genel istatistikler
toplam24
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +6
toplam -0

kalbim acıdı

    dinleyip de gözleri dolmayan insan evladı varsa yaşamasın bir an evvel duygularını ölçtürsün şarkısı. kazım koyuncuyu özlemekle birleşince bir de...hele bir de istanbul u özlüyorsanız ufaktan...şarap da açarsanız yanına...
    (22.08.2007 02:32)

hoşçakal

    kaızn koyunc nun öleceğini hissetmiş de yazmış gibi duran şarkısı. kazım koyuncu dinleyip de hala onu özleyenlerin dinelemesi gerekir.yoksa dayanabilmek mümkün değil.
    (22.08.2007 02:28)

telli telli

bir sana bir de bana

    garip bir hikayeye fon müziği oluşturan şarkıdır. küçük bir kadın, hayatta benim gibi düşünen, benim gibi bakan kimse yok diye düşündüğü sırada adamı tanır. esasoğlan yılların olgunluğuyla kadından daha mantıklı daha oturaklı ve birikimlidir. kadınla önce dost olurlar; siyasetten, aşka, dostluktan paraya, cinsellikten inanç sistemine her seyi tartışırlar. zaman zaman birbirlerine kızarlar, alevlenirler. zamanla ikisi bir konuda hemfikir olur; bu iki insan hayatı ''baska'' yasamaya sevdalı. ve ne gariptir ''baska''dan anladıkları sey aynıdır. dostlukları aşka dönüşür gider... ya da aşıktırlar da dostluğun üstüne atıp meşrulaştırmışlardır bunca zaman kimbilir. ilk kadın itiraf eder, adamın tepkisi beklediği gibidir ''çocuksun sen, sesindeki tipiye tutulduğum''

    çocuk değildir oysa o, kadındır, asıktır. kadının tek derdi aralarında kıvrılıp yatan ve adamı istediği anda yanında olduramayan 3000 kilometrelik uzaklıktır.olsundur. aşktır bu, uzaklık mı tanır hiç. görüşecekleri gün ne zaman yaklaşsa kadın heyecandan ölür, kırılganlasır. bekleyemez olur.

    son görüşmelerinde ise işler biraz değişiktir;saatlerce yapılan uçuş + otobüs + taksi yolculuğundan sonra havaalanında sevdiği adamı bekleyen kadın aynıdır aslında. her zamanki gibi heyecanlı, üstünü basını, saçını makyajını kontrol eder durur. nihayet kapıda adam görünür. hiçbir yüzün güzel olmadığı yüzün sahibi...

    yüzünde bir tebessüm öylece duru, ağır çekim sarılır kadına, yavaşca sorar ''dövme yaptıralım mı beraber''

    ne ki bu demeyin, zamanında kadın evlenince yüzük takmak istemediğini, parmagına dövme yaptırmak istediğini söylemiştir adama. sürekli çok konusan kadın susar kalır. inanamaz. nasıl yanidir, artık hiç özlemeyecek midir adamı? her sabah onunla mı uyanacaktır? insan baska ne ister ki hayattan...

    ama..

    aması vardır işte, kızın okulu, adamın işleri, ikisinin de ailesi ve yurt dışında oturma izni alabilmek için gereken ıvır zıvır...yani kısaca dünya işleri askı eskitmeye çalışır. direnirler. belki onlarınki diğerlerinin dediği gibi deliliktir, özellikle de kadın için. okulu, aileyi, evi, ülkeyi, konustuğu dili bırakıp bir adamın peşinden gitmek. ama olsundur. hani demiş ya birileri, bir insanı sevmekle baslıyor her sey...hallolur..ne olacak...

    simdi bu kadınla adam ailelerine bile haber vermeden, bir yol üstü mağazasındaki tezgahtar iki kızın şahitliğinde, diz yapmış pantolon ve çiçekli elbiseyle evlendiler. mütevzi bir pansiyon da geçici evleri oldu bir süre. kadın adamı yeni gelinken uğurladı yine yeldegirmenleriyle savasmaya kanallar ülkesine..

    ama biliyor tüm bunlar, yasanan sıkıntı, özlem ve hayatın yapıştırdıkları yalnızca reklam arası. film baslayınca baska oluyor. ortalık kararınca kirler görünmüyor ve gerçekten hayat bir insanı sevmekle baslıyor. asıkmış gibi yapmalar ya da kişisel çıkarlarla kirletmeden, yalnızca ''o'' olduğu için sevmek..

    ve bu iki insan kimbilir hangi tarihte yapacakları düğünü için açılış şarkısı olrak bunu istiyorlar. fon müziği olmuş çünkü yasadıklarına.

    bulutların üstünden bıraktım ben kendimi
    sonunu düşünmeden duygular sarınca beni
    gizlice tuttum elini, yüzüne baktım usulca
    gözlerin fısıldadı ah mutluluğu yavaşça

    aşk nasıl da kırılgan sus dedim ama olmadı...!

    olmasın zaten..

    (22.08.2007 02:23)

gidenlerin ardından

    kızılırmak grubunun ilkay akkaya tarafından söylenen harika şarkısı. tam anlamıyla bir vedadır, çocuk gülüşlerinde kalan kavgamızı anlatır. ve vasiyetimdir bu şarkı çalsın ben giderken ardımdan, belki o zaman anlaşılır çocuk gülüşlerimizdeki kavgamız ve sevdamız.

    gökyüzüne çizilmiş resimlere benzerdik
    rüzgarın peşine takılan bir nefes gibiydik
    kırdı dallarımızı fırtınalar boranlar
    kaldı bahar çiçekleri üzerinde sevgimiz

    gözlerimiz sevgiyi yüreğimiz sevdayı
    ellerimiz emeği anlatırdı usanmadan
    kırdı dallarımızı fırtınalar boranlar
    kaldı bahar çiçekleri üzerinde sevdamız

    uzak dağ başlarında yanan ateşlerdeydik
    kentin sokaklarında dalga dalga özgürlük
    direndik teslim olmadık binlerce kardelendik
    kaldı çocuk gülüşleri ışığında kavgamız
    (21.08.2007 21:10)

darağacında üç fidan

    bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
    güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
    hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
    gittiler akşam olmadan ortalık karardı

    ancak bu kadar güzel ve yalın özetlenebilecek fidanlardır. evet gittiler akşam olmadan ortalık karardı. şimdi biz gidenlerin ardından mahur beste ler dinleyip müjganla ağlaşıyoruz.
    (21.08.2007 21:07)

deniz gezmiş

    davasına kemalist olarak baslayan, kavgasında hep ön sırada yürüyen dava adamı.

    "ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum" diyerek gitmiştir.

    selam olsun...
    (21.08.2007 21:06)

komunizm

    bu günlerde herkesin içine dahil olduğunu söylediği ama çok azının gerçekten hakkıyla okuyp savunduğu, maalesef anlasılmayan bu yüzden de hiçbir yerde basarılı olamadı söylemleriyle karalanmaya çalışılan yönetim biçimi.
    (21.08.2007 21:03)

chezbo

    yeni bir yazar. zincirini kaybedip arayanlardan, gidecek yeri olmayıp dünyalı geçinenlerden.bir garip gece nemi.
    (21.08.2007 20:59)

don quijote

    bir nazım hikmet ran şiiridir. özelllikle yolu yok donkişotum diye başlayan mısraları asık olunacak bir donkişot aratacak kadar güzeldir.tüm yeldegirmenleriyle dövüşen şovalyelere gelsin.

