ufuk uras

    solculuğu akp'ye tamamen muhalif olmak sanıyorsanız ufuk uras'ı solcu olarak görmemeniz gayet normaldir. hem belki o zaman chp'yi falan da sol bir parti sanmak da kolaylaşır. hatta onur öymen'de memleketin ileri gelen solcularındandır, ne dersiniz? çünkü bu memlekette solculuk vaktiyle 30 bin kişinin katledildiği bir katliamı 70 sene sonra tekrar bir çözüm önerisi gibi sunmakla olur değil mi arkadaşlarım? hem öyle neden abartılı tepki veriyorsunuz ki? bakın tunceli'de 3 chp'li belediye başkanı 300 partilisiyle istifa etmiş. milletçe birlik ve beraberliğe, onur öymen'e, canan arıtman'a ve deniz baykal'a ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde yapılacak şey mi bu?

    yine eğer ufuk uras'ı sadece korku pompalayan medyadan takip etmişseniz onun bir akp yalakası olduğunu da düşünebilirsiniz. oysa ki ufuk uras hem seçilmeden önceki konuşmalarında hem de milletvekili iken dile getirdiği fikirlerinde akp'nin neoliberal politikalarına karşı net bir duruş sergilemiş ve öyle sevmeyenlerin 2 lafıyla yıkılmayacak solculuğu bizleri tatmin etmiştir. aldığı oyları da hem chp'ye hem akp'ye olan muhalefetiyle almıştır. en son kamu emekçilerinin genel grevine destek için iş bırakırken gördük kendisini, belki siz takip ettiğiniz medyada görmemiş olabilirsiniz. gayet doğaldır, işlerine gelmemiştir çünkü.

    mecliste kürt açılımı görüşülürken yaptığı konuşma esnasında oturduğu yerden "sen yakında utanmadan akp'ye de geçersin" diye bel altından vurarak fikir beyan ettiğini sanan, ancak gerçekte beyan edeceği bir fikri bile olmayan chp adana milletvekilinin sözlerini bir de sözlükte görmek ne kadar sevindirici. işte sana muhalefet, işte sana solculuk! sırf akp'ye karşı olmak için katliam savunuculuğu mu yapmaktır solculuk?

    akp'nin yeni kurulacak her sol partiyi desteklemesi tamamen kendi menfaatinedir. nasıl ki düne kadar molla sanılan abdüllatif şener parti kurunca birden doğan medyasında parlatılmaya çalışıldıysa, 2007 seçimlerinde tuncay özkan'ın kanalında saadet partisi mitingi canlı yayınlandıysa bu da aynen öyledir ve ufuk uras'ın değil akp'nin kendi çelişkisidir. eğer korkunuz chp'nin oylarının bölünmesiyse yeni kurulacak sol parti sizi korkutmasın. emin olun osman pamukoğlu daha fazla oy çalacaktır bu cepheden. zira chp'nin tabanından gerçek solcular ve aleviler gidiyor artık. bir kısmı da gerçek bir sol parti bulamadığı için zaten yıllardır oy kullanmıyordu.

    içinde olduğu yeni parti kurma girişiminin ayrıntıları henüz ortaya çıkmadı. bazı tanınmış akademisyenler, shp, 10 aralık hareketi, önde gelen sendikalar ve bazı alevi örgütlerinin oluşumda yer alacağı söyleniyor. dolayısı ilebu siyasi hareket şöyledir böyledir diye yorum yapamayacağım ama bazı arkadaşlar nerden duyum aldıysa hemen "çakma sol" ilan edivermiş. hele şu orijinal sol nasıl bir şeydir bi deyiverin hele, biz de bilelim.

    sözün kısası, hem birikimiyle, hem kişiliğiyle, hem de hitabetiyle solcu diye meclise gönderilen 10 larca chp'liden 10 kat daha nitelikli bir siyasetçidir ufuk uras. ve üstüne basa basa söylüyorum: solcudur.
    (02.12.2009 23:31)

ntv tarih

    1 senedir piyasada bulunan, benim ancak bu ay keşfettiğim kaliteli bir dergi. tarihle ilgili bir dergi. yayın kurulu ve danışmanları halil inalcık, ilber ortaylı, derya tulga, murat belge, enis batur gibi sağlam kişilerden oluşuyor. nesnel bilgiler yorumlardan daha fazla olduğu için tarihi olayların değerlendirmesini okuyana bırakıyor. dili anlaşılır, tarzı güzel, özgün. böyle biraz reklam yapar gibi oldu ama gerçekten güzel dergi yapmışlar, övmekten alamadım kendimi.
    (bkz: türkiye'de güzel şeyler de oluyor)
    (02.12.2009 14:57)

mahsun kırmızıgül

    memlekette gerçek anlamıyla resim sanatıyla uğraşan kimseler kendine ressam, müzikle uğraşanlar müzisyen, edebi sanatlarla uğraşanlar yazar, şair, fotoğraf sanatıyla uğraşanlar fotoğrafçı diyor genellikle. yani ben resim sanatçısıyım, müzik sanatçısıyım gibi ifadeleri nadiren kullanıyor. ama arabesk fantezi, rezil popçu ve bayağı türkücüler kendilerine nedense şak diye sanatçı sıfatını yapıştırıyor ve her yerde de kullanmaya çalışıyor. mahsun kırmızıgül de yıllardır bunun ekmeğini yiyip "sanatçılık" yapıyor. üstelik henüz ortaya kaliteli bir sanat eseri koymadığı halde.
    (02.12.2009 14:51)

osman pamukoğlu

    kapıcılar kralı filminde yöneticilik yapan bir emekli albay vardı. işte onunla osman pamukoğlu arasında toplumsal olaylara bakış açısı bakımından hiç bir fark yok. bence artık pamukoğlu başbakan olma hedefini küçültüp apartman yöneticiliği falan hedeflemeli. zaten kendisini bu göreve getirmek isteyen binlerce apartman sakini de bulabileceği için hedefini gerçekleştirebilecektir. ayrıca alabildiğine nasyonel sosyalist olan bu şahıs sol ideolojiye de zarar veriyor. çünkü partisi siyasi yelpazenin en sağında yer aldığı için chp'yi az da olsa sola kaydırıyor ve halkı aldatıyor. partisi kapandığında chp ve mhp olması gereken yere yani en sağa kayacak ve bu yanılsama ortadan kalkacaktır.
    (02.12.2009 14:37)

köpek öldüren

    abd'deki karşılığı da moon light imiş. bilmiyorum belki başka ülkelerde de kullanılıyo olabilir. sebebi de kaçak şarap yapanların bu işi ay ışığının altında gizlice yapmasından geliyormuş. ama ismi çok romantik; ay ışığı. zaten ben kültür farkı diye de buna derim, ay ışığı nere, köpek öldüren nere.
    (01.12.2009 10:22)

onur öymen

    onur öymen; artık ahı gitmiş vahı kalmış, faşizm savunusu yapmaktan başka söylem üretemeyen chp'nin ideolojisinin, halk tarafından iyice anlaşılmasını sağladığı için teşekkür ettiğim kişidir. ayrıca şu ana kadar kafamda belli belirsiz "dersim isyanı" olarak yer bulan ama aslen bir katliam olan dersim katliamında neler olduğunu konusunda beni araştırmaya, ders kitaplarında ve resmi tarihte yer verilmeyen bu vahşet hakkında bilgilendirmeye teşvik ettiği için tekrar tekrar teşekkür ettiğim kişidir. kendisinden 33 kurşun'u, diyarbakır cezaevi'nde yapılan işkenceleri, zorunlu göç politikasını iyi bir şeymiş gibi savunup, bunlar hakkında da bir tartışma ortamı oluşturmasını beklemekteyim. zira başkası ortaya çıkarmak istese o adamın ne bölücülüğü kalıyor, ne cumhuriyet düşmanlığı.

    bugün de chp'nin tunceli teşkilatından 300, hakkari'den de 24 partili istifa etmiş. zaten her gün ahkam kestiği, başkaları adına kesin yargılara vardığı ama bir günden bir güne gidip de halkının içine karışıp derdini dinlemediği bu vatan topraklarında bir avuç kalmışlardı onlar da çekmiş gitmiş. gerçi bu istifa edenleri çağdaş ve modern izmir'in yerlisi vatandaşlar görse "ıyy kroya bak iğreeenç" deyip taşlarlardı, onlar açısından çok büyük kayıp sayılmaz. biz de ailecek, bundan sonra bırakın chp'yi, oy pusulasında chp'nin yanında yer alan partiye bile her hangi bir şekilde oy atmama kararı aldık.

    aynen böyle devam onur öymen, aynen böyle. her gün konuş, her gün yeni bir şey söyle. hatta bunları dersim'de, bingöl'de falan söyle de duymayan kalmasın. sana tekrar teşekkür ederim. kendine iyi bak, hoşçakal.
    (23.11.2009 19:36)

