son beğenilen tanımları genel istatistikler
Oğlu James ise hayatı boyunca bu lanetten nasibini almış. Annesi ve kız kardeşini evlerinde çıkan bi yangında kaybetmiş. 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşamak zorunda kalmış. Yine de başarılı bi iş adamı olup, The White Star Line adlı bir deniz taşımacılığı şirketine ortak olmuş. Ancak babasının katıldığı kazının 20'inci yılında şirketin gemileri tek tek talihsiz kazalar geçirmeye ve batmaya başlamış. Şirket bi türlü kazaların önünü alamamış. Üstelik basın da üzerine geliyor, her gün boy boy eleştiri yazıları çıkıyomuş. Şirketin zararı feci boyutlara ulaşmış. The White Star Line son kozunu oynamaya karar vermiş. Tüm mal varlığını üç büyük, sü;per lüks gemiye yatırmış. Bu gemilerin adları Olympic, Titanic ve Britannic'miş. Bu üç geminin de üzerinde bi lanet varmış. İlk gemi Olympic, 1911'de, Atlantik Okyanusu'nda bi buzdağına çarpmış. Tamir için getirildiği tersanede çıkan bir yangında da tamamen yanmış. Titanic illegal bir şekilde mumya taşıdığı söylentilerine rağmen 1912 yılında ilk seferine çıkmış. Titanic'in trajik hikayesini herkes bilir; onun da yoluna bi buzdağı çıkmış. Britannic ise 1. Dünya Savaşı sırasında Atina açıklarında, 1916 yılında meydana gelen bi patlamada batmış. Kısa süre sonra The White Starline şirketi denizcilikten çekildiğini açıklamış. James Cole'un babasının katıldığı kazıda mumyası çıkartılan Ramses'in laneti ise şöyleymiş: "Beni yerimden oynatan herkesi sulara gömeceğim".
Claiming of Sleeping Beauty Beatuy's Punishment Beauty's Release
wotlk pve içeriğinin tamamen temizlendiğini açıklamaktan gurur duyuyoruz, bu hem bir zafer anı hem de ciddi bir sorunun göstergesi. aklımızdaki soru, eğer biz bunu yapabiliyorsak, wotlk tarafından sunulan tüm içeriğin diğer üst seviye loncalar tarafından temizlenmesi ne kadar sürebilir ki? blizzard mücadele seviyesini ayarlarken bir hata mı yaptı? yoksa blizzard, oyunu eğlence için oynayan geniş kitleyle en tepe oyuncuların birbirlerini yakalaması için oluşan baskı sebebiyle, böyle bir ortam mı yaratmayı amaçlıyor?
gotik hatun aramakla geçti bütün hayatım lakin basiretim bağlanmış, bitürlü bulamadım ben ki, suratı her daim un'a bularım karanlık sokaklarda gezip gotik avradı ararım ey gotik kızlar,bir diyecegim var size yazık olmuyor mu şu lanetli günlere işte siyah makyaj,işte siyah penye bak, lanet olası güneş doğmaya başladı bile.. vur surata bembeyaz un'u ,evde un bitermi ? siyah makyaj akıp gitse gotik gözden yiter mi ? kıredıl tşörtü, sert bakış , tüm bunlar yeter mı ? tşörtün içine atlet giysem gotiğim beni terkeder mı? sen sen ol, gotik'i lahmacuncuya götürme götürsen bile lanetinden ödün verme ayrana bloody mary karıştırsan bile lahmacunun üstüne french kiss deneme... gotik alemlerden kendime hep pay ararım hava kararınca siyah mumları birer birer yakarım jöleyi vurup sacları tararım konser alanı önlerinde gotik yarimi ararım...
