adnan menderes

sabetaycılık

süleymancılık

baf­ra

baf­ra­lı ah­med ham­di efen­di

kadı

kuzat

med­re­se­tü­’l-ku­za­t

recep tayyip erdoğan

    10 ağustos'ta halk tarafından seçilen eskimekte olan başbakan, yeni cumhurbaşkanı.
    annesi: (bkz: tenzile erdoğan)
    (13.08.2014 13:38)

ten­zi­le er­do­ğa­n

sü­ley­man hil­mi tu­na­han

    Süleymancılık ekolünün kurucusu kabul edilen kişi.
    Soner Yalçın hakkında şu bilgileri yazmış:
    --- alıntı ---
    1888'de (bu­gün Bul­ga­ris­ta­n'­da bu­lu­nan) Si­lis­tre­'nin He­zar­grad ka­sa­ba­sı­nın Fer­hat­lar kö­yün­de doğ­du. İlk tah­si­li­ni Rüş­ti­ye mek­te­bin­de yap­tık­tan son­ra ba­ba­sı ta­ra­fın­dan İs­tan­bu­l'­a gön­de­ril­di.
    Fa­tih Ca­mi­i der­si­am­la­rın­dan Baf­ra­lı Ah­med Ham­di Efen­di­‘nin ya­nın­da bu­lun­du. Tef­sir, ha­dis, fı­kıh ve bu ilim­le­rin usul­le­ri­ni tah­sil ede­rek "dip­lo­ma­sı­nı­" al­dı.
    Aka­de­mik öğ­re­nim de yap­tı; Sü­ley­ma­ni­ye Med­re­se­si­'ne bağ­lı Med­re­se­tü­'l-Mü­te­has­si­sin; ve bu­gün hu­kuk fa­kül­te­si kar­şı­lı­ğın­da olan Med­re­se­tü­'l-Ku­za­t'­ı bi­tir­di.
    1920'de Da­ru­'l-Hi­la­fe­ti­'l-Aliy­ye med­re­se­sin­de mü­der­ris­li­ğe baş­la­dı. Bu ha­ya­tı uzun sür­me­di; 3 Mart 1924'te­ki Tev­hid-i Ted­ri­sat Ka­nu­nu ge­re­ği med­re­se­ler ka­pa­tı­lın­ca mü­der­ris­li­ği bı­rak­mak zo­run­da kal­dı. İs­tan­bul va­iz­li­ği­ne atan­dı.
    Bu ara­da ev­ler­de öğ­ren­ci­le­ri­ne di­ni ders­ler ver­di. İlk der­si…
    Ge­dik­pa­şa Azak­za­de Apart­ma­nı'­nın bod­ru­mun­da, avu­kat Os­man Bey, Ha­cı Re­fik, Meh­met Efen­di, bi­let­çi Hü­se­yin Efen­di, es­naf Çır­pan­lı Mus­ta­fa Efen­di, Bey­pa­zar­lı ter­zi Ali, ka­lay­cı Meh­me­t'­e ver­di.
    Sa­de­ce ev­ler­de de­ğil…
    Ça­tal­ca­'da ki­ra­la­dı­ğı Ha­lit Pa­şa­'nın Ka­bak­ça Çift­li­ği ya da Lü­le­bur­ga­z'­da­ki pan­car çift­li­ğin­de top­la­dı­ğı ta­le­be­le­re ders ver­di. Öğ­ren­ci­le­ri iş­çi ola­rak gös­te­ri­yor­du!
    Kon­ya Ereğ­li kır­sa­lı ya da yo­lu ol­ma­yan To­ros Dağ­la­rı­'nın te­pe­le­rin­de "man­dı­ra­cı­lık ya­pı­yo­r" gi­bi gö­zü­ke­rek öğ­ren­ci ye­tiş­tir­di. Nak­şi­ben­di­li­ğin bir ko­lu olan "Sü­ley­man­cı­lı­ğı­n" te­me­li böy­le atıl­dı.
    Sü­ley­man Hil­mi Tu­na­han bu fa­ali­yet­le­ri sü­re­cin­de so­run­lar da ya­şa­ma­dı de­ğil:
    1939'da üç gün­lük gö­zal­tı ya­şa­dı.
    1943'te Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan va­iz­lik yet­ki­si elin­den alın­dı.
    1944'te se­kiz gün­lük gö­zal­tı ya­şa­dı.
    1949'da CHP hü­kü­me­ti­nin res­mi Ku­r'­an kurs­la­rı­nın açıl­ma­sı­na izin ver­me­siy­le, 1951'de Kon­ya Lez­zet Lo­kan­ta­sı sa­hi­bi Mus­ta­fa Do­ğan­be­y‘­in Çam­lı­ca­'da­ki köş­kü­nün bi­rin­ci ka­tın­da ilk Ku­r'­an kur­su­'nu aç­tı.
    Bu­gün Sü­ley­man­cı­la­r'­ın Tür­ki­ye­'nin dört bir ya­nın­da kurs­la­rı ve yurt­la­rı var. Eği­tim-öğ­re­nim yo­luy­la "ör­güt­len­me­yi­" ilk baş­la­tan Sü­ley­man­cı­lar, Fet­hul­lah Gü­le­n‘­e rol mo­del ol­du.
    Po­lis ce­na­ze­yi dur­dur­du
    1957'de Bur­sa­'da ya­şa­nan bir din­ci ayak­lan­ma, Sü­ley­man Hil­mi Tu­na­han için so­nun baş­lan­gı­cı ol­du.
    Bur­sa Ulu Ca­mi­i'­ye ge­len ve "meh­di­li­k" id­di­asın­da bu­lu­nan bir ta­kım din­ci­ler gö­zal­tın­a alın­dı. İfa­de­le­rin­de ken­di­le­ri­ni Sü­ley­man Hil­mi Efen­di­'nin gön­der­di­ği­ni id­di­a et­ti­ler. Bu­nun üze­ri­ne Sü­ley­man Hil­mi Tu­na­han, 59 gün Kü­tah­ya ha­pis­ha­ne­sin­de tu­tul­du. Ve…
    Ta­rih: 16 Ey­lül 1959
    Sü­ley­man Hil­mi Tu­na­han öl­dü. Sü­ley­man­cı­lar, Fa­tih Sul­tan Meh­me­t'­in me­za­rı­nın da bu­lun­du­ğu Fa­tih Ca­mi­i ha­zi­re­si­ne def­ne­dil­me­si için De­mok­rat Par­ti­‘ye baş­vur­du.
    DP Hü­kü­me­ti­'nin izin ver­di­ği söy­len­ti­si ya­yıl­dı ve ce­na­ze Fa­ti­h'­e gö­tü­rül­mek üze­re yo­la çı­ka­rıl­dı. Fa­kat ka­la­ba­lı­ğın önü po­lis­ler ta­ra­fın­dan ke­sil­di.
    Fa­tih Ca­mi­i ha­zi­re­si­ne gö­mül­me iz­ni ve­ril­me­miş­ti.
    Po­lis olay çık­ma­ma­sı için Ka­ra­ca­ah­met Me­zar­lı­ğı­'n­da me­zar ye­ri­ni bi­le ha­zır­la­mış­tı ve ce­na­ze ora­ya def­ne­di­le­cek­ti!
    Ka­la­ba­lık Al­tu­ni­za­de­'den Ka­ra­ca Ah­met is­ti­ka­me­ti­ne dön­dü­rül­dü. Sü­ley­man Hil­mi Efen­di­ Ka­ra­ca Ah­met Me­zar­lı­ğı­na def­ne­dil­di.
    İd­di­aya gö­re 1938'de bir soh­bet mec­li­sin­de Sü­ley­man Hil­mi Efen­di şu­nu söy­le­miş­ti:
    "Öy­le dev­let adam­la­rı, öy­le hü­kü­met­ler ge­le­cek ki, bi­zim için kaz­dı­rı­lan me­za­rı­mı­za bi­le bi­zi koy­ma­ya­cak­lar!"
    Ten­zi­le Er­do­ğa­n'­ın me­za­rı onun yanında. http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/erdoganin-calinti-mezarligi-571615/
    --- alıntı ---
    (13.08.2014 13:33)

gazze

    ateş düştüğü yeri yakar sözünün maddi-manevi gerçekleştirildiği; birililerinin iktidar hırsına birlerin cayır cayır yakıldığı yer.
    hiç mi acıtmıyor yapanların vicdanlarını?
    masumların mazlumluğunun tescillenmesi illa şart mı zalimler için? anne karnındaki bir bebeğin kurşunlanmış bedenini görünceye kadar ben de pek farkında değilmiydim neyse twetter'da o fotoyu görünce yok ya bu kadarı da fazla dedi yüreğim.
    daha doğmamış bebeğin ne suçu vardı?
    dünyanın neresinde yapılıyorsa bu şekildeki uygulama hepsi için ne olur yapmayın etmeyin öldürmeyin diye feryat edesim var.
    (10.07.2014 23:00)

gökhan güney

    acıların en büyüğünü evlat acısını yaşamıştır. evladını mide kanserinden kaybetmiştir. gencecik oğlunu hatay'ın bağrına teslim etmiştir. allah sabır versin demekten başka bir faydamız yok çaresiz kalınan bir durum bu şifası dert karşısında.
    (10.07.2014 22:50)

suşehri

    ismiyle tezat "susuzluk için isyan" yaşanan şehir.
    (10.07.2014 22:44)

kaside-i bürde

    İmam Busuri'nin felçlilere şifa olduğu ile meşhur olmuş bir şiiri.


    --- alıntı ---

    İmam Busuri, 1212 Kahire doğumlu. Siyer ve hadis bilgini, Kuranı Kerim mektebi kurucusu ve eğitimcisi, katip, hattat. Aile hayatı, geçim telaşı ve geçirdiği felç hastalığı yüzünden, nice dertlerle bükülmüş bedenini, kanından damıtarak kaleme aldığı şiirleriyle avutan bir kimse...

    Bir gün rüyasında Sevgili Peygamberimizi (s) görüyor, Efendimiz yazdığı şiiri okumasını istiyor, 160 beyitlik kasidesini dinlerken sağa sola hafif şekilde sallanarak eşlik ediyor bu harikulade şiire... Kaside bittiğindeyse sırtındaki hırkasını (bürde) Busuri'nin sütüne atarak felçli bedenini sıvazlıyor. Şair uyandığındaysa garip bir hafiflikle gözlerini açıyor, felçten eser kalmamıştır...

    Şazeli tarikatına mensup olan Busuri'nin yaşadığı bu hal ve terennnüm ettiği kaside böylece meşhur oluyor, dilden dile ezberlenerek günümüze kadar geliyor...

    Bir tür siyer seyahati gibi de mısraları arasında dolaşabileceğimiz bu eser Prof. Mahmut Kaya tarafından dilimize çevrildi.


    Kaside-i Bürde hafızlığı bir Osmanlı geleneği, mübarek gün ve gecelerde okunması kadar felçli hastalara şifa olması temennisiyle dua ve niyaz olarak da okunması adetten...

    --- alıntı ---

    (06.07.2014 00:50)

sayfa: 1-2-3-4...-14

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.