manga isimli türk rock grubunun parçalarından biridir. çok anlamlı olan sözleri ile aşkın, terkedilişin ve elde kalanların neler olduğunu biraz düşündürür insana.
şarkının sözleri:
elimde saç tokan
güneş misali mis kokan
bıraktığın tek parçan
bir de kocaman bir yalan
affedilmek istemedin
nefretimi bekledin
seni senden başka
kimse, kimse, kimse affedemez
bazı şeyler için
iyi olmak yetmiyormuş
sevilmek için, aşk için
iyi olmak yetmiyormuş
aşk biraz palavradır
biraz da aşna, aşna fişna biraz da yalandandır
sevmek birisini ömür boyu
platonik olma, değmez ona, yazık sana
aslında hepsi yalan, yalan dolan, herşey yalan
aşk sevmek değil yalan, yalan dolan her şey, yalan, yalan dolan
gerçekle alakası olmayan, yanıltıcı kelime ve cümlelerin tamamıdır. yalan söylenilen kişinin güvenini hiçe sayma durumudur. çok basit türleri olduğu gibi; kurulu, düzenli, kişinin bir zaman sonra kendisinin bile inandığı türleri vardır. aşırı yalan söyleyen insanlarda, yalan söylemek zamanla hastalık haline gelen kesinlikle kaçınılması gereken bir davranış türüdür.
hayatta dayanılamayacak en iğrençce ve haince eylem. bazen insanlar bu yalana kendilerini öylesine kaptırırlar ki dönmek istemezler gerçeğe; çünkü bu yalan onları toz pembe bulutlara çıkarmıştır, hayallere. öylesine yüksekteyken neden inmek istesin ki insan aşağıya aslında? kendisi inmesse düşer işte, düşürülür bazen de. o düşüş de çok daha fazla acı verir insana, yaşanmaması gereken acı bir deneyimdir. kişi inanır bütün o şeylere sanki gerçekmiş gibi, aslında bazen hisseder içinde hepsinin birer yalan olduğunu; ama devam eder o yalana-orda mutludur, en azından gerçek hayatta olamayacağı kadar. uzun sürmez bu mutluluk da diğerleri gibi ve kişi düşürülür o bulutlardan yeryüzüne, kendine gelemez kişi belki günlerce belki aylarca; gerçeğin acı ve soğuk tokatı vurmuştur artık suratına-hepsinin birer yalandan ibaret olduğunu anlaması da bu acıyı katlandırır. özdemir asaf'ın da dediği gibi
"beni öyle bir yalana inandırdın ki,
ömrümce sürsün istiyorum doğruluğu".
yalan; zaman zaman sığınmak zorunda kaldığımız, çoğunlukla aleyhimize işleyeceğini bildiğimiz halde kullandığımız ve göz göre göre günah işlememize sebep olan unsurdur. birinin bize yalan söylediğini öğrendiğimiz anda çok kızsak da başka birine yalan söylemeyi de hiç esirgemeyiz. sanırım ne kadar kötü bir durum olsa da yalan söylemek yaratılışın bir gereği ... ünlü romancı peyami safa,'dokuzuncu hariciye koğuşu'adlı eserinde yalan için şöyle der: ' yalana her şey isyan etmelidir. eşya bile ... damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır...
her grubun, her sanatçının mutlaka, istisnasız bir tane olan, en azından isminde bu kelimenin geçtiği şarkısı********. demek ki çok yalan söyleyen, bundan da bir o kadar acı çekip hislenen, ve bunun üzerine şarkı bile yazan bir milletiz. hoş değil.
maruz kalındıktan sonra yalanzede tarafından farkedildiğinde yaşama sevincini, insanlara olan güvenini, arkadaş ve dost olma olgusunu kaybettiren kandırma, aldatma, aldattığını ve iyi bir şey yaptığını sanıp küçük düşme durumunda söylenmiş olan sözdür.
lanetlenesi sözlerdir. müebbet hapis cezasına kadar yolu olmalıdır.
doğru olmayan, belki de bu yüzden gayr-i ahlâkî sözlere denir ama yalanın insanoğlunun hayatında doldurduğu çok büyük boşluklar vardır. "Yalan hayatı güzelleştir" demiştir Tanpınar bir yerlerde. Elbette, şahsî çıkarlar için bir başkasını aptal yerine koyan sözler hiçbir şekilde hayatı güzelleştirmez. bahis konusu olan yalan burada “gerçek olmayan” şeydir. yalanın bu mânâsıdır. bu açıdan bakıldığında bütün edebiyat, hatta sanat bir yalanlar manzumesidir. eco da “okur, kendisine anlatılanın hayal ürünü bir öykü olduğunu bilmelidir, ancak bu, yazarın yalan söylediğini düşünmesini gerektirmez.yazar, gerçek bir beyanda bulunuyormuş gibi yapar. biz de kurmaca anlaşmasını kabul eder ve onun anlattıkları gerçekten olmuş gibi davranırız."” demektedir. buna göre edebiyatta karşılıklı bir yalanlaşma hadisesi söz konusudur. yazar yalanını söyler, okuyucu da yalancıktan inanır. ama iki –’nin çarpımından +Â’nın çıkması gibi bu iki yalandan öyle gerçekler doğar ki, bildiğimiz gerçeklerden çok daha gerçek, ayrıca güzel şeyler elde ederiz. nitekim huzurÂ’un mümtazÂ’ı ile nuranÂ’ı kadar gerçek olan pek az kişi vardır.
sonra bizim divan şiirimiz, kitab-ı kerimÂ’in şuara suresiÂ’ne atıfta bulunarak “aldanma kim şair sözü yalandır” diyerek, sözünün sihrine sihir katar. fuzulî gibi sözüne inanılmamasını ister, ruhî gibi gerçekleri söyleyenler susturuldukları için “bâtıl söze şitâb eyler”.
bir parantez: Ä°nsanoğlunun biraz aldanmaya ihtiyacı vardır. yani bazı gerçekleri öğrenmek yerine o gerçeklerle hiç yüz yüze gelmeme taraftarıdır. çünkü bilmek ve duymak çok zaman ıztırap vericidir. Ä°şte bunun içindir ki fikret “ebedî bir şifadır aldanmak” demiştir.
fakat aldanmayalım. hayatın yalana, hafifletici bir ifade ile söylersek “gerçek olmayana” bakan tarafı geçicidir. Ä°nsanoğlunun hakikate ve hakkaniyete, tam ve şüphesiz doğruya olan iştiyakı her şeyin üstündedir. bu böyledir.
insanların genelde nefret ederim dediği halde söylediği gerçek olmayan düzmece olaylar bütünüdür... bu konuda candan erçetininde dediği gibi ''dünyada ölümden başkası yalan''
hayatta, çarkların dönüşüne yardımcı önemli etmenlerden. bir anlamda çarkları yağlıyor kimi zaman, işlerin daha kolay gitmesini sağlıyor ya da en azından istenilen hali budur. ne de olsa her şey istenildiği gibi gitmiyor bazen. anlaşıldığında en çok tepki çeken eylem.
yalan kuyuya benzer, ağıza yakın olan yerde bulunan beyazlık kuyu içine doğru ilerledikçe kaybolur, kuyunun dibi ise zifiri karanlıktır. kuyuya bir kez düştüyseniz dibini görmeniz kaçınılmaz olduğundan en iyisi hiç düşmemektir.
athena' nın son albümünde yer alan romantik ağırdan çalan bir şarkısıdır.
ansızın tarifsiz gelir ya
ozamanlar sormaya cüretin kalmaz
feri soluk, niyeti kayıp, dardayım
aşk nefrete yakınsın
kin kırdı her okşamak istediğimde seni
elimi gözlerimi gömdüm tebessüme
yalnız kendine inkarın
sedece senden kaçarsın
halin ele verir anlamazsın
yalan söyleme bana
gözlerin anlatıyor herşeyi
yalan söyleme bana
yalan söyleme bana
gözlerin anlatıyor herşeyi
zaten yoktur nedeni
uzak düşmüşüm kendimden, aklım fikrimden
çaresiz sürükleniyorum
bilerek peşinden
yalnız kendine inkarın
sadece senden kaçarsın
halin ele verir anlamazsın....
sapkın ruhların son kalesi.. bencil ruhların tek korunağı..yalnız ruhların kendilerine söyledikleri ve kendilerine ait olan tek zenginlikleri.. yalancı ruhların hiç bir şeyleri..aşkın tek tapınağı..
söylenmesi en tatlı şeydir. günah gibi çekicidir. hele ortada hiç bir neden yokken sırf zevk almak adına söylenenleri yok mudur, hani şu eften püften, basit olanları, yalanlar içinde en çekicisi, hayal gücü emekçisi, fırlamalık içgüdüsü, serserilik çoşkusu işte onlardır.
- aa elmayı nerden aldın furkancan, yolun karşısındaki bizim manavdan mı?
+ hayır canım. çok sapa kaldı orası bana. elimde poşetler yürüyemedim. sizin manavdan aldım.
diğer yalanlar da keyiflidir ama böyle sebepsiz yalanların tadından yemez. yalan söyleme mecburiyeti olmadan, parmak çıtlak gibi, öylesine döküleverir ellerden ağızlardan. uzattıkça uzatası gelir insanın. ne doğrular gibi sıkıcı ne de onları dillendiren doğrucular gibi renksizdir. ayrıca iyi ve çok yalan söyleyen insanlar kendine karşı çok dürüsttür.
yalancının mumunun yatsıya kadar yanmasının da bi önemi yoktur, zira mum çoktur.
harika bir hayal gücünün sonucu olabileceği gibi hasta bir ruhun da üretimi olabilir.. böylesi gelişkinse hayal gücü, yararlı bir iş için kullanılması sanırım daha iyidir*
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.