tam adı quentin jerome tarantino , 27 mart 1963'te knoxwille, tennessee'de dogdu. ilk senaryosunu 14 yaşındayken yazdı: captain peachfuzz and the anchovy bandits. pulp fiction. reservoir dogs, jackie brown, kill bill gibi kült filmlere imza atmıştır. yaptığı filmlerin fazlasıyla şiddet öğeleri içermesiyle anılır.
90 larda amerikan sinemasına hayat verebilmiş bir yönetmendir. eskilerden yuzu unutulmus starları bulup, yeniden gundeme getirerek ikinci bir bahar yaşatmayı sever (pam grier, john travolta, david carradine vs)
filmlerinde genelde birbirinden bağımsız giden birçok yolu kesiştirmeyi çok seven kurgu üstadı. şiddeti kimse onun kadar çekici hale getirememiştir. ayrıca, bazı filmlerinde küçük rollerde görünmüşlüğü de vardır.
filmografisine 4 yönetmen olarak 4 ayrı bölümünü çektikleri four rooms filmi de eklenebilecek,az sayıda filmiyle sinema tarihine geçmiş ve tarantinist akım yaratmıştır..dahi olarak anılır...filmlerinde gerçekten tarantinist olarak anılabilecek diğer tüm yönetmenlerden farklı bir tarz uygular...bu tarzı basit biçimde tanımlamak gerekirse öncelikle bayat veya sıradan bir konu bulunur,bu konuyu ilginç kılmak için farklı kurgu teknikleri denenir... karakterlerin birbirleriyle konuşacakları filmle hiç alakası olmayan ama çok eğlenceli geyik muhabbetleri yazılır...bol aksiyon sahnesiyle harmanlanıp ya sürpriz ya da baştan belli olan bir sonla bitirilir..
düzeltme: grindhouse zaten karşımızdaymış. robert rodriguez ve quentin tarantino 60ar dk.lik* iki film çekmişler. fakat türkiye'de gösterime iki ayrı film olarak girmiş. death proof da tarantino'nun çektiği kısmın ta kendisiymiş. rodriguez'in keçtiği kısım için (bkz: planet terror)
tarantino'nun kendi yönettiği fimler dışında, yönetmediği ancak prodüktör, senarist, konuk yönetmen olarak katkısının bulunduğu filmler de vardır. bunları da tarantino filmleri olarak sayabiliriz, çünkü bir köşeinden filme eli değmiştir ve onun varlığı izlerken sezilir.
- sin city (bruce willis arabada giderken, yağmur yağar, ve o yanındaki ölü ile cool biçimde konuşur, sete film çekimini izlemeye gelip bu sahneyi dostu robert rodriguez'in ısrarı üzerine o yönetmiştir)
- true romance tonny scott'un yönettiği filmin senaryosu quentin tarantino'ya ait
- hostel eli roth'a cabin fever filmini beğendiği için destek verdi ve bu filmin prodüktörü oldu.
- hero uzakdoğu yapımı bu filmi çok beğendi ve tüm dünaya tanıtabilmek için desteğini verdi, "quentin tarantino presents hero"... olunca adı sanı duyulmayacak bu film ses getirdi.
bana hangi okulu okuduğumu soruyorlar. hiçbir yerde okumadım ! ben sadece film seyrettim ... demiş . kana bir sempatisi var bu adamın. ama hiç eğreti durmuyor onun filmlerinde kan.
ne denirki bu adamın tarzına? eli öpülesi adam. kurgu şaheserleri yaratır. aynı sahneyi pek çok değişik açıdan ve defalarca gösterebilir. kadrajları böler, uzun planlı çeimler yapar. siyah beyaz öğeler ve flashback tekniginin ustasıdır ve izleyiciyi zorlar zorlayabildiği kadar. İşte bu yüzden genelde filmleri en az 2 ayrı hikayeymiş gibidir ve hayretler içinde bu bir çok hikayeyi bir araya getirir, bunu kurgulayan insan mı diye sordurur.
