir.
    (09.10.2008 18:21)

has

    osmanlı devletinde uygulanan dirlik sistemine göre, geliri 100.000 akçeden fazla olan genellikle üst düzey bürokratların maaşı karşılığında kendilerine tevcih edilen tımar topraklarına verilen isimdir.

    (bkz: zeamet)
    (bkz: tımar)
    (09.10.2008 18:12)

cebir

    hukukta "bir kimseyi zorlama; isteği ve iradesi dışında bir işi yapmaya zorlama; zor kullanma" anlamına da gelir.

    (bkz: cebri icra)
    (09.10.2008 18:05)

nazende

    ezginin günlüğü'nün "ala gözlü yar" albümünde hakan yılmaz tarafından seslendirilen şarkı. albümde şarkı azeri şivesiyle şöyle seslendirilmiştir:

    değdi saçlarıma bahar küleği
    nazende sevgilim, yadıma düştü
    her erin bahtına bir güzel düşer
    sen de tek çemenim, adıma düştün
    nazende sevgilim, yadıma düştün

    sensiz dağ döşüne çıktım bu seher
    öttü kumru kimin gül şelaleler
    ey niye yalgızsan sordu laleler
    köyreldi dizginim yadıma düştün
    nazende sevgilim, yadıma düştün

    gözlerim yoldadır, kulağım seste
    seni unutmaram, men son nefeste
    ey ceylan bakışlı ey boyu beste
    ey taze tergünüm yadıma düştün
    nazende sevgilim yadıma düştün

    sen de tek çemenim,adıma düştün
    nazende sevgilim, yadıma düştün

    (bkz: ezginin gunlugu)
    (bkz: ala gozlu yar)
    (09.10.2008 11:19)

sayfa: 1-2

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.