son kötülenen tanımları
-/#95957
-/#58912
-/#58912
genel istatistikler
toplam14
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +31
toplam -3

baskın oran

iruneach

    en sevdiği parçalardan biri "artık kısa cümleler kuruyorum" olan, sayısal zekasıylan sözel alanlarda soru sorararak, yorum yaparak, çevresindekileri anlamlandırmaya çalışarak beni korkutan; "senin türkçe öğretmenin yoksa benim annem miydi, hı?" denesi...*
    (25.05.2007 20:44)

walk the line

    esas kızımız ve oğlanımızın birlikte yaptıkları bir düet vardır ki, filmin şekerden yapılmış sahnesidir; june da hakkat ne ses olduğunu da gösterir time s a wastin;

    now i've got arms
    and i've got arms
    let's get together and use those arms
    let's go
    time's a wastin'

    i've got lips
    and i've got lips
    let's get together and use those lips
    let's go
    time's a wastin'
    *
    *
    (03.05.2007 14:55)

afrasyab

    kendisine ilişkin duygularımı şu şekilde anlatabileceğim;

    alp er tunga öldü mü,
    ıssız ajun kaldı mı,
    felek öcün aldı mı,
    indi yürek yırtılur...
    *.

    yine kibar, nazik, samimi bir beyefendi. yine akıllı-uslu bir arkadaş. hımm akıllı-uslu olmadı galiba, ki kendisi oturduğumuz kafenin kitap raflarında, 1950 lerde çıkmış ve dört sene boyunca da çıkmaya devam etmiş "cinsel bilgiler mecmua" sını keşfeden, "kötü kadından zevce olur mu" başlıklı, peyami safa imzalı yazıları görüp şaşırmamızı, herşeyden öte, karnımız ağrıyana kadar gülmemizi sağlayan kişidir.

    desem de inanma ile farklı üniversitelerde okumakta olsa da aynı hocalara sahiptir. işin ilginç yanı, hoca tarafından kötü davranılan üniversitede okumaktadır, üzüldüm.

    arkadaş canlılığının canlılık kısmının hiç yitmemesi dileğiyle...
    (29.04.2007 11:36)

desem de inanma

    küçük yaşına rağmen, büyük amaçlara sahip idealist bir beyefendi...bir vakıf üniversitesinde kantini protesto etmeye çalışıyor, öyle diyim. karşıma nasıl insanların çıkacağını bilmeden bütün silahlarımı kuşanmış olan bana, samimiyeti gösteren arkadaşlardan biri o,
    beni dinleyici pozisyonuna sokmayı başarmış bir konuşma sever insan o,
    hoşlanmadığım grupları seven o,
    iyi niyetli, pozitif, gülmeyi sevenler derneği üyesi o,
    saçlarımı fönlü sanmış olan o*,
    sözlüğün, siyasetin, ırkçılığın, hocaların dedikodusunu bütün vurdumduymazlığımızla yapmamızı sağlayan başarısız* bir organizatör o.

    sadece sakal-kievski ikilisini sevmesi bile oturup saatlerce aynı yollardan geçecek tatlı vakitlerin doldurulabileceğinin kanıtı...
    (29.04.2007 11:07)

ankara içelim güzelleşelim zirvesi

    biranın tadı kötü, muhabbet güzel;
    ders çalışmak zorunda olmak kötü, hovardalık yapma iznini kendine vermek güzel;
    nedjima kötü, sakal güzel;
    iki tane bölüm üçüncüsüyle aynı masada oturmak kötü, okulu uzatmışlığın dayanılmaz hafifliğini hissetmek güzel;
    yaşlandığını bilmek kötü, gençleri görmek güzel;
    sanal ortam hani kötü ya, sanal olanı somutlaştıran, gözde gülüşü gösteren şu sözlük hem kötü hem güzel*...

    sayın organizatör sözüm sana; bana dediniz mi bu resim kamuoyuyla paylaşılacak sorarım? kimliğimi kavuşturuyorsun açıklığa, kalmıyor gizem mizem, hayatımda en çirkin çıktığım fotoğraflardan birini de çekme başarısını göstermişiz, hayır siz gülümserken benim kopmuşluğum görülmekte mesela ki çok ilginç, bileydim ben de ona göre davranırdım kuzum, sabit boş boş bakışlarla flaşa bakma tribine de sahibim*



    (29.04.2007 10:41)

iruneach

    güzel cevaplar verendir.cevapsız çağrılar yok hayatında hep dönüşü var ya geriye; o yüzden kibardır.samsunludur ya yeterdir. didip her zamanki bilmişliğiyle atar da tutar öyledir, böyledir, şöyledir diye ama o çok daha net bir şekilde "ben sizi anlıyorum"u farkındalığı yüksek olarak cevaplar.teşekkür ederim.*
    (12.02.2007 04:28)

bir tek sen yalanı

    o müzikle ve o sesle söylendikten sonra, yalan olması bile birşeyi değiştirmeyecek tatta bir bülent ortaçgil * şarkısı.

    ne kadar güzelsiniz, kendine özgü ve özelsiniz
    gözlerinizdeki anlam, eğer biraz anlıyorsam
    çok üzülmüşsünüz, ama korkmayın çözmüşsünüz
    hemcinslerim kırmışlar sizi, çok afedersiniz

    her şey tamam, uyum yerinde
    artık bir tek sen bir tek sen
    isteğim bir tek senden...

    ne kadar saklıydınız, herkes gibi, ama farklıydınız
    dünya çok kötü dediniz, tabii ki haklıydınız
    ayrıntılarda tam bir uyum, şu film, şu roman tamam
    ortaçgil'i sever misiniz? öyleyse devam

    ahh nerdeyiz biz, ne kadar sıkıcı herkes
    artık bir tek sen bir tek sen
    isteğim bir tek senden...
    (23.01.2007 07:08)

gece yalanları

    2003 yazında bülent ortaçgil'in bizlerle buluşturduğu albümünün adı. pek bir tarifsiz, nasıl bir dingin, anlaşılması zor ve zaman isteyen, inceden caz kokan bir şaheserdir. parçaları yaparken erkeklerin kadınlara söyledikleri yalanlardan esinlendiğini belirtmiş, ve albümdeki şarkıların hepsinin konusunu bu yalanların oluşturduğunu aktarmıştır. ve içeriği;

    1. raslantı yalanı
    2. gece yalanları
    3. bir tek sen yalanı
    4. hiçbir zaman
    5. nereye sokağı
    6. sakın şaşırma
    7. çoktular ama hiç yoktular
    8. yapma lütfen
    9. sana geldim
    10. farketmeden

    şeklindedir.
    (23.01.2007 06:54)

henüz dostunuz yok

    "ama farkında mısın engellim de yok onu neden yazmıyorsun hı" diye monologların yegane sebebidir. yani ben de uyumlu bir insanım, hümanistim, çiçeğim, aşk böcüğü sevgi kelebeğiyim **
    aynı zamanda kibirliyim, o yazıyı kendimi ekleyerek de yokedebilirim*
    (13.01.2007 11:56)

genel af

    genel af; "gene laf" tır***

    **
    (13.01.2007 11:39)

to the moon and back

    yorumsuz savage garden şarkısı diyorum. bir de duygularımı paylaşmak istiyorum ahh darren insatiable diyorum; truly, madly, deeply diyorum sen gidip elin adamıyla evleniyosun,e olmadı ki şimdi bu...


    she's taking her time making up the reasons
    to justify all the hurt inside
    guess she knows from the smiles
    and the look in their eyes
    everyone's got a theory about the bitter one
    they're saying, "mamma never loved her much"
    and, "daddy never keeps in touch
    that's why she shies away from
    human affection"
    but somewhere in a private place
    she packs her bags for outer space
    and now she's waiting for the right kind of pilot to come
    and she'll say to him

    i would fly to the moon and back if you'll be
    if you'll be my baby
    got a ticket for a world where we belong
    so would you be my baby?

    she can't remember a time when she felt needed
    if love was red then she was colour blind
    all her friend they've been tried for treason
    and crimes that were never defined
    she's saying, "love is like a barren place,
    and reaching out for human faith
    is like a journey i just don't have a map for"
    so baby's gonna take a dive and
    push the shift to overdrive
    send a signal that she's hanging
    all her hopes on the stars
    what a pleasant dream

    i would fly to the moon and back if you'll be
    if you'll be my baby
    got a ticket for a world where we belong
    so would you be my baby?
    (20.12.2006 14:59)

al pacino

    scent of a woman filmindeki tango sahnesiyle tangoya başlamama vesile olmuş üstad.
    (16.10.2006 17:20)

eternal sunshine of the spotless mind

    günümüzde yaşadığımız yüzeysel ilişkilerimizi bi daha gözden geçirmemize sebep olmuşsa bu film, başarılıdır.evet.
    (16.10.2006 17:17)

sayfa:

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.