filmlerinde marjinal insanların marjinal bakış açıları vardır. çektiği filmlerdeki diyaloglar uzunca süreler milletin ağzına sakız olur kolay kolay unutulmaz. toplumda itilmiş, ezilmiş, tipleri alır ve muhteşem bir işlemeyle kahraman yaratır. diyalogları hep küfürlüdür. karakterler ve filmleri kült olmaya eğilimlidir hatta replikler bile o filmi hatırlamaya yeter.
unutulmaya başlamış olan oyuncuları kullanıp onları tekrar bir yıldız haline getirmek gibi bir huyu vardır.
film müziklerini de gayet başarılı seçmektedir.
reservoir dogs u izledikten sonra oturup kill bill'i izleseniz hiç bişey bilmeden "bu filmleri aynı adam çekmiş" dedirtecek cinsten yönetmen.
zira tarzı var adamın...
kan işkence suç kötü adamlar...vs. vs.
csi miami 5. sezonun final bölümünü de yönetmiş olan sinefil quentin tarantino'nun hali hazırda son filmi konumundaki, death proof'da klasik tarantino temalarına sahip. son filmi iki film birden mantığı ile hazırlanmış, kuzey amerikada, grind house üst başlığında, robert rodriguez'in film planet terror ile beraber gösterime girniştir.
okullu değil de alaylı olmasından ve her filminde çok ünlü oyuncuları, hatta biraz da kariyerinde pek parlak dönemleri yaşamayan ünlü oyuncuları oynatmasından dolayı gayet belirgin bir tavır ortaya koyan yönetmen. resorvoir dogs filmindeki kol ve bacak açılarındaki dikkati ve üçgenlerin mükemmelliği konusunda hafiften sıyırmış olduğu aşikar olan bu adam az biraz da hiperaktiftir.
yaptığı iş 90lı yıllarda çok ses getirmiş olsa da şimdilerde işi iyice geyiğe vurmuş, iki tane filmle anılır hale gelmiştir. sanırım paranın gözüne vurdukça gelen tatlı hayat artık kastırıp da film setlerinde sabahlamayı gereksiz kıldı. zira ne zaman bir röportajına baskam havuz başında kızlarla kokteyl içerken yada sahilde birilerinin sırtına yağ sürerken, olmadı bir gökdelenin bilmem kaçıncı katında kendisiyle röportaj yapmaya çalışan kişiyle dalga geçerken, mütemadiyen de kafası iyiyken rastlıyorum. yapacağı çok şey kalmadı sanırım. ve kill bill bence abartıldığı kadar süper bir film de değildi.
resorvoir dogs ve pulp fiction quentin'in bu zamanda asla yapamayacağı kalitedeki filmler bence. şimdilerdeki halinin bende bıraktığı izlenim bu en azından.
kill bill ile evereste tırmandığını, artık tepelerle ilgilenmediği için pek çok film projesini hayata geçirmediğini söylemiştir bir röportajında. röportaj için (bkz: ntv), (bkz: iconoclasts)
ayak fetişisti olduğunu hemen hemen her filminde belli eden yönetmen. öyle pis bir tutkudur ki onunkisi, belki bu fetişe sahip olanları tedavi edebilicek çirkinlikteki ayaklara dahi* yakın çekim yapmaktan geri durmaz.
Sanattan anlamaz bu adam. 18 film senaryosu yazmış, 15 film yönetmiş, 20 film sunmuş ama hiç anlamaz bu herif sanattan.
Ben tuvali alsam, sırf eğlenmek için 20 tuvale boya fırlatsam, sonra önünde çizilmiş bir resmi olmayan adamlar gelip senin yaptığın da sanatsa diye laf atsalar bana haaaaaadi gidin oradan diye hepsini kovalarım süpürgeyle.
hukukta okuyan bir arkadaş var ki kendisi de yazardır burada. yazmışsa belki daha önce okumuş olabilirsiniz. der ki "hukukun garip yanı herkesin konuşabildiği bir alan olması. ben bir binayı beğenmesem, olmamış bu bina desem diplomanı göster derler. kendi işine bak derler. ama bina yıkılırsa müteahitin cezalandırılmayı hak ettiği konusunda herkes hemfikirdir. diplomanı göster dersen sağduyu diye bir şey var derler."
sinema da böyle bir alan demek ki. olmamış. ne olmamış?
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.