    ölümsüz gençliğin şövalyesi,
    ellisinde uydu yüreğinde çarpan aklına,
    bir temmuz sabahı fethine çıktı
    güzelin, doğrunun ve haklının :
    önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
    altında mahzun, fakat kahraman rosinant'ı.
    bilirim,
    hele bir düşmeyegör hasretin hâlisine,
    hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
    yolu yok, don kişot'um benim, yolu yok,
    yeldeğirmenleriyle dövüşülecek.

    haklısın, elbette senin dülsinya'ndır en güzel kadını yeryüzünün,
    sen, elbette bezirgânların suratına haykıracaksın bunu,
    alaşağı edecekler seni
    bir temiz pataklayacaklar.
    fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
    sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
    ağır, demir kabuğunun içinde
    ve dülsinya bir kat daha güzelleşecek...
    (21.08.2007 20:57)

alp krizi

    küçük iskender in şiir kitabıdır. aşık olduğu adamın adı alp olduğu için kitaba bu adı vermiştir.kitabın kapagı ise alfa lambda ve pi harflerinden alp kelimesinin oluşmasından müteşekkildir. kitaptan küçük bir örnek:

    "sen ölünce dudaklarından öpecektim,
    mikrop kapmasın diye
    tentürdiyot sürecektim ağzıma "
    (21.08.2007 20:54)

bırak seveyim rahat edeyim

    içinde sürekli bir adrenalin ve heyacan ve çelişki ve aşk ve müzikal kalite barındıran nazan öncel şarkısı. baslangıcında nazan hızlı hızlı konusur sonra sarkıya girer.sözleri asagıdaki sözlerden müteşekkildir:

    ayrıca nazancığım konserlerinde bu şarkıyı bırak vereyim rahat edeyim diye okur.

    her şey çok kolay oldu
    ne sızlandım ne de ağladım
    ani bir ölüm yada bir kalp krizi gibi kolay
    bütün şehir üstüme gelicek
    dünyam yıkılacak sanırdım ama olmadı bitti işte
    bir süre gelen gidenler oldu
    beni anlamaya çalıştılar bir işe yaramadı
    sıkıcı ve kasvetliydim
    bazen bütün gün yorganı başımdan aşığı çekim uyudum
    bazende ucuz filmler seyrettim
    günler böyle geçip gitti
    şimdi iyiyim
    sen utanç gecelerinde ben burda
    hepsi bu kadar sonrası yok
    unuttum gitti geberik, unuttum gitti, unuttum gitti
    ben akşamları sevmem, akşamlar sorun yaratır
    ben konuşmayı da sevem, gidişler hep o gidiştir
    senin geçtiğin yollardan yalnızlık çıkar gelir
    ve böyle akşamlarda içim biraz daha erir
    ben seni sevmedim, ben seni sevmedim
    ben yalan söyledim, çok sevdim
    bırak seveyim rahat edeyim
    ne sızlandım ne ağladım
    sana yalan söylemişler
    sende mutlu sayılmazsın
    başka bir sebep göster
    sen beni yanlış anladın
    kimler gelir kimler geçer
    bende bir melek değilim
    bu gün canım sevişmek ister
    ben bişey demedim, ben bişey demedim
    ben öyle demedim, çoook sevdim

    (21.08.2007 20:46)

melih

    melh kökünden gelen güzel yüzlü anlamındaki erkek ismidir. ayrıca küçük iskender in bir şiirinin adıdır.
    (21.08.2007 20:42)

mutlu aşk yoktur

    hangi aşk mümkündür aşığı öldürmeden
    her aşk, her şiir
    ardından uzun uzun bakılan adı bilinmedik sevgilerden,
    küskün omuzlu terk edilmişliklerden,
    perspektifinde hep bir sokak taşıyan
    o sessiz
    o faili meçhul cinayetlerden
    resim altı sözcüklerden
    aşk mümkün olsa idi ah, aşığı öldürmeden
    *
    (21.08.2007 20:40)

bıçak sırtı

    vildan atasever in de dahil olduğu dizi. kadroya bakıp bakıp sevinçten ağlayası geliyor insanın. vay anasını sayın seyirciler...o değil de mehmet e mi nejat a mı fikret e mi bakacağız. yapımcılara burdan salyalarımızı silmemiz için selpak dağıtmaları gerektiğini salık veriyorum. saygılar efenim..bekliyoruz.
    (20.08.2007 14:41)

sayfa: 1-2

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.