çiğ köfte

    bildiğim kadarıyla çiğ köfteye konulan acı biber, çiğ haldeki kıymada bulunan bakterilerin bir kısmını öldürüyor. gerçi öldürmese de farketmez ben her türlü yerim.
    çiğ köfte yaparken dikkat edilecek en önemli şey malzemelerdir. kıymada gram yağ olmamalı ve 4-5 kere çektirilmelidir. bulgur ise köftelik ince bulgur olmalıdır. ben yoğurmaya bulgur ve salçayla başlıyorum, çünkü 2 saatte ancak yumuşuyor bulgur. kıymayı son 1 saat atarım. lezzet vermesi için eklediğim malzemeler; soğan, sarımsak, pul biber, kırmızı biber, kara biber, kekik, sumak, kimyon, tuz ve yeşil soğandır. bunların miktarını ortamda bulunan arkadaşların damak tadına göre ayarlarım. mümkün olduğunca az su atmak gerekir. suyu fazla atarsanız köfte şişiyor ve uzun süre dayanmıyor. afiyet olsun.
    (19.11.2009 11:54)

iki dil bir bavul

    bana filmdeki kızlara benzeyen bir arkadaşımı hatırlatmış film. tabi ki de bu filmden yola çıkarak onlarca siyasi analizde bulunulabilir ama ben size arkadaşımdan bahsedeyim od da yeter sanırım.

    kendisi ığdır'lı ve aynı filmdeki çocuklar gibi kürtçe'den başka bir dil bilmeyen bir kürt kızıyken okula yazdırılıyor. e öğretmen de türk ama filmdeki gibi iyi niyetli bi oğlan değil malesef. ırkçının önde gideni bi insan olduğu için dayak atarak ve kültürlerine söverek onları yola getireceğini sanan bi adam. haliyle de bu düşüncesini uyguluyor ve arkadaşım türkçe okuyana kadar diğer arkadaşlarıyla beraber baya bi dayak yiyor. kürtlüğüne sövülüyor, kürt olduğu için gerizekalı olduğu söyleniyor, gerizekalı olduğu için de hiç bir halt olamayacağından falan bahsediliyor. arkadaşım aslında bu şartlar altında üniversiteyi bitirip doktor olarak o ibişe verebileceği en iyi cevabı verdi ama bu filmi izlerseniz siz de anlayacaksınız, o taraflarda olaylar bazen yine böyle işliyor. hiç bir şey olmasa bile sırf bu çelişki konusunda farkındalık yarattığı için bahsedilmesi gereken bir belgesel-film.
    (16.11.2009 23:16)

flört edilen arkadaş

    kısaca sevgili olarak da tanımlanabilir. hatta sevgili olarak tanımlamak daha bi hayırlara vesiledir. çünkü siz bu kişiye sevgilim yerine flört ettiğim arkadaşım diye hitap ederseniz hakkınızdaki yargıları birdenbire değişebilir, sizi oracıkta terkedebilir. o zaman bu kişi artık flört ettiğiniz eski arkadaş olur. işte biz buna tıp dilinde eski sevgili diyoruz. siz siz olun bu hataya düşmeyin.
    (16.11.2009 22:59)

aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni

    birbirine zıt onlarca duyguyu ustalıkla art arda sıralayıp izleyiciyi ne hissedeceği konusunda afallatan bir film. genel olarak önceleri sıradan aşk filmleri çeken sıradan bir yönetmenin, devrin değişmesiyle, entelektüel içerikli bir film çekip bu sayede "entelektüel" olarak tanımladığı çevrece benimsenmek istemesini ve yaptığı filmlerin kendi adıyla anılır olmasını istemesini konu alıyor. ancak hem kendisinde o altyapı olmadığı için, hem de mevzuyu tamamen yanlış anladığı için dönemin devrimci jargonlarını saçma sapan kullanarak işleri rezil ediyor. "bu sana benim değil, halkımın tokadıdır" gibi sloganvari repliklerle bu devrimci, entelektüel kesimin ilgisini çekmeye çalışıyor. gerçi o dönem filmlerinde bu sloganvari kalitesizlik zaten varolduğu için aynı zamanda buna bir eleştiri de getiriliyor. film youtube da parça parça bulunuyor. zaten film bir yavuz turgul-şener şen ortaklığı olduğu için kendini izletiyor. ben burdan ilk bölümün linkini veriyorum. izlemeye şimdi başlasanız saat 1 buçuk gibi biter. ama şimdi izlemezseniz de canınız sağolsun:

    http://www.youtube.com/watch?v=KUyIXEpPfYQ
    (16.11.2009 22:52)

komik olayım derken itici olmak

    süheyl ve behzat uygur kardeşler bu geleneğin yılmaz temsilcileridirler. o kadar sene tv lerde boy göstermelerine rağmen doğru düzgün tek bir espiri bile yapamamış, ancak her nasılsa sürekli piyasada kalmayı başarabilmişlerdir. hatta öyle ki yıldo, mehmet ali erbil, hamdi alkan gibi isimler bile az çok bir hayran kitlesi oluşturabilmişken bu 2 arkadaş hakkında iyi konuşan bir topluluğa bile rastlanmamıştır. hani 2-3 tane teyze bir araya gelip "şu oğlanları da pek bi seviyorum yahu, hem efendi hem de komikler" dese ona da razıyım ama yok. demek ki bu işler böyle değil arkadaş.

    özel not: açılmış bir başlığa örnek verdim, bir kaç cümleyle haklarında tespitte bulundum, bazı yargılara vardım lakin gel gör ki bi sonuç çıkaramadım ve tanım rezil oldu. böyle olsun istemezdim. halbu ki tanıma başlarken ne de iyimserdim, yıllardır kafamda bi yerde bekleyen tespit kırıntılarını birleştirip okuyanlara bişey sunacaktım ama olmadı, bok ettim. belki de komik olayım derken itici ben oldum. kusura bakmayın artık, bi dahakine hesabı ben öderim helalleşiriz.
    (16.11.2009 22:32)

sabah uykusuna doyamadığı için aniden istifa etmek

    bi ara günde 12 saatlik mesaisi olan ve ofise ulaşmak için 1,5-2 saatlik servis yolculuğu yapmam gereken bir işte çalışırken her sabah aklıma gelen şey. günü neredeyse tamamı yolda ve işyerinde geçiyordu haliyle uykuya zaman kalmıyordu. sabah uykusunu ortalama bir insandan 2 kat daha seven ben ise her sabah telefonun alarmıyla uyanınca ilk bunu düşünürdüm. ulan zaten ben bu işten bi gün çıkıcam acaba o gün bu gün mü olsa? başlarım işine de ofisine de deyip uyumaya devam mı etsem? saat 1 gibi kalkar, telefon açıp istifa ettim derim. çok geçerli sebeplerim var şu an, daha uykumu almadım, gençliğim harcanıyor böyle vs. gibi cümleler geçerdi kafamdan. ama tabi çalışmayana para verilmediği için yataktan eşşek gibi kalkardım. zaten yüzünü de yıkayınca açılıyosun, durumu kabullenmeye başlıyosun. ama eğer ki bi gün biri çıkıp aynen bu şekilde istifa ettiğini söylerse kendisini takdir ederim. delikanlı bi insanmışsın, helal olsun derim.
    (14.11.2009 01:18)

yakaya karanfil takmak

    eskilerde kalmış bir eylem. şimdi cep telefonu var. ilk kez karşılaşan iki kişiden biri diğerine telefon açıp şurdayım diyor, diğeri tarif ettiği yere bakıyor, eğer ki telefonla konuşan ve etrafı meraklı gözlerle tarayan birini görürse yanaşıyor. bu iyi durum. ama eğer tüm çabalarına rağmen kimseyi göremiyorsa bu kişi çok fena keklenmiş oluyor. randevu veriliyor lakin diğer kişi oraya gelmiyor, üstüne bir de dalga malzemesi oluyor.
    (14.11.2009 01:03)

akrep burcu

    bilinen tüm kötü özelliklerin yüklendiği burç, bildiğin günah keçisi. akrepler nasıl insanlardır dendiğinde verilen cevap; kıskanç, seks düşkünü, içten pazarlıklı, ölü sevici, psikopat, hımbıl, alçak, namussuz, boyu devrilesice, hayvanın önde gidip bayrak sallayanı marş söyleyeni diye devam eder gider. hatta öyle ki akrep burcu olduğumu söylediğimde insanlar ilk tepki olarak benden 1 adım uzaklaşıyorlar. halbu ki değilim yani, barındırmıyorum bu özellikleri. zaten sırf bu yüzden burçlara da inanmıyorum. sensin kıskanç.
    (12.11.2009 15:09)

politik cevap

    düz anlamı pratikte hiç bir şey ifade etmeyen, işi bilenler tarafından anlamlar çıkarılan cevaplardır.
    (10.11.2009 16:27)

sayfa: 1-2-3-4-5...-24

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.