son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
albümdeki şarkılar: 1. moonchild 2. infinite dreams 3. can i play with madness 4. the evil that men do 5. seventh son of a seventh son 6. the prophecy 7. the clairvoyant 8. only the good die young yedinci oğlun yedinci oğlu, bazı inançlara göre yukarıda yazdığı gibi vampir, bir inanışa göre kâhin, bir inanışa göre iyileştirici*, bir inanışa göre de kurt adam* olarak doğar. bir de bir yerde okumuştum, malcolm x'in de 7. oğlun 7. oğlu olduğu yazıyordu, doğru mu bilmiyorum orasını. * iyileştirici derken, doktordan çok, insanları iyileştirme gücüne sahip kişi, bilimselden çok, metafizikî bir şey yani.
--! spoiler gibi ama değil !-- zaten kahramanımız, albümün son şarkısı olan only the good die young'da da, kendi ölümünü görecektir... --! spoiler gibi ama değil !--
aynı zamanda, her ruh hâline uyan ve istediğiniz ruh hâlini de size verebilen bir şarkıdır bu. bu açıdan hababam sınıfı'nın şu sahneye göre yavaşlatılıp hızlandırılan müziğine benzetiyorum. ama bu şarkının hızlandırılıp yavaşlatılmasına gerek de kalmıyor, o sizi anlıyor.* hız dedim de... dinlerken yavaş gibi gelir ama bir de sözlerine eşlik etmeye çalışınca anlarsınız ki, çok hızlı bir şarkıdır. sözleri dedim de... sözleri de harikadır gerçekten. yukarıdaki tanımdaki sözler de sanırım cradle of filth'in söylediği versiyonunun. orijinal sözleri şöyledir: i'm waiting in my cold cell when the bell begins to chime reflecting on my past life and it doesn't have much time cos at 5 o'clock they take me to the gallows pole the sand of time for me are running low when the priest comes to read me the last rites i take a look through the bars at the last sights of a world that has gone very wrong for me can it be there's been some sort of error hard to stop the surmounting terror is it really the end not some crazy dream somebody please tell me that i'm dreaming it's not so easy to stop from screaming but words escape me when i try to speak tears they flow but why am i crying after all am i not afraid of dying don't believe there never is an end as the guards march me out to the courtyard someone calls from a cell " god be with you" if there's a god then why has he let me die? as i walk all my life drifts before me and though the end is near i'm not sorry catch my soul cos it's willing to fly away mark my words please believe my soul lives on please don't worry now that i have gone i've gone beyond to see the truth when you know that your time is close at hand maybe then you'll begin to understand life down there is just a strange illusion hallowed be thy name
http://lix.in/9c162b adresinden "vampircik"e tıklanıp yüklebilir ve kullanılabilir. amacı basittir, sağ taraftaki arama motorlarına kendisini ekler ve oradan kolaylıkla vampircik'te başlık aramanızı sağlar. türkçe karakterleri direkt olarak ingilizceye çevirememesi dışında bir sorunu yok gibi gözüküyor şimdilik.
1. when the moment of death arrives – 6:05 2. rot to dead – 3:44 3. disengagement – 5:18 4. rotting ways to misery – 5:50 5. the truth – 6:23 6. suffocated beginning of life – 6:07 7. beyond the distant valleys – 5:59 8. under the suffer – 5:19 9. descending curtain of death – 5:50 10. wings – 5:08 11. in memoriam – 5:26 12. mythic silence as they wander in the mist – 4:14 taneli jarva döneminde yapılmıştır. şarkıların sözlerini ileride sentenced şarkılarının o harika sözlerini yazmaya devam edecek olan sami lopakka ile birlikte yazmış olsalar da, sözler berbat sayılabilirler gerçekten de. ama vokalde jarva yoktur, miika tenkula vardır, bu albümden sonra vokale taneli jarva geçer ve taneli jarva dönemi işte o zaman tam anlamıyla başlanmış olur. bir doomdeath albümüdür. pek tavsiye edilecek bir albüm değildir, içinde dinleyince fark edilen bir şarkı da yok gibidir.* sentenced'ın çaylaklık dönemleri diyip geçilesi bir albümdür kısaca. (edit: yanlış biliyormuşum bazı kısımları, düzelttim)
nba'deki tek kanada takımı... renkleri kırmızı, siyah ve beyazdır ama ilk kurulduğunda mor ve siyahtı... 1995'te vancouvver grizzlies ile birlikte nba'in kanada'ya yayılma plânı çerçevesinde kuruldu (daha sonra grizzlies memphis'e taşındı ama raptors kanada'da kaldı)... kısa geçmişine rağmen tracy mc grady, vince carter, damon stoudemire, doug christie, antonio davis, marcus camby, hakeem olajuwon, chris bosh gibi yıldızları bünyesinde barındırdı... oldukça başarısız geçen ilk yılların ardından 1998 draftında antawn jamison seçilip vince carter ile takas edilince, kısacası vince carter takıma gelince çıkışa geçti... 2000 yılında da 45 galibiyet ve 37 mağlubiyetle ilk defa %50 galibiyet oranının üstüne çıktı. bu carter döneminde art arda üç yıl play-off'a kalan raptors, bu üç yılın üçünü de pozitif galibiyet oranıyla (%50+) kapatmayı başardı... fakat bu yılın ardından vince efendi "sakatım" diye mızmızlanmaya başladı ve raptors 2003 sezonunu sadece 24 galibiyetle kapattı... takım ilerleyen yıllarda carter'ın sakatlıklarından (?) çok fazla zarar görmeye başladı... başarısız geçmeye devam eden 2004 sezonundan sonra, 2005 sezonunun başlarında da carter "bir hiç" diye nitelenebilecek, hatta takıma yarardan çok zarar verecek olan oyuncular* karşılığında new jersey nets'e takas edildi ve bir dönem bitmiş oldu (not: carter bu yaptıklarından sonra toronto'da en sevilmeyen oyuncu durumundadır şu anda, zamanında en sevilen oyuncuydu oysa ki)... carter takas olduktan sonra, chris bosh takımda liderlik rolünü üstlenmiş oldu ve şu ana kadar da oldukça başarılı gözüküyor... 2006 sezonu da raptors için çok kötü geçti ama sezonun sonlarına doğru nba'in en iyi genel menejeri olarak gösterilen bryan colangelo takımın başına geçti ve yaptığı hamlelerle bir sezon içerisinde takımı adeta baştan yarattı... raptors, 2007 yılında geçen seneden tam 20 maç fazla kazanarak bu yıl içinde en fazla gelişim gösteren takım oldu, 2001 sezonundaki 47 maçlık normal sezon rekorunu egale etti ve tj ford, andrea bargnani, chris bosh gibi genç oyuncularla geleceği de oldukça parlak gözüküyor... ayrıca, 1995'ten bu yana nba'de desteklediğim takımdır ve bu tanımımda bu kadar çok nokta* kullanmamın sebebi de budur... adını duyduğumda bile heyecanlandığım, aşığı olduğum takımdır... heyecanımı mâzur görün...*
1999 yılında, stanley kubrick tarafından eyes wide shut adıyla beyaz perdeye aktarılmıştır.
vrak'ta yaşayan kurbağa prens, kötü kurbağalar tarafından öldürülmek istenmektedir. bunun üzerine kermit alemdar ve adamları, prensi kurtarmak, vrak'da düzeni sağlamak ve kötü kurbağalara bir ders vermek için vrak'a gider. ama işi umduğu kadar kolay olmayacaktır... "sonunu düşünen ancak sinek avlar." sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |