uzun hikaye

  1. ayrıntılı olayları ve kişi kadrosu geniş olan hikâye türü, uzun öykü.

    diğer bir anlamıyla da;

    anlatılması uzun sürecek bir konuyu 'ya şimdi onunla uğraşamam' düşüncesiyle, karşıdakini kişiyi geçiştirmek için kullanılan kalıptır.
    (lucifer 27.08.2006 13:54)
  2. mustafa kutlu' nun dergah yayınlarından çıkan kitabı. osman sınav' ın bu hikayeden film çekmek istediğini duymuştum. hikaye sade bir dille o kadar güzel anlatılmış ki filmi de çok güzel olacaktır.

    ben, o zamanlar, on altı yaşındaydım, lise birde. ınce uzun bir olağan. saçlarım kirpi gibi dik duruyor; ne yana, ne geriye taranmıyor, beni deli ediyordu.
    babam "ınatsın inat... ınatçı adamın saçı yatmaz. dedene çekmişsin besbelli. keşke annene benzeseydin" diyordu keşke...
    (sebepsiz yalnizliklar 27.08.2006 14:09)
  3. o anda veya belki hiçbir zaman anlatılamayacak olanları kestirip atmaya yarayan kalıp.

    birkaç kullanılış sebebi vardır. ilk olarak zamanın kısıtlı olması durumunda kulllanılır, burda belki de gerçek anlamında kullanılmıştır bu söz, yani kısa zamanda anlatılamayacak kadar uzun bir hikaye olduğu için. acele durumu olmasa bile, ve uzun-kısa kavramları kişiden kişiye değiştiğinden "olsun zamanımız var hadi anlat" diye üstelemek işe yarayacaktır bu durumda.

    başka bir sebep karşı tarafın anlayamayacağı düşüncesidir. "senin o kıt beynine sığmayacak kadar uzun bir hikaye bu", demek gibi olur o yüzden ama bu kullanılış biçimi pek hoş değildir tabi. belki anlatılsa herkes anlayabilir bu uzun hikayeleri, ama öyle odun insanlar vardır ki dünyada.... gözünün önünde duran şeyi göremeyen bu insanlara anlatmak gereksizdir gerçekten.


    en çok kullanılan gerekçe ise gerçekten anlatamayacak olmaktır. hani bir türlü ifade edemediğiniz durumlar olur ya, kalbinizin veya zihninizin en diplerinden, bazen en karanlık köşelerden bazense moria madenleri gibi alev alev yanan bünyenizden gelen o sesleri sözcüklere dökemeyecek olmanız, belki anlatacak ortamın olmaması ama asıl neden olarak her zaman sizin anlatamamanızdır. bu durumda gözlerinizle anlatmaya çalışırsınız, içinizde bir yerler yanıyorken o şavk vurur gözlerinize, bazen ağlamak isteyip de ağlayamadığınızda ıslak ıslak parlar gözleriniz ama dışarı taşmaz hani...

    ifade edemezsiniz hani, ama mimiklerin yardımını istersiniz, kaşlar çatılır; "uzun hikaye" diye kinayeli kinayeli konuştuğunuzda, karşınızdaki giderek ufalır da küçücük kalır korkarak. bazense kaşlar havaya kalkar acıma duygusu uyandırmak isteyen üzgün ifade yerleştirilir surata, sözler dudakta kalır, söylenemez. gözler bakışır saatlerce, yine anlatılmaz o uzun hikaye.

    içerde bir şeyler pır pır ediyorken surat durgundur, içerde bir şeyler yanıyorken bakışlar soğuktur, "anla.. lütfen anla beni..." diye yalvarır kalp, "anlayamaz ki.. çünkü o bir (...)" der zihin mantığıyla. bu tür şeyleri anlayamaz karşı taraf.

    zaten anlayamayacakları için anlatılmaz o uzun hikaye. her insanın kendine özel, kendine özgü birtakım duyguları düşünceleri yok mudur gizli kalmak isteyen? onlardır işte uzun hikayeler. aslında fırsat ve tabi cesaret olsa pankartlarla afişlerle tv reklamlarıyla tüm dünyaya duyurabileceğiniz hislerin kilitli çekmecelere kaldırılması da bu hislerin birer uzun hikaye olmalarından kaynaklanır.

