son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
hayatın feleğinden geçer gibi, fransız edebiyatı ' nın içinden geçmiş. yaratıcı, kendini bilen, gerçek hayatta da simile ları kadar güldüğünü ve güldürdüğünü düşündüğüm insan.
bu sevginin temeli abi özlemi midir, tertemiz kalbi midir ? yoksa sırma saçlı abimim geniş gönlü müdür ? bilinmez ama, Allah hep abimle olsun. burada nice tanımlarını görmek, ama sıcaklığını ve abiliğine de bir ömür boyu hissetmek dileğiyle... geniş gönlü için; ''rahman rahim olan allah'ın adıyla biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi? ve yükünü indirip-atmadık mı? ki o, senin belini bükmüştü; senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. ve yalnızca rabbine rağbet et.'' inşirah suresi tertemiz kalbi için; '' zannettiğin kadar önemsiz değilsin. Âlemlerin rabbi seni ve her hareketini önemsiyor. en ufak bir jestin bile geçiyor kayıtlara. hiç bir şey, ama hiç bir şey boşuna değil. dünyayı değiştiremiyorum diye üzülme. kendini gerçekleştirdiğin anda dünyanın değiştiğini fark edeceksin. hiç bir işin üstesinden gelemiyorum diye de yiyip bitirme kendini. unutma ki sen seferle mükellefsin, zaferle değil. 'allah bize yeter. o ne güzel bir dost ve ne güzel bir yardımcıdır.' '' (bkz: karınca kararınca) , hakan albayrak abilerin abisine, en içten haliyle....
karınca kararınca frankfurt'ta bir ağabeyim var. marlboro içenlere çok kızıyor. Çünkü phillip morris, milleti marlboro'ya müptela etmek için kurduğu kimyasal tezgâhı ifşâ eden bir elemanının ocağını söndürmüş. İşten atması yetmezmiş gibi başka yerde iş bulmasını da engellemiş; üstelik tazminat dâvâlarıyla donuna kadar soymuş ve ailesinin dağılmasına sebep olmuş. "adamı yapayalnız ve çırılçıplak ortada bıraktılar. karısı bile çekip gitti" diyor ağabeyim, "her şey bir yana; sırf o adam için dahî marlboro'ya tavır koymamız icap eder." Özel tv kanallarını izleyenlere de çok kızıyor ağabeyim. Çünkü "rating", dolayısıyla reklâm, dolayısıyla paradan başka kutsalı olmayan bu kanallar insanların en aşağılık duygularına hitap ediyormuş. ayrıca, bir buçuk saatlik bir filmi seyretmek için reklâmlar yüzünden iki buçuk saat ekran karşısında oturmak zorunda kalmak da kabul edilir şey değilmiş. "İnsanların içlerindeki canavarı harekete geçiriyorlar, şiddete teşvik ediyorlar, cinselliği sömürüyor ve kirletiyorlar, kolay yoldan para kazanma hırsını kamçılıyorlar; para uğruna insanlık ırkının yozlaşmasına hizmet ediyorlar" diyor, "bu iğrenç çarkın dönmesine katkıda bulunmamalıyız." * * * bir kişinin marlboro içmemesi, phillip morris'i yıkmaz. Özel tv kanalları da bir kişinin boykotuyla yıkılmazlar. o halde ağabeyim akıntıya kürek mi çekiyor? beyhude bir gayret mi sarf ediyor? abesle iştigal mi ediyor? kölelik kurumunu muhafaza ettiği ve meksika'ya haksız yere savaş açtığı için amerikan hükümetine vergi ödemeyi reddeden henry david thoreau'ya şöyle diyorlardı: "gerçekçi ol. bu eylemin hiç bir faydası yok. Üç-beş dolarlık vergini ödememen amerikan hükümetini sarsmaz. boş yere kodesi boylayacaksın. gel vazgeç bu donkişotluktan. ezici çoğunluğun karşısında tek başına duramazsın" gibi fevkalade rasyonel argümanlarla aklı selime davet ediyorlardı o'nu. ve thoreau onlara gülüp geçiyordu. hakikatsiz çoğunluk umurunda bile değildi. "ben tek kişilik çoğunluğum, hepinize bedelim" diyordu, "Çünkü tanrı benimle." thoreau öleli neredeyse 140 yıl oluyor. onu keriz yerine koyanlar çoktan silinip gitti, fakat hindistan'ın bağımsızlığına ve abd'deki ırkçı yasaların kalkmasına yol açan "sivil İtaatsizlik"in babası bir sembol olarak yaşamaya devam ediyor. thoreau da unutulabilirdi tabii. fakat bu, yaptıklarını boşa çıkarmazdı. * * * thoreau ve ağabeyim, "sıradan insan"a şöyle sesleniyorlar âdeta: zannettiğin kadar önemsiz değilsin. Âlemlerin rabbi seni ve her hareketini önemsiyor. en ufak bir jestin bile geçiyor kayıtlara. hiç bir şey, ama hiç bir şey boşuna değil. dünyayı değiştiremiyorum diye üzülme. kendini gerçekleştirdiğin anda dünyanın değiştiğini fark edeceksin. hiç bir işin üstesinden gelemiyorum diye de yiyip bitirme kendini. unutma ki sen seferle mükellefsin, zaferle değil. "allah bize yeter. o ne güzel bir dost ve ne güzel bir yardımcıdır." yazı, 21.08.2007 tarihli, Yeni Şafak gazetesinden alınmıştır
fondaki şarkı bitti yavrum pilotun apandisiti patladı uçak düşüyor ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de ben atlamayı tercih ediyorum olur ya denize düşerim bir gemi geçer hakan albayrak (1991) (bkz: karınca kararınca)
yönetmeyi çok seviyoruz sanki...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |