mario puzo'nun ünlü kitabı the godfather'ın, yönetmen francis ford coppolo tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır. 40'lı ve 50'li yılların unutulmayacak italyan mafyası corleone ailesinin efsanevi yaşam öyküsünü de başarılı bir şekilde aktarmıştır. oyuncularından kurgusuna, atmosferine, insanların üzerinde bıraktığı etkiye hatta harika müziklerine kadar her şeyiyle tam bir klasiktir the godfather serisi. the godfather bir filmin ötesinde, bir efsane olmayı başarmış, ondan sonra türünde hiçbir yapım onun yerini alamamış, bununla birlikte bir o kadar insana ve ondan sonra yapılmış birçok filme ilham kaynağı olmuştur.
don carleone ( marlon brando) tarafından filmde söylenen diyaloglar belki de gelmiş geçmiş en iyi ve akıllı diyaloglardır.
don carleone: tom.. ben senin hiç de kötü bir danışman olduğunu düşünmedim. ben santino'nın kötü bir don olduğunu düşünmüştüm...huzur içinde yatsın..
don carleone: ben batıl inançlı bir adamım..eğer herhangi bir talihsiz kaza michael'ın başına gelirse..bir polis tarafından kafasından vurulması, hücresinde kendini asması ya da yıldırım çarpması gibi..o zaman bu odadakilerden birini suçlayacağım ve affetmeyeceğim..ama.söylediğim gibi, torunlarımın ruhu üzerine yemin ederim ki bugün yaptığmız bu barışı bozan ben olmayacağım...*
mario puzo' nun eseri olan bu kitap aynı isimli filmin de senaryosunu teşkil eder. baba, 3 serilik bir filmdir ve italya, mafya, sicilya ve amerikan hayatı gibi konuları içerir. aslında baba'yı anlatmak çok zordur. ama bir fikir olsun diye don carleone diyebilirim sizlere.
electronic arts'ın piyasaya yeni sürdüğü grafik ve oynayış bakımından oldukça güzel bir oyun. zavallı bir insan olmaktan çıkıp don olma yolunda emin adımlarla ilerleyen gençbir adamı oynuyoruz.
(bkz: the godfather the game)
yönetmenliğini francis coppola'nın yaptığı, mario puzo'nun romanından uyarlanan sinema filmidir. robert de niro, al pacino, marlon brando, robert duvall, andy garcia... gibi zamanın ve gelecek yılların beyaz perde efsaneleri üçleme boyunca rol almışlardır. seride don corleone'nin son zamanlarını canlandıran marlon brando, sahnelerinde alt çenesi ile dişleri arasına misket yerleştirmek suretiyle "ikna edici" ses kişiliğini yüz fiziğiyle de desteklemiştir. seri boyunca italyan mafyası (cosa nostra), aile bağları, kuruluş yapısı, italyan gelenekleri, italyan-amerikalıların birleşik devletlerin kuruluşundaki rolleri gibi bir çok tema destansı olarak irdelense de en tepeye çıkabilmek için michael corleone'nun (al pacino) hayatından, kendinden, arkadaşlarından ve ailesinden verdiği tavizler dikkat çekicidir. zirvede kalabilmek en az oraya çıkabilmek kadar zordur, zirveye gelindiğinde ise çoğu zaman insanı bekleyen şey sadece yalnzlıktır...
francis ford coppola'nın, puzo'nun bu romanına sadık kalarak çektiği the godfather adlı film, http://www.imdb.com adlı sitenin tüm zamanların en iyi filmi anketinde 1.* sırada yer almaktadır.
bir mafya babasının ve yakın çevresinin etrafında dönen bir filmi bu kadar değerli kılan nedir diye bana soracak olursanız*, ben de size hikaye, oyuncular, oyunculuklar ve ayrıtılı karakter tasvirleri derim..hatta hızımı alamam tom hagen derim, al pacino derim, marlon brando derim.
al pacino'nun oyunculukta zirve yaptığı, genelde seri filmlerinin gitgide düşen performanslarına rağmen artan bi grafik izleyen, pek çok forumda ve ankette gelmiş geçmiş en iyi film olarak gösterilen mario puzonun kitabından uyarlanmış mafya filmi
bircok otoritenin tum zamanlarin en iyi filmi olarak kabul ettigi sanat eseri. zaten su sinema piyasasinda klasik olarak degerlendirilebilecek filmlerin buyuk cogunlugu bu 3 lemeden bircok yonuyle etkilenmistir.
ayrica serinin 2. sini zannediyorum 8, 9 kere izlemisimdir. ve her izledigimde mutlaka hic gozume carpmayan farkli bi ayrintiyi farketmisimdir. boyle de acayip bi durumdur. emegi gecen herkese * tesekkurler.
işletmeci olarak kesinlikle izlenmesini tavsiye ettiğim 3 bölümden oluşan gerçek bir başyapıt.kriz anından nasıl çıkılacağını,karizmatik lideri vede büyük bir aileyi* yönetmenin inceliklerini anlatır.muhteşem oyuncularıylada *** dahada devleşmiştir gözümde.dikkatle ve süreklilikle izlenmesi önerilir * **
insanlığın elinden çıkan nadide eserlerdendir. bir film ve bir kitap olarak başyapıttır. bir kez değil bir çok kez izlenmelidir. bir çok güzel eser gibi yeni şeyler keşfetmenize sebep olur. çünkü bu film klasik bir 'mafia' filmi değildir.eğer dikkatli izler/okursanız iş,insan,aile vs. ilişkilerini ve don vito corleone'nin hayat felsefesini anlayabilirsiniz... bilhassa, kitabın iş hayatına atılacak herkes tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum.
bir düğün bu kadar mı sıkıcı olabilir? bir mafya babası bu kadar mı karizma olur? diye düşünerek giriyorsunuz filme her izleyişinizde. karakterler yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor ve siz düğün bittiğinde vay be aileye bak diyorsunuz. at kafasının, yönetmen yatağına konduğu sahne ile artık film sizi eline alıyor.
film 1972 yapımı, mario puzo'nun aynı isimli kitabından beyaz perdeye uyarlanıyor. francis ford capolla yönetmen koltuğunda...
karakterler film öncesi biraz yer değiştiriyor. oyuncuların bazıları tabiri caizse direkten dönmüş. marlon brando ağzının içine meyva koyarak en baba rolü kapıyor. öte yandan al pacino, james caan'dan "michael carlone" rolünü son anda kapıyor. bunu birazda diane keaton'a borçlu. çünkü diane al pacinodan ikili sahnelerde daha fazla elektrik almış. "michael carleone" rolünü kaptıran james caan "santino carleone" rolüne geçiyor. ilk film hayli sıkıntılı çekiliyor. yapımcı firma paramount pictures ikide bir karar değiştiriyor. ama yönetmen francis ford capolla yılmıyor. sonuçta cüzi bir bütçe ile film çekiliyor ve film müthiş bir etki uyandırıyor. tüm gişe rekorlarını egale ediyor. bu durum filmin seriye bağlanması gerekliliğinide beraberinde getiriyor. iki sene sonra (1974) kadro aynen korunmuş halde ve ilk filmin devamı olarak the godfather part two vizyona girer. robert de niro "don carleone" rolünü eksiksiz yerine getirmiştir ve diğer tüm roller gibi evet başkası oynasaydı olmazdı dedirtir. bir çocuğun dramı ile başlıyan film gerçekten etkileyici. aynı zamanda michael'in babalık yolunda pişme süreci çok sürükleyici. oyuncular en az ilkindeki kadar heybetli fakat ilk filmin tadını bulmak ne mümkün. *. malum ilkler hep başkadır. burdada brando'yu caan'ı arada bir özlüyorsunuz. kıyaslama yoluna gidiyorsunuz. sonny olsaydı şöyle yapardı. asardı. keserdi. ah keşke baba ölmeseydi michael bu kadar ağır bir yükün altında kalmazdı. gibisinden söylemlerle mario puzo'ya önermeler sunuyorsunuz. mario puzo demişken kendisinden biraz bahsedelim sonuçta adam senarist birazda yönetmen. aynı şekilde ford capolla da yönetmen birazda senarist. aslında bu üç film onların ortak emeği. mario puzo başarısız bir yazardır. taki godfather kitabını çıkarıncaya * kadar. serinin tüm filmlerinde proje sahibi idi. ve o filmin meşhur ettiği diğerleri gibi meşhur ve servet sahibi oldu. üçüncü filmi 1990 yılında çekiyorlar. eski tepeler dağ olmuş hesabı artık daha kaliteli oyuncularla beraberler. halbuki oyuncular yine aynı ama bu aradan geçen yıllar onlara kalite katmış. ben sırf al pacino'nun baygın bakışları ve mistik yürüyüş tarzı için bile o filmi seyrederim. hele babasına çeken vincent. al sana bir yıldız daha andy garcia harika iş çıkartmış. yasallaşmaya giden bir yaşlı kurt. yıllardır nefret duyduğu kocasına karşı acıma ve sevme arasında kalmış bir kadın. ateşli ve yakışıklı bir italyan, ideal bir baba adayı. ama amcasından öğrenmesi gerekenler var. ve en dramatik son. ilk iki filmin yanında sönük ama kendi içinde muhteşem bir seri sonu. dördüde gelicekmiş aslında ama 1999 da mario puzo ölür ve proje askıya alınır. bir kaç hamle yapılır babayı döndürmek için ama hem tadında kalmalıdır. hemde artık çok geçtir...
"Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım" cümlesinin ardından teklif yapılan kişinin mutlaka öldürülmesi sözün değerini artırır. Ayrıca hiç bir "baba" vurularak ölmemiştir. Al Pacino'nun muhteşem oyunculuğu, Marlon Brando'nun sert karizması ve son baba Andy Garcia'nın babasından gelen hırçınlığı. Kısacası bir başyapıt.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
