ultraslan

    sarı kırmızı renklere gönül verenlerin oluşturduğu taraftar topluluğu
    (05.03.2007 12:29)

replik

    ayrıca; hukukta karşılıklı dava dilekçeleri arasında yanıta yanıt veren dilekçe anlamıda vardır.
    (02.03.2007 06:16)

pomak

    balkanlarda yaşayan slav kökenli müslüman halk topluluğudur.bulgarlara göre bunlar müslümanlaşmış bulgarlardır.bu nedenle 2. dünya savaşı'ndan sonra ,türkiye'ye göçme olanağı bulamayan pomakların adları değiştirilmiş ,yeni kuşak pomaklarsa tamamıyla bulgar oldukları bilinciyle eğitilmişlerdir.

    türkiye'de eskiden rumeli'den gelerek yerleşmiş pomak toplulukları vardır.ancak bunlar ana dilleri olan bulgarcayı bırakıp türkçe konuşmaya başlamışlar ve tamamıyle türkleşmişlerdir.pomaklar bulgaristan'da rodoplar bölgesinde ;türkiye'de kırklareli,bursa ve balıkesir yöresinde bulunurlar.
    (02.03.2007 06:11)

hayrettin karaca

    5 ağustos 1992 tarihinde cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bir röportajında hayrettin karaca, şunları söylemiştir:

    "türkiye'nin denizlere, derelere, barajlara akıttığı toprağın içindeki değerler, madensel elementler ve gübrenin değeri türkiye bütçesine eşit belki de. eğer denizlere akıttığımız bu toprağı hesap edecek olursak, türkiye'yi yeniden ihya ederiz. bu kadar büyük bir toprak kaybı vardır türkiye'nin, fakat biz bunu kayıp olarak hesap etmeyiz. toprak için ölürüz, bir karış toprağı kimseye vermeyiz deriz, karışla vermeyiz ama kepçeyle veririz. bugün yeşilırmak, kızılırmak, doğu karadeniz'deki bütün dereler bulanık değil çamur olarak akıyor. Çoruh'a dökülen bütün çaylar, Çoruh kayalarının üzerinden toprağı sökerek akıyor. bu toprak benim değil artık, rus toprağı. batum bu giden topraklar yüzünden denizden 2.5 kilometre geride kalmış durumda. kayalar bizim, toprak bizim değil."
    (01.03.2007 12:25)

erozyon

    toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır.erozyonun başlıca nedeni, toprağın üzerinde bulunan ve aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok olmasıdır. ayrıca arazi eğimi, toprak yapısı, yıllık yağış miktarı, iklim faktörleri, bitki örtüsü ve insanların yaptığı müdahaleler de erozyon şiddetini belirler.meraların aşırı derecede otlatılması, ormanların tahrip edilmesi ile daha az korunan toprak, su ile kolayca taşınabilmektedir ve erozyon hızlanmaktadır.

    erozyon, topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki erozyon avrupa'dan 12, afrika'dan 17 kat daha fazladır. Ülkemiz topraklarının %14'ünde hafif, %20'sinde orta ve %63'ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur. sadece %3'lük kayalık alan ise erozyona maruz bulunmamaktadır. erozyon sebebi ile toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir. Ülkemizde erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız kaybolmaktadır.

    toprak erozyonun en büyül tehlikesi çölleşmeye neden olmasıdır.toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, ormanların tahribi ve özellikle son yıllarda ekolojik dengenin bozulması sonucunda meydana gelen iklim değişiklikleri, çölleşmeyi meydana getiren en önemli etkenlerdir.Çölleşme ve kuraklık sorunları küresel bir nitelik taşımakta ve dünyanın bütün bölgelerini etkilemektedir.


    erozyon ve Çölleşmeyi Önlemek İçin alınabilecek tedbirler *

    erozyon riski yüksek olan, yetersiz toprak özelliklerine sahip, ıslaklık ve iklim şartları dolayısıyla işlenmeye uygun olmayan arazilerde tarım yapılmaması, bu tip arazilerin mera olarak ayrılması veya orman örtüsü altına alınmasının sağlanması,

    yanlış toprak işlenmesi, yanlış ekim ve sulamanın önlenmesi,

    Çayır ve mera alanlarının tahribinin önlenmesi ve mevcut alanların geliştirilmesi,
    orman tahribatına son verilmesi, ağaçlandırmanın hızlandırılması ve orman yangınlarına karşı gerekli tedbirlerin alınması,

    su kaynaklarının kaybolması sonucu taban suyunun düşmesiyle toprak tuzlanması oluşmakta, bu yüzden su kaynaklarının korunması gerekmektedir
    (01.03.2007 12:21)

gelecek kaygısı

    okul döneminde, en çok üniversitede hissettirir bu kaygı kendini.yılarca dirsek çürütülmüştür,hatta kamburlaşma bile başlamıştır ancak üniversite bittikten sonra geleceğin nasıl şekilleneceği hala belirlenmemiştir.zira bu kaygı üniversite bittipte kişi sudan çıkmış balığa döndüğünde en güçlü şekilde hayatın içine yerleşmiş olacaktır.

    aslında sorumluluk duygusuna sahip her kişide bulunması gereken bir kaygıdır.ancak herşey gibi dozunda yaşanmalıdır.yoksa geleceği düşüneyim diye bugünü yaşamaktan alıkoyarken bulur insan kendini.
    (01.03.2007 12:04)

makedonya

    yugoslavya, arnavutluk, yunanistan ve bulgaristan arasında yer alan ve denize ulaşımı olmayan bir kara devleti olan makedonya, orta vardar adı verilen vadinin iki yakasında uzanır. nüfusunun % 60'ı şehirlerde yaşamaktadır. 1990'a kadar yugoslavya'ya bağlı özerk bir cumhuriyet statüsü taşıyan makedonya, bağımsızlığını bu tarihte kazandı. ancak yunanistan'ın karşı çıkması yüzünden adının bm tarafından tescil edilmesi 3 yıl zaman aldı. makedonya denilen coğrafya, bugün üzerinde makedonya cumhuriyeti'nin kurulu bulunduğu coğrafya ile sınırlı değildir. tarihî makedonya topraklarının 34.177 km2'lik parçası bugün yunanistan sınırları içindedir. bu topraklarda 2 milyonu aşkın makedon yaşamaktadır.

    makedonyalılar ile yunanlıların aynı kökten geldiği, genelde kabul edilen görüş olmakla birlikte; bazı tarihçiler makedonların, bulgarlarla irkî bağı olduğunu kaydetmektedirler. makedonya'da bilinen ilk hakimiyeti m.Ö. 725'de argead hanedanından birinci perdikas kurdu. böylece makedonya krallığı'nın temelini atan bu hanedan, yunan asıllı değildir. bölge, milattan önce 513'ten mÖ. 479'a kadar perslarin işgalinde kaldı. milattan önce İkinci filip'in kral olmasıyla makedonya güçlenmeye başladı. İkinci filip'ten sonra, 334-323 yılları arasında makedonya kralı olan büyük İskender döneminde ülke sınırlarına yunanistan, anadolu, İran, suriye ve mısır katıldı.

    günümüzde makedonya'nın nüfusunun % 67'sini makedonlar, % 19.8'ini arnavutlar, % 4.5'ini türkler, % 2.3'ünü sırplar, % 2.3'ünü Çingeneler, % 2.1'ini boşnaklar ve 2'sini diğer etnik gruplar oluşturuyor.
    Ülke halkının çoğunluğu hristiyan olmakla birlikte makedonya'da çok sayıda müslüman ve küçük bir yahudi cemaati bulunuyor.
    (26.02.2007 06:13)

sağ ol

bilecik

    yüzölçümü 4.307 km², nüfusu ise 175.526 (1990) olan bir şehirciktir.Şehir olmak için nufusu azdır ancak tarihi öneminden dolayı il olabilmiştir.. ilçeleri; bozüyük, gölpazarı, İnhisar, osmaneli, pazaryeri, söğüt ve yenipazar'dır.
    bilindiği gibi söğüt osmanlı devletinin kurulduğu ilk yer olarak tarihi bir öneme sahiptir.ayrıca atatürk'ün kurtuluş savaşı'nda "siz orada yalnız düşmanı değil, türk milletinin makus talihini de yendiniz" dediği yerdir bilecik.

    turistik açıdan önemli sayılabilcek şeyh edebali türbesi ,üstünüze düşecekmiş gibi duran zincirli kayası vardır *.ayrıca ilde birçok festivaller ve şenlikler de yapılmaktadır;nar festivali,kültür-sanayi festivali,şeyh edebali kültür ve sanat festivali gibi.

    sosyal hayatta komşuluklar çok önemlidir zira birçok kişi birbirini tanımaktadır.gençler için pek fazla mekan bulunduğu söylenemez ancak dumlupınar üniversitesi'nin ve anadolu üniversitesi'nin bazı fakültelerinin şehirde bulunmasından dolayı eskisine oranla sosyal alanların artığı gözlenebilir.bilecikte okuyanların söylediklerine göre üniversitenin kampüsünde keçi,inek ve dahası mangal yapan köylüler görmek mümkündür. bileciğin tamamını yürüyerek gezmenin yarım saat almasına rağmen taksiyle gezmenin bedeli elli lirayı aşabilmektedir.ancak sinema fiyatları sadece beş liradır,tabii filmleri büyük şehirlere göre aylar sonra izlemek gibi olumsuzluğunun yanında.
    (26.02.2007 04:20)

salya sümük ağlamak

    en kötüsü de ağlama nedeni olan kişinin karşısında gözyaşlara engel olunamayıp yapılanıdır.o salya ve sümükler boğazınıza düğümlendiğinden derdinizi de anlatmanız mümkün değildir artık.bu sefer de konuşamamanın verdiği sinirle ağlamanın şiddeti artar ve bu nedenle tüm geceyi ve hatta ertesi günü şişik gözle geçirmek muhtemeldir.
    (25.02.2007 03:30)

küresel ısınma

    uluslararası bilim kuruluşu global carbon project'e göre,atmosferdeki karbondioksit oranı bu yüzyıl içinde yüzde kırk artacak.ancak en büyük karbondioksit üreticisi olan abd va çin destek vermeden,mücadelenin hiçbir faydasının olmayacağı da biliniyor.

    uluslararası enerji ajansı, çin'in mevcut gelişme hızıyla 2010 da dünyanın en büyük sera gazı üreticisi olacağını öngörüyor.hindistan ve brazilya gibi gelişmekte olan ülkelerde hızla sera gazı üreticisi konumuna geliyor.

    halen dünyanın en büyük sera gazı üreticisi konumundaki abd ise,bu konuda çaba göstermiyor.greenpeace'in tahminlerine göre avrupa birliği,2050'ye kadar tüm sera gazını sıfırlasa dahi ,sadece abd'nin saldığı sera gazı bile iklimin 1.7 santigrat derece ısınmasına neden olabilcek.

    dünyamızın zaten giderek büyüyen bir sorunu olan su kıtlığının,küresel ısınma sonucu vahim boyutlara varacağını düşünen uzmanlar var.ingiliz hükümetinin geçen günlerde yayımlanan bir raporu ,bugün toplam küresel sınıfın 1.7 milyarı su kıtlığı çekerken,bu rakamın 2025 yılında 5 milyarı aşacağı tahmininde bulunuyor.

    bu koşullarda ,aşırı su kıtlığı çekmayan ama sandığımız gibi de su zengini de olmayan ülkemizin,ileriye yönelik önlemler almada gecikmesi, kıtlık,açlık ve sosyal çöküşlere yol açabilir.

    dünyanın,olan ve gelecekte olası felaketler hakkında artık pek çok fikri var.yeryüzünün dört bir köşesinde yaşanan garip iklim değişiklikleri ,her geçen gün içindeki delik büyüyen ozon tabakası,sera etkisi ,değişen toprak yapısı ,ev ve endüstri artıkları artmaya devam ediyor.

    ekimde oregon'da yapılan çevre konferanında buzul erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesine dair yeni ve güçlü kanıtlar oratya çıkarıldı.son 30 yılda meydana gelen ısınmayla ,küresel sıcaklık 12 bin yılın en üst seviyesinde.grönland'daki buzul kaybı toplam kar yağış miktarının en az üç katına denk düşüyor.denizler 1993-2003 aralığında yılda 3 milimetre yükseldi.

    küresel ısınmanın açtığı felaketleri tahmin etmek hiçte zor olmuyor bu durumda.

    *
    (22.02.2007 11:06)

mustafa kemal atatürk

    atatürk ile ilgili birkaç bilgi:

    atatürk dünyada `basögretmen' sifatli tek liderdir.

    bir geometri kitabi vardır ve Üçgen, açi, dikdörtgen gibi 48
    tane geometri teriminin türkçe isim babasidır.

    norveççe`de `atatürk gibi olmak` diye bir deyim vardır.

    atatürk çiçegi'nin adini, çiçegi bulan wanderbit
    Üniversitesi pofesörlerinden doktor kirk landin`in koymuştur ve
    bu çiçek tüm dünyada bu isimle üretilip satilmaktadır.

    yunan baskomutani trikopis, hiçbir zorlama ve baski olmadan her cumhuriyet bayraminda atina'daki türk büyükelçiligine giderek, atatürk`ün resminin önüne geçip saygi durusunda bulunmuştur.

    mimber adinda bir gazete çikarttmış ve 52 sayi yayimlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtmiştir.

    kurtulus savasinda rütbe alan bir çok kadin askerlerimizin vardır; dünya tarihine geçen tek üstegmenimiz olan üsttegmen kara fatma' 700 erkek, 43 kadindan olusan bir müfrezenin reiseligine bizzat atatürk tarafindan atanmıştır..

    bir röportajda birlesmis milletlere üye olmayi düsünüyor musunuz?" diye soruldugunda "sartlarimizi koyariz, kabullerine bagli. biz müracaat
    etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düsünürüz" demiştir ve bunun üzerine bm yasasi degistirilmiş ve üyelige davet edilen ilk ülke türkiye cumhuriyeti olmuştur.

    1938'de, general mcarthur'un en zor, en problemli, en buhranli döneminde,danisman, senatör ve bakanlarindan olusan 120 den fazla kisiye; "su anda hiçbirinizi degil, büyük istidadi ile mustafa kemal'i görmek için
    neler vermezdim" demiştir.

    1938'de ata`nin ölümünde tahran gazetesinde yayinlanan bir siirde; "allah bir ülkeye yardim etmek isterse onun elinden tutmak isterse basina mustafa kemal gibi lider getirir" denilmiştir.

    2000'de abd baskani'nin milenyum mesajinda; milenyumun hiç süphe yoktur ki tek devlet adami mustafa kemal atatürk'tür. Çünkü o yilin degil asrin lideri olabilmeyi basarmis tek liderdir" denilmiştir.

    2005'de amerika'nin en ünlü ekonomistlerinden birisi olan mr. johns`un önerisinin "türkiye ekonomiyle savasta bir tek atatürk' ü örnek alsin yeter" olmuştur.

    2006'da ise ab uyum yasalari geregince devlet dairelerinden atatürk
    resimlerinin kaldirilmasinin istenmiştir.
    (18.02.2007 11:30)

ayrılık

    iki sevgiliyi birbirine bağlayan duyguların etkisizleşmesinden sonra gelir ayrılık.belki de duygular hala yaşıyordur ancak ilişkiyi devam ettirecek tazeliği kalmamıştır artık.ama buna rağmen korkarsınız ayrılıktan,ayrılmaktan çünkü yıllarca sevmişsinizdir,yıllarca onu hayallerinizin içine,hayata dair tüm planların içine yerleştirmişsinizdir.şimdi onu hayallerin içinden söküp atmak mümkün müdür?onu hatırlamak ne kadar acıtacaktır?acıtan sevgi midir yoksa alışkanlık mı?
    (12.02.2007 15:40)

gladonun türk tetikçisi

trakya

sayfa: 1-2-3-4-5-6

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.