şu andaki sevgiliye rastlama durumunu revolution arkadaşımız güzel şiiriyle oldukça güzel açıklamış. facebook hesabının olduğunu size söylememesi durumdan kıllanmak için yeterlidir. eski sevgiliye rastlamak; kötü şekilde ayrıldıysanız ve içinizde bir şeyler kaldıysa hoş bir durum değildir, tüm fotoğraflarına bakarsınız, tüm yorumları, duvarına yazılan yazıları okur, arkadaş listesini baştan aşağı tararsınız. siz olmadan hayatına gayet güzel devam ettiğini görünce de sinirden tırnaklarınızı yemeye başlarsınız. ya da sizin aynı şekilde hayet güzel yaşayıp gittiğinizi göstermek için elinizden geleni yaparsınız. gelecekte olmasını istediğiniz sevgiliyle karşılaşmak; karşılaşmamışsınızdır, zaten facebook, myspace gibi bu tarz bilimum sitede adını, sözlüklerde vs. kullandığı nicklerini aratarak bulmuşsunuzdur. ajan gibi takip ediyorsunuzdur, ortak arkadaşlarınızı vs araştırırsınız. aynı şekilde acaba sevgilisi ya da yazılan biri var mı diye tüm fotoğraf yorumlarına, duvarına yazılan mesajlara bakarsınız. (bkz: Conspiracy Theory)
tom cruise'nin coştuğu filmdir. şimiye kadar tüm filmlerini bir araya getirseniz bu filmdeki oyunculuğunun yanına yaklaşamaz. lestat de lioncourt'un tüm zerafetini, asilliğini yansıtmayı başarmıştır. mimikleri muhteşemdi. tam olarak anne rice'ın kitapta tasvir ettiği gibidir. brad pitt de louis karakterini iyi yansıtmıştır. filmde sırıtan tek karakter antonio banderars'ın canlandırdığı armand karakteridir. çünkü armand 16 yaşında vampir yapılmıştır ve 16 yaşında birinin görüntüsüne sahiptir. dolayısıyla banderas'ın sert ve olgun yüz hatları pek uymamıştır. ama tabi oyunculuğu kalitelidir o ayrı. kitap olarak anne rice'ın vampir günlükleri'nin ilk kitabıdır. 1976 yılında yazılmıştır. kitap louis'in bir gazeteciye(the boy) anlattığı 200 yıllık hayat hikayesidir. bu arada kitap ile film arasındaki farklılıkları da belirtmek isterim. her ne kadar kitaptan haberi olmayan insanları pek rahatsız etmese de kitabı okuyanların filmi izlerken yüzlerini ekşitmelerine sebep olabilir. filmde louis karısı ve çocuğunun yasını tutmaktadır. kitapta erkek kardeşinin ölümünden kendisini sorumlu tutmaktadır ve bu yüzden mutsuzdur. filmde louis ve lestat ayrı taburlarda uyurken kitapta aynı tabutlarda uyumaktadırlar. filmde claudia lestat'ı öldürmeye çalıştıktan sonra tek başına geri döner. kitapta ise yanına başka bir vampir vardır. kitapta paris'deki vampirler tiyatrosunda yaşayan vampirler louis, claodia ve madeleine'i yakaladıktan sonra tiyatroda lestat ile karşılaşırlar. filmde de lestat tiyatro'da görünmez. filmde claudia saçlarını kestikten hemen sonra uzar. fakat böyle bir olay ilk kez "the vampire lesta"da lestat'ın annesine olduğunu görürüz. filmde lestat ikizlerin kanını içtiğinde zayıf düşer, bu ölü kanı içtiği için olur. kitapta ise claudia'nın onlara laudanum vermesinden olur. filmin sonunda muhabir lestat tarafından saldırıya uğrar ve lestat " endişelenme, sana hiç sahip olamağım şansı vereceğim" der. kitapta ise muhabir louis'in hikayesini dinledikten sonra lestat'ı bulmak için hemen new orleans'a doğru yola çıkar. daniel "queen of the damned" de armand tarafından vampir yapılır. filmde louis ve claudia başka vampirler bulmak için pek çok ülke gezer ama hiç bulamazlar. kitapta ise transilvanya'da vampirlerle karşılaşırlar. ayrıca kitapta morgan adında bir karakter ve vardır. filmde vampirlerin gözyaşları normaldir ve terlemezler. kitapta ise vampirlerin gözyaşları ve terleri kandır. filmde armand yetişkin ve siyah saçlıdır. kitapta ise 16 yaşında bir görünüme ve kahverengi saçlara sahiptir. filmde claudia kitapta olduğundan daha yaşlı görünmektedir. filmde louis tiyatroyu yaktıktan sonra armand'ın teklifini reddeder ve yalnız seyahat eder. kitapta ise new orleans'da ayrılana kadar yaklaşık 30 yılı beraber geçirirler. filmde lestat'ın ailesi ile ilgili bir şey yoktur. kitapta ise lestat'ın babasından söz eder. hatta onu da yaşaması için plantasyona getirir. ölmek üzeredir ve kördür. filmde lestat fahişeleri öldürdükten sonra louis ordan gider ve new orleans'da dolaşır ve sonra claudia ile karşılaşır. kitapta ise lestat fahişeleri louis claudia'yı ısırdırkan sonra öldürür.
kız1: kızım demin bi derse girdik ne acayipti ya öyle zeus mesu bi bok anlamadım valla. kız2: ay sorma ya bizimki de öyleydi nasıl geçicez biz bu derslerden. kız1: aman ne dersi ya ben buraya okumaya gelmedim koca bulup evlenicem işte durum böyledir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |