zirveye katılamayan vampirin hali

    çirkindir.
    (01.04.2009 17:25)

arthur schopenhauer

    aynı dönemde üniversitede ders verdiği hegel'e belki kıskançlığından -derslerine kimse gelmezken, hegel'in dersleri dolup taşıyormuş- şöyle güzel laf sokmuş kendileri; "eğer sıradan bir adamı dahi diye yutturmak istiyorsanız, dikkat edin, hegel gibi suratıyla kendini ele veren biri olmasın."
    (01.04.2009 15:35)

atatürk ü sevmeme hakkı

    hak değilmiş.

    devletin yüksek? çıkarlarına zarar verir zira atatürk'ü sevmemek, savcıları harekete geçirir. çağ dışı yasalarla bakın nasıl da ortaya seriliyor düşünce suçu. beyin kıvrımlarımıza kadar girdi militarist devlet maşaları, kim kimi seviyor, kimden nefret ediyor savcıya ne.

    "ama bu kadının ifadeleri çelişkili, humeyni'yi seviyor da atatürk'ü sevmiyor, üstelik özgürlükten falan dem vuruyor." başkalarının çelişkilerine kafa yormaktan sizinkilere zaman kalmıyor muhtemelen, yoksa suçunuzu kabul eder, ele verirdiniz kendinizi, adalete teslim ederdiniz. değil mi?
    (01.07.2008 20:17)

imam nikahı

    islam hukukununun uygulanmadığı ülkelerde boşanma; boşanmış kişilerin ve çocuklarının hakkını gözetme vs. mercileri olmadığından geçersizdir. yani ülkemizde imam nikahı ile evli olduğunu sananlar benim anlayışıma göre evlilik dışı ilişki yaşıyor, kendi anlayışlarına/standartlarına/hayat görüşlerine göre zina yapıyor. cahilliklerinden farkında olmasalar da.
    (01.07.2008 17:40)

eski sevgili

    tekrar sizleştiremediğimiz.

    siz diye tanıtşığımız insana, sen der oluyoruz zamanla. siz dediğimizle çok samimi olamayız, siz dediğimizle sevişemeyiz.

    ilişkimizi ilerlettikçe senleşiyoruz, ama ayrıldığımız ve aramızda esasında ilişiksizlik olana siz demiyoruz artık. eski sevgiliyi sizin saygınlığına, gizemine layık göremiyoruz. ilişiksizliği siz diyerek ortaya koymak, münasebetimizin gerçek derecesini ortaya koymak ve alıp başını gitmek varken, geçmişin zahiri samimiyetine, sahteliğine kapılıyoruz. sen olmaktan çoktan çıkmış eski sevgiliyi lafta bile öteleyemiyoruz, kaldı ki içimizden atabilelim.

    uzaklaştıramadığımız bu eski sevgililer, yeni aşkı yaşatmıyorlar bize, hiç başlamadan kirletiyorlar. terk edilip terk etmeyi, aldatılarak aldatmayı öğreniyoruz. başkalarının kollarına gidebiliyoruz, sevdiğimizi ellere bırakabiliyoruz...
    (01.07.2008 17:14)

tarkan

    son albümünde derinlikli politik şarkısıyla çığır açan.

    hep aynı sonu meçhul vaatler
    al birini vur ötekine
    sanki alnımızın orta yerinde enayi yazıyor
    ...

    "olan bitene sinirlendim ve bu şarkıyı yazdım." demiş kendileri. tansu çiller döneminde sinirlenip ancak yazabildi sanırım. çok başka şeyler konuşuyoruz zira şu sıra.
    (01.07.2008 16:57)

dost

    prens/prenses muamelesi görmekten çoktan vazgeçmiş olan.

    insanlar dertlerini ya da hayatlarını paylaştıklarında, paylaştıkları kişiler tarafından torpilli davranılsın isterler. her şeyine eyvallah desin, pışpışlasın, prens(es) muamelesi yapılsın falan. bu beklenti içinde olmadığını bildiğimizdir.
    (30.06.2008 21:59)

izmler

    bireysel fikir özgürlüğünü kısıtlamamak adına katiyetle, saplantılı bir şekilde savunulmasına itiraz edilmesi gerekenler. her birine sırt çevirmekten, aynı zamanda da her birine şans verip relax olmaktan yanayım.

    sahip olduğum hümanizm anlayışı başka diyerek kendini kurtarıyorum örneğin. rahatım şimdi. dünya insanlarının yarısının öldüğünü an itibariyle öğrensem, vaziyeti heyecanlı bulur sevinebilirim bile ilk etapta. çoluk çocuğun sefil olmasını istemem tabi, ölecek olan ailecek ölsün tamam mı.
    (30.06.2008 21:55)

sevgili

    daha rahat sevip, daha rahat küfretmek istediğimiz. ne demek o deme.
    (30.06.2008 17:55)

tutarsızlık

    herhangi bir düzlemde hareket edemeyen, sabit duramayan, net olamayan reaksiyon. kasıtlı net olmuyor, çünkü az sonra evrim geçirecek. artistik girişimler nevrotik teşhislerle dans edecek. x kaka, y süper. yarın, -bugün unutulduğunda, ki zaten iyi analiz edilememişti- x süper, y kaka.

    olguları öznel yaklaşımlarla genelleyip "boktan" demek kolay. asıl önemli olan çözüm bulabilmek, fikri açılımlar sunabilmek, tespit yapmaktan öteye gidebilmek. yoksa; hicveden tavırlarla, en artist hallerimizle fikir beyan ederken dayanak noktalarımızdan şüpheye düştüğümüz an, bu sefer muhalefet ederken buluruz kendimizi kendimize, tutarsızlığımızla yüzleşiriz.
    (30.06.2008 17:31)

olgunlaşmak

    yalnızlığa ve düşünmeye zaman ayırmakla ilişkili.

    "ne yapıyorsun"diye sorana, "duruyorum işte düşünüyorum" derken çekiniyor musunuz siz de. tembelliğe soylu ama ikiyüzlü bir kılıf uyduruluyor sanılıyor. küçümseniyor bu salt düşünmeye zaman ayırmalar.

    sözlüğe bakarken düşündüğünüzü mü sanıyorsunuz siz, ya tv karşısında vakit öldürürken, ya da işten/okuldan dönerken...

    sizi anlamakta çok eksik kalacağınızı bildiğiniz kalabalıklar içinde ne yapıyorsunuz, ne kadar az düşünüyorsunuz. sadece düşünmek için bir çay sigara alıp balkona çıktınız mı. nasıl keyiflidir.

    tanrı bizi hayatın akışına bırakalım kendimizi diye mi yarattı. yaşamın bizi yönettiğini bile bile, bırakın başka yönlere sapmayı, duramıyoruz bile akıntıya karşı. herkes gibi olmanın huzuruna kapılıyoruz. yalnızlıkla olgunlaşamıyoruz, inzivaya çekilmesini bilmiyoruz, büyüyemiyoruz.
    (30.06.2008 17:08)

ideoloji saplantılı muhalefet

    bir ideloloji peşinde kemik görmüş köpek gibi, salyalar akıtarak koşanların muhalefet anlayışı. benzer cümlelerle, neredeyse her alanda, son derece sıkıcı tavırlarla bu köpeği olunmuş ideolojinin, zümrenin propagandasını yapmak, ve alternatif bakış açılarını kulakları tıkayıp "lalala" yapmakla yetinmeyip, duyarsız bir şekilde kötülemek. objektif olmaktan çok uzak muhalefet.

    ideolojilerini kutsal gören bu ideoloji saplantılılar; siyasete, diplomasiye ve hatta fikirlere iman etmemiş apolitiklerde muhalefet yeteneği yok sanıyorlar, onları tarafsız olmakla suçluyorlar. ideoloji babaları kendilerine öyle şık bir elbise giydirmiştir ki, çıplak kalmayı göze alamıyorlar.

    kendisi gibi davranmayan çoğunlukları asalak-cahil-gerikafalı olmakla suçlayan sınıfçı, kibirli, aptallık düzeyince sabit fikirli, başı fazla dik, "ben neyim" diye soramayacak düzeyde haysiyetsiz kemalistlere bu muhalefet anlayışları sebebiyle tahammil edilemiyor. yanlış varsa göster, olmazsa nefret et. yetinemiyorlar bununla ama. ezmeye çalışmak daha cazip. dik kafaları daha bir dikelecek bu sayede. aptal olmadan komik görünmeyi deneseler daha sevimli olacaklar.
    (30.06.2008 16:51)

yazar

    bilinmek isteyen. her tanrı bilinmek ister, allah cemalini göstermek ister türevi sav bu.

    kendimize hayranlığımızı beslemek üzere başkalarında beni arıyoruz, o ötekiler ayna sadece. hangimiz orjinde değiliz ki. tanrı rolünden hazzeden fanilerimiz biz. yeterli gücümüz yok biliyorum, hatırlatmayın, kimin umrunda. tebliğ edin sadece, işine baksın herkes. hangi tanrı tahammül edebilir kendini bilmeyene, tanımayana.
    (30.06.2008 15:40)

cehennem

    ilahi dine göre dünyada allah'a ulaşamayanların ebediyen kalacakları mekan.

    size ömrünüz süresince kötü muamele eden kişiyi ebediyen mahkum etmek ister misiniz cehennemde? ben istemem, hayır çok merhametli falan da sayılmam ama istemem. allah kuşkusuz beşer ile karşılaştırılamayacak derecede merhametli, peki o kulunu ebediyen cehenemde tutar mı? din dogmatiktir, tutarsa bildiği vardır demek, doğrusu budur demek aptallık falan değil ama; neden tutar?

    insan günahlarıyla, yaşayan ve kendinden sonra doğan tüm insanlarına kötülük yapmış olur, bir tür geniş kapsamlı kelebek etkisi. bu mudur açıklaması?

    peki, tek bir insana zarar vermemiş olan, allah'ı kabullenmediği, o'na ulaşamadığı için, mümin olamadığı için cehennemi hak eder mi gerçekten.

    allah cemalini göstermek ister, allah insanların onu tanımasını bilmesini ister. aksi halde cezalandırır mı kötü olmasa da? itiraf edelim: bu bencilce gelmiyor mu?
    (30.06.2008 15:37)

yazmak

    (bkz: quills)
    (30.06.2008 15:32)

sayfa: 1-2-3

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.