şizofreni

    "Eğer siz tanrıyla konuşuyorsanız dua ediyorsunuz demektir ama tanrı sizinle konuşuyorsa şizofrensiniz.'' Thomas Szasz
    (04.02.2015 08:26)

kentsel dönüşüm

    doğal hayattan betonlaşmaya geçiş olma yoluna hızla ilerlemektadir.
    insanca yaşamak varken illa da bu hallere getirilmesi hangi akla hizmettir.
    bi bakın ne hallere geliniyor:
    http://www.sabah.com.tr/multimedya/galeri/dunya/bu-binalar-sasirtiyor?tc=43&page=1
    akil insanlar akil insanlar akıllı vicdanlı insanlar söyleyin böyle yaşanır mı?
    verimli topraklara dikilen bu taş yığınlarıyla tarım arazileri yok olacak. yüksek yüksek binalar havaları bozacak. küresel ısınma yağışsızlık - susuzluk sonucunu doğuracak. insanlar kıtlıkla boğuşurken birbirini yiyecek. bunu bugünden görebilirsek umarım birileri bu projelere dur diyecek. umarım mı dedim. demek ki hala umut var. şehir içinde nasıl olmuş olmuş yeşil kalmış alanları hiç olmazsa koruyalım. müteahhitler size de sözüm var ya gidin gerekli olan yerlerde yapın yapılarınızı. alacağınız bu yılllık paralar için düşün milletin yakasından.
    mafyalaşmayın. o güzelim mustakil bina sahiplerini tehdit etmeyin. hatta daha da ileri gitmeyin... sayın yöneticiler, millet korku içinde. ne zaman bize de sıra gelir diye. vatanımızda güven içinde olmak herkesin hakkı.
    şunu söylemeden de geçmeyeyim, modernleşmeyi yanlış anlayarak kimliğimizi kaybetmeyelim. binaların da bir kimliği bir ruhu vardır. işte o ruhu kaybetmeyelim.
    malum ruhu katledene ne denir herkes bilir?
    (24.11.2014 12:35)

kızıl saç

    kınalı koyun görünümü veriyor.
    (23.11.2014 22:07)

akne

    gençlik belirtisi sivilce.
    (23.11.2014 19:38)

pazar

muhabbet tellalı

    (bkz: Simsar)
    (27.10.2014 21:41)

simsar

    muhabbet tellalı demektir.

    --- alıntı ---
    Arapça'ya tâ Aramice'den geliyor. Aramice'de "srsür/spsir" aracı, mahabbet tellalı demek. Yüzyıllar boyu aynı anlamı koruyarak Arapça'ya aracı, komisyoncu manasında geçmiş. "İstismar" da birinin iyi niyetini kötüye kullanmak, sömürmek demek…
    "Simsar" ile "sülük" arasında şöyle bir benzerlik var: Sülük, tatlı sularda yaşayan, vücudunda yirmi iki sindirim kesesi olduğu için bir kezde ağırlığının sekiz katı kan emebilen bir hayvan.
    Simsar da öyle…
    Hele din simsarı tam bir sülük. O da tatlı sularda yaşar, eziyete fazla gelemez, kolay yoldan kazanmayı çok sever. Dine sülük gibi yapışır ve yirmi iki sindirim sistemi olduğu için ağırlığının kat kat fazlası rant emer…
    "Simsar" çok eski bir kelime olduğuna ve Aramice gibi Arapça'nın atası bir dile yüzyıllar öncesinden girdiğine göre simsarlık çok eski meslek…

    --- alıntı ---
    (27.10.2014 21:41)

esatirül evvelin

    mit, efsane, olmamış bir olayın sanki olmuş gibi kurgulanıp anlatılması demektir.
    (27.10.2014 21:39)

mesel

    ar, anlamı: "Örnek vermek" demektir.
    (27.10.2014 21:38)

masal

    Örnek vermek demek anlamı taşıyan "mesel" kelimesinden türemedir.
    (27.10.2014 21:36)

sail

    SÂİL: "İsteyen" demektir.


    --- alıntı ---
    istemek zorunda kalan manasındadır. Yukarıdaki "Bâis" ile benzer anlamdadır. Bâis'de istemenin nedeni (şiddetli fakr-u zaruret) öne çıkarılırken, Sâil de şiddetli fakr-u zaruretin sonucu (isteme, dilenme, yalvarma) öne çıkarılır. Bu duruma düşmüş olan için peygambere şöyle ‘emredilir'; "Sakın isteyeni/yalvaranı azarlama!" (Duha; 93/10). Keza bu tabir, Allah'ın, yarattığı dünya nimetlerini ona ihtiyacı olanlar/isteyenler arasında "eşitçe" takdir ettiğini söylerken de kullanılır: "Yeryüzünde sabit dağlar yarattı. Yeryüzünü (rızık ve ürünlerle) bereketlendi. Orada ihtiyacı olanlar/isteyenler (sevaen li's-sâilîn) eşitçe (paylaşsın) diye dört günde (dört mevsim) gıdalar takdir etti." (Fussilet; 41/10). Sâil, aynı zamanda suâl soran demek, mes'ele de buradan gelir. Dolayısıyla soru soranı, bir mes'elesi olduğunu söyleyeni, senden yardım isteyeni sakın azarlama, küçük görme manasına da gelir.

    --- alıntı ---
    (27.10.2014 21:31)

mutref

    bir toplumun rahatlık ve konfordan şımarmış, "fors" sahipleri demektir.


    --- alıntı ---
    "Bolluk içinde olan, şımarmış" demektir. Bolluk ve nimet içinde olmak, şımarmak (teref), konfor içinde olmak, nimetler içinde yüzmek (teterrûf), konfor, rahatlık, lüks, şımarıklık (teref) kelimeleri bu kökten… Demek ki mütref bir toplumun rahatlık ve konfordan şımarmış, "fors" sahipleri demektir… Bu durumda Kur'an'da sık sık geçen mele-i mütref "kavmin zenginlikten şımarmış ileri gelenleri" demek oluyor. Bugün için devlet beslemesi ailelere, sosyete çevrelerine, lüks ve sefahat içinde yaşayan zümrelere ve onlara özenenlere tekâbül eder.

    --- alıntı ---
    (27.10.2014 21:27)

fukara

    FUKARÂ: "Fakirler"demektir.

    --- alıntı ---

    Kök olarak "Omurga kemiği kırılmış" manasındadır. Türkçe'de "fıkra" da aynı kökten. Bu durumda "fıkra anlatmak" yazı gibi tüm ayrıntıları içermeyen, kırılmış omurga gibi atlanmış, kırık anlatım demek. Eskiden köşe yazarlarına "fıkra muharriri" denirdi. Yani anlatımı zayıf, konularını derinlemesine ele almayan, üstünkörü yazan manasında. Arap zayıf deveye de "fakr" demiş…

    --- alıntı ---

    (27.10.2014 21:24)

kurban bayramı

kurban

    (bkz: kurb)
    (04.10.2014 10:21)

sayfa: 1-2-3-4-5...-19

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.