    ah o uzun hikayeler. uzun hikaye diye geçiştirilen şeylerin hepsi anlatılmış olsaydı hiçbir şey şimdiki gibi olmazdı belki. gizli kalan duygular anlatılır, gizli kalan gerçekler söylenir ve karşı tarafın tepkisi büyük bir cesaretle beklenirdi, alın açık, bakışlar saf ve temiz, kalpler gizlisi saklısı olmayan kişilere özgü o rahatlıkla heyecanını yatıştırmaya çalışırken anlatılmış olurdu uzun hikaye. hani anlatamazdın ya? hani uzundu çok? diye soranlar olacaksa da umursamamalıydı böylelerini.


    uzun hikaye diye geçiştirdiğimiz şeyler hep vardır. hep olacaktır. king'in de dediği gibi:

    "..daima başka hikayeler vardır

    gerçekten böyleydi hep. ve yakında bir gün belki ben de size gerçek bir hikaye anlatırım...
    "**


    ama şimdilik anlatamayacağım... uzun hikaye.
    (queen tinorfithiel 03.05.2007 20:15 ~ 04.05.2007 19:07)
  4. ' bu defa önceden hazırladığım bir kitabı verdim. içine küçük bir kağıt koymuş 'hep seni düşünüyorum ' diye yazmıştım . kitabı geri getirdiğinde baktım benim verdiğim kağıda , o cümlenin altına ' ben de seni ' yazmış.

    bu iki kelime boğulmakta olan ruhuma bir hayat öpücüğü kondurmuştu sanki.
    baktım küpe çiçeği tomurcuklarını patlatıvermiş.
    saka kuşu sevinçle sıçrayıp ötüyor.
    ulan kuş sen hep böyle öter miydin be ?
    fırlayıp dükkanı dört dönmeye başladım.
    rafların, tezgahın tozunu aldım , her yanları silip pırıl pırıl yaptım. çiçeğe su , kuşa yem verdim. dükkanın önüne çıktım.
    baktım taa uzakta , karşı kaldırımın köşesinde , bankanın önünde bir boyacı çocuk . bağırdım , elimle kolumla çağırdım . ağzım sevinç ile kulaklarıma varıyor , gören de cennetten haber gelmiş sanacak .

    ...

    o gece kara turan'ın atelyesinde yedik içtik . turan biraz pirelendi tabii ... renk vermedim felekten bir gece çalalım dedim sade. sabaha kadar türkü çığırdık , neşet ertaş'tan okuduk : ' mühür gözlüm seni elden , sakınırım kıskanırım ' ...

    *
    (mistaneek 29.08.2007 16:06 ~ 07.02.2008 12:14)
  5. "takatim yok anlatmaya, yorma beni yüreğim kaldırmıyor." demektir kimi zaman.
    (kimsekim 06.11.2007 15:31)
  6. 12 Ekim 2012, Cuma günü vizyona girecek olan, Osman Sınav yapımı, 1950’li yıllarda Bulgaryalı Ali’nin delikanlılık çağlarında Eyüp’te yazlık sinema işletmecisinin kızı Münire ile kaçmasını ve birbirlerine olan sevda öyküsünün anlatıldığı. Mustafa Kutlu’nun aynı adlı eserinden uyarlanan film.

    http://sinema.hurriyet.com.tr/haberler/21277846/iste-ilk-goruntuler.aspx
    (diyojenist 22.08.2012 19:01)
  7. Bazen de;"keşke beni biraz daha zorlasan ben de herşeyi anlatıp kurtulsam içimdeki yükten." demektir çaresizce.
    (ozanbeedle_ 22.08.2012 19:34)
  8. kenan imirzalıoğlu, tuğçe kazaz'ın oynadığı film. osman sınav yönetiminde, mustafa kutlu hikayesinden uzun yılların ürünü.
    (diyojenist 10.10.2012 20:50 ~ 10.10.2012 20:52)
  9. başlarda heyecanla seyredip osman sınav'ın adaptasyon tekniğine hayran kalmama rağmen, sonlara doğru hikayeye sadık kalmayı bırak iyice cozutup bir de kendi kafasına göre son yazmasından dolayı harcandığını düşündüğüm bir film. yazık olmuş.
    (snowy day 24.10.2012 11:22)
  10. sürekli televizyonlarda yönetmeninin dolaştığı filim. tutmadı herhal.
    (tulkas 24.10.2012 22:21)
  11. kitabını okumadım; o yüzden kitaba sadakat veya kitabı yansıtma yorumlarına girmeyeceğim. Film hakkında söyleyeceğim şu ki; dram tarzından kolay kolay haz etmeyen birisi olarak beni etkilemiş; sıkmadan kendini seyrettirmiş, oyunculuklarına hayran bırakmış başarılı bir film olmuş.
    (notdra 08.11.2012 23:19)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.