son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
--! spoiler !-- İlk sezonda çocukların babalarını aramaları, ikinci sezonda şeytanlarla mücadelenin başlaması, üçüncü sezonda Dean'in cehenneme gitmesi -ve döndüğünde pek çok şeyin değişmesi-, dördüncü sezonda meleklerle tanışma*, dünya tatlısı Cass, beşinci sezonda Lucifer'ın serbest kalması ve kıyametin gelmesi, altıncı sezonda Sam'in kurtarılmaya çalışması, Cass'in cennette kontrolü ele almak, Raphael'i durdurmak için araftaki ruhları kendi içine alması ve kendini Tanrı ilan etmesi, yedinci sezonda Leviathan adlı kabus yaratıkların ortaya çıkışı ve sekizinci sezonda sık sık geriye dönüşler yaparak Dean'in arafta geçen zamanı ve bir yılın ardından dönüşü işlenmekte.Yeni bir elçi ortaya çıkmış, elçi Tanrı'nın sözlerini(tabletlere çivi yazısı ile yazılmış çok özel bilgiler) okuma gücündeki insan, Cennet Cehennem ve haliyle dünya üzerinde yeni bir çekişme başlamıştır. --! spoiler !-- Bir önceki materyelden beslenerek, sıkmadan, odağı kaybetmeden bunca sezon devam edip çizgisinden çıkmayan şahane dizidir. Çoğu genç kızın* diziyi Sam ve Dean Winchester kardeşler için izlediği doğrudur.Biz de öyle başlamıştık.Ama supernatural iki yakışıklı kardeşin hikayesi olmaktan çook öte bir dizi.Impala gibi bir araba ve Kansas gibi bir grubun şarkıları var olum daha nolsun!**
Nedense içimde bütün Romalıları öldürme isteği uyandırdığından Lucretia gibi Batiatus gibi kemik tayfayı kaybettiğimizee hiç üzülmüyorum.Onun yerine kadroya şanlı Romalılar dahil olacak; henüz göremedik ama Caesar gibi. Crassus dikkatimi çekti.Diğer Romalıların aksine rakibini küçük görmüyor, nasılsa köle ezip geçeriz demiyor.Pek çok açıdan Spartacus'e benziyor ve eski bir gladyatörden* kılıç dersleri alıyormuş.*Bu sezon Spartacusle Crassus arasında geçer gibi geliyor.Bakalım göriciğiiz. PS: Ashur'da kimmiş ya.
Nejat İşler yine rolünün hakkını vermiş. Zaten uç tipler, sadist karakterler adama cuk oturuyor. Filmi asıl etkileyici kılan da bu olayların yıllar önce gerçekten de yaşanmış olması.
Laurence Anyways temelde bir kadın ve bir erkek arasındaki aşkı anlatıyor. Fakat Laurence 33 yıldır arkasına saklandığı maskeden bıkmış ve artık kendisi olmak istemektedir. Bu yüzden de cinsiyet değiştirmeye karar verir. Ancak bunu açıkladığında ailesinden, kız arkadaşından gelen tepkiler haliyle olumsuz olmuştur. Laurence Anyways, Laurence'in değişimini, içinde bulunduğu psikolojik durumu, toplumun onu nasıl gördüğünü (Burada bir parantez açmakta fayda var.Transeksuelliğin psikolojik bir hastalık olarak kabul edilmesi Laurence'in okuldaki işinden olmasına neden olmuştur.), iş hayatının bundan nasıl etkilendiğini, ailesi ve kız arkadaşıyla olan ilişkilerini irdeler.Hep derim aşk cinsiyetlerle değil kim olduğunuzla ilgilidir.Xavier'in en başarılı filmi diyorum.Dayanabilir, kendinizi vererek izlerseniz eminim ki -varsa eğer- trans bireylere karşı ön yargılarınızdan kurtulacağınıza ve filmi beğeniceğinize inanıyorum.
Pat(Bradley Cooper) eşi tarafından aldatıldığını gördüğünde sinir krizi geçirmiş ve psikiyatri kliniğine yatırılmıştır.Değişmeye, düzelmeye çalışmaktadır çünkü eşini hala çok sevmekte ve onu geri kazanmak istemektedir.Tiffany(Jennifer Lawrence) ise eşi ölmüş, kendi içinde sorunlar yaşayan bir duldur.Bu iki problemli insanın yollarının kesişmesini ve birbirlerinde umudu bulmalarını anlatan şepşeker bir film. Film Pat'in şu sözleriyle bitiyor; "Hayatta kalbiniz çok kırılacak.Bu kesin.Ne bunu, ne de kendimde ya da başkasındaki çılgınlığı açıklayamam." Sanırım asıl mesele başkası için değişmek değil de sizi siz olduğunuz için kabul eden kişiyi bulmakta. sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |