son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
ayrıntılı bilgi için: http://www.matriksdata.com
dedesi baba İlyas, horasan'dan anadolu'ya göç eden erenlerdendir. babailer tarikatının kurucusudur. kayseri'de bir müddet kadılık yapan baba İlyas, 1227 yılında amasya'da hanıkâhı Şeyhi olmuş, 1258 yıiında vefat etmiştir. mezarı amasya'da İlyas köyü'ndedir, aşıkpaşa'nın babası muhlis paşa hakkında geniş bilgi yoktur. selçuklu isyanı sırasında 6 ay kadar konya tahtında oturduğu yazılmaktadır. muhlis paşa'nın eskişehir'e giderek ertuğrul gazi ile görüştüğü, büyük iltifat gördüğü, bu görüşmede osman beyin'de bulunduğu, torunu ahmet aşık'ı aşık paşazade tarihi adlı kitabında yazılıdır. osman bey'in kaynatası Şeyh edebali, kırşehir ahilerinin büyüklerindendir. . aşıkpaşa'nın orhan gazi devrinin büyüklerinden olduğu, ahmet aşık'ın şu mısralarından anlaşılmaktadır. ne geyse yakışır orhan gazi, aşıkpaşa zamanında idi gazi. aşıkpaşa, süieyman türkmani gibi devrin zahiri ve batınî ilminde olgunluğa ermiş bir kişiden feyz ve ışık alarak yetişti. latifi'nin dediği gibi; "o kibar meşayihin zenginledindendi. Şahane itibar ve değeri, padişahane kudret ve gücü vardı." aşıkpaşa'nın yaşadığı devirde fars dili, ilim ve şairler arasında çok yaygın olarak kullanılmakta iken, garipname isimli eserini Öz türkçe olarak yazmış, türk ve tacik dillerini gaflet uykusundan uyandırmak için şu süri yazmıştır: türk diline kimse bakmaz idi, türklere her giz gönül akmaz idi. türk dahi bilmez idi el dilleri, İnce yolu ol ulu menzilleri. türk dilinde yeni manalar bulalar, türk, tacik cümle yoldaş olalar, yol içinde birbirini yermiye dile bakıp manayi her görmiye. aşıkpaşâ'nın garipname isimli eseri 12.000 beyittir. Öz türkçe yazılmıştır. aşıkpaşa 3 kasım 1333'de vefat etmiştir. türbesi şehre hakim bir tepedir. kaynak: http://www.kir-der.com/kirsehir%20buyukleri.htm
genelkurmay bir dahaki muhtırasına laikliği tehdit eden unsurlar arasına şu maddeyi de ekleyebilir dikkatli olun.. -son günlerde çeşitli sanal sözlüklerde genel yazım kurallarını değiştirmeye çalışan bir grup gericinin, sözde kurallara sadık kalacaklarını bildirmelerine rağmen özde bu kuralları benimsemedikleri görülmüştür. a herfi yerine 4 rakamını kullanarak ne ifade etmeye çelıştıkları gözden kaçmamıştır. aydın kesimden dikkatli olmalarını ve lalikliğin başındaki l harfi yerine 1 rakamını kullanmalarını hassasiyetle bekliyoruz... saygılarımızla...
süleymanname sen gül diyarının yapma gülüsün! aynı yapmacıkla Çoban sülü'sün! yoktur izlediğin bir dava yolu; bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün! türk'e zıt sermaye merkezlerinden, bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün! milli yekparelik gelmez işine; bu yüzden parçalı, bölüntülüsün 1 ve devlete mason biraderlerin tam da maslahata denk ödülüsün! ne sır sendeki bedava oluş! problemler içinde en müşkülüsün! fikir dağlar boyu kocaman kitap; sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün! böyleyken ustasın gözbağcılıkta; cüceler sirkinin baş herkülüsün! gözyaşı ve çığlık vatanında sen, hüzün bahçesinin şen bülbülüsün! büzülmüş susarken mahzun hakikat, davuldan ziyade gümbürtülüsün! teokratik rejim olmaz deyip de, peşinden müslüman görüntülüsün! kolera, vergiler, zamlar, enflasyon; bir felaketsin ki, binbir türlüsün! gelirsiz giderli bütçelerinle, her yıl, milyar milyar köpürtülüsün! okka okka vicdan satıl alırsın; topuzu altından oy baskülüsün! bir gökdelen sanır seni gören göz; bilmez ki, temelden çöküntülüsün! büyük kongre, dikiş tutturduğun yer; meclise gelince söküntülüsün! bağlısın hak bilmez yeminlilere; hakkı bilenlerden çözüntülüsün! Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark, kimbilir, ne kadar üzüntülüsün! millet gökten adam dilensin, dursun! Ümit fakirinin keşkülüsün! kuzum, senin neren anadolludur? türk' e amerikan püskürtülüsün! farkın şu ki, eski başbakanlardan, sen o belaların son püskülüsün! ( 1971 )
türk milliyetçilerine dokuz önemli soru bİr: ‘Çağdaşlaşmak', ‘batılılaşmak' adına yaklaşık iki asırdan beri avrupa'lıların ellerini eteklerini öpüyoruz, ama faydası yok!.. yanıbaşımızda bir ‘avrupa birleşik devletleri' doğuyor!.. ‘İkinci roma' ya da ‘yeni roma' olmaya yönelen bu oluşum, türk milletinin geleceğini yakından tehdit ediyor!.. türk milliyetçilerinin bu oluşum karşısında herhangi bir ‘alternatif projeleri' var mıdır?.. türk milliyetçiliğini temsil edenleri, açıkça "avrupa birliği'ne hayır" demek yerine, "onurlu üyelik" ihanetine iten asıl sebep nedir?.. İkİ: ‘amerikancılık' adeta moda haline geldi!.. İşbirlikçi yönetimler, türkiye'yi neredeyse abd'nin ‘52'nci eyaleti' haline getirdiler!.. adamlar topraklarımızda ‘istedikleri gibi' üs kuruyorlar, ‘kimseye danışmadan' uçak kaldırıp orayı-burayı bombalıyorlar, yanıbaşımızda bir ‘fitne yuvası' oluşturuyorlar, kimsenin gıkı çıkmıyor!.. amerika ve İsrail ile ‘dost' ve ‘müttefikiz' ama her nedense hiçbir ‘arap devleti' ile dostluğumuz yok, ‘İran' ile şaşı bakıyoruz, ‘filistin'de, ‘irak'ta, ‘afganistan'da olup bitenlere kayıtsız kalıyoruz!.. türk milliyetçisi kurum ve kuruluşlar nerede? ÜÇ: türk milliyetçileri, ömürleri boyunca ‘bağımsızlığını kazanmış' türk İlleri hayali ile yaşadılar!.. gelin görün ki tarih -veya talih- yarım yamalak da olsa böyle bir şansı 15 sene evvel ‘altın bir tepsi içinde' ikram etti!.. ama yürekleri bu hayal ile kavrulmuş olanların dilleri tutuldu, hala aptal-aptal bakıp duruyorlar!.. ‘turan' ideali, yoksa artık ‘avrupa ideali' karşısında ‘çağdışı' bir hayal haline mi geldi?.. ‘esir türk İlleri' ve ‘orta asya' diye sayıklayan türk milliyetçileri, ‘cemaatlerin' tozunu bile yakalayamamaktan utanç duymuyorlar mı? dÖrt: ‘etnik ırkçılık' cereyanları almış başını gidiyor!.. artık bu ülkede neredeyse ‘türküm' diyenler neredeyse ‘ayıplanacak' hale geldi!.. türk milliyetçilerinin ‘güneydoğu' meselesi halkında ‘kart-kurt teorisi', ya da ‘bu devleti beraber kurduk' gibi kuru laflardan öte harhangi bir ciddi çözüm önerileri var mı?. kürt etnikçileri, türkiye'ye ‘gündem' belirlerlerken, türk milliyetçileri ne yapmaktadır? bu vatan topraklarında kürtler ve kürtçüler kadar ‘ağırlığımız' yok mu? türk milliyetçileri acaba utanmıyorlar mı? beŞ: türkiye'nin ‘türklerin ülkesi' olduğu unutulmuş görünen işbirlikçi idareciler tarafından, bir ‘mozaik ülke' faraziyesi üzerine tezler kuruluyor!.. sonra bu tezler çıkış noktası yapılarak ‘yerlilik', ‘yerellik', ‘yeni osmanlılık', ‘anayasal vatandaşlık', ‘türkiyelilik' gibi ıvır zıvır teoriler üretiliyor!.. milliyetçiler bu tartışmalara "böldürtmeyiz, parçalatmayız, yan bakana yan çakarız, çizeriz, deşeriz, oyarız" gibi bıçkın kabadayı edasının dışında hangi ‘bilimsel tezler' ile yaklaşıyorlar?.. ‘Çiçek bahçesi' tezi ile diğer tezler arasındaki fark nedir?.. alti: türkiye ciddi bir ‘demokrasi' problemi yaşıyor!.. ‘milletin oyları' ile seçilip işbaşına gelenler, ‘milletin beklentileri' doğrultuda ‘hizmet' yapamıyorlar!.. ‘siyaset' kirleniyor, ezici çoğunluk siyasetçiye ‘güven' duymuyor, hemen her siyasetçiyi birer ‘potansiyel hırsız' görüyor!.. ankara, gitgide ‘bizanslaşıyor', kendi içine kapanıyor, kendi milletinden kopuyor!.. ankara, ‘türk milletinin' yükünü çekemez hale geliyor, ‘türk dünyasının' ufkunu karartıyor!.. bu olup bitenlere karşı türk milliyetçilerinin felsefi, teorik tezleri nelerdir?.. yedİ: türk milleti, emperyalizme hizmet eden ‘içimizdeki misyonerler' tarafından dönüştürülüyor, ‘İslam' dininden ve ‘milli kültüründen' uzaklaştırılıyor!.. türk milliyetçiliği, ‘İslam' dininden soyutlanarak kuru bir ‘ırkçılık' haline getirilmek isteniyor!.. ‘kozmopolit müslümanlık' anlayışı yaygınlaşıyor!.. ‘vatan', ‘devlet', ‘bayrak' gibi kutlu kavramları tanımayan bu nev-zuhur, zıpır anlayış, ‘dar-ül harp' olarak gördüğü türkiye'de her türlü rezilliği ‘mübah' olarak sunma çabası içinde!.. türk milliyetçileri, İslam dinini ‘din tücarlarının' eline mi bırakacaklar?.. sekİz: türkiye'de ciddi bir ‘devlet problemi' yaşanıyor!.. Üniversitelerde ‘eğitim', ‘bilim' bir tarafa bırakılıp bütün meseleler ‘başörtüsüne' kilitleniyor!.. hocalar resmen talebeleri hakkında ‘casusluk' ve ‘jurnalcilik' yapmaya zorlanıyor!.. okullarda ‘kimliksiz', ‘kişiliksiz' bir nesil yetiştirilmek isteniyor, şiddet ‘ilkokullara' kadar dayandı?.. ‘başörtüsü', ‘yÖk', ‘İmam hatip okulları', ‘kur'an kursları' gibi ülkenin gizli gündemini oluşturan meseleler konusunda türk milliyetçilerinin düşünceleri nelerdir?.. yoksa bu meleseler bizi hiç ilgilendirmiyor mu?.. dokuz: milliyetçiler, bilim ve teknoloji ile ne kadar ilgiler, ‘hangi entellektüel meseleleri' tartışıyorlar?.. ‘bilim felsefesi', ‘bilim sosyolojisi', ‘din bilimi', ‘modernite', ‘post-modernite', ‘globalizasyon', ‘tarihin sonu', ‘medeniyetler çatışması', ‘laisite', ‘sekülerite', ‘batılılaşma' gibi yüzlerce konuda türk milliyetçilerinin esamesi okunuyor mu?.. bu gibi yoğun akademik-filozofik mevzularda ‘radikal İslamcıların' bile yanına yaklaşamamaktan hicap duymamız icap etmez mi?.. yoksa, "ne mutlu düşünmüyorum diyene" sloganı temel bir düstur haline mi geldi? not: sorular için, durmuş hocaoğlu'nun mart-nisan-mayıs 1999 tarihli türk yurdu dergisinde yayınlanan ‘türk milliyetçiliğinin en mühim ihtiyacı: Özeleştiri' başlıklı malakesinden yararlanılmıştır.
genel başkanımız sayın dr. devlet bahçeli'nin gündemdeki son siyasi gelişmeler hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması 28 nisan 2007 milliyetçi hareket partisi cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan gelişmelerden türk demokrasisinin geleceği ve türkiye'nin huzur ve istikrarı açısından büyük endişe duymaktadır. başbakan erdoğan ve akp yöneticilerinin bu sürece ideolojik bir içerik kazandırmak amacıyla yaptıkları tahrik ve zorlamalar, türkiye'yi demokratik rejimimizin geleceğini tehdit eden bir kriz ortamına sürüklemiştir. türkiye, demokratik istikrarı tehlikeye sokan bu krizi, çok ağır bir rejim sorununa dönüşmeden demokratik yol ve yöntemlerle aşmaya mecburdur. bunu sağlamak, türk milletine ve türkiye'nin geleceğine olan ortak onur ve namus borcumuzdur. milliyetçi hareket partisi bu mülahazalarla mevcut krizden çıkış hakkındaki şu yol haritasını hükümetin, siyasi partilerin ve türkiye cumhuriyeti devletinin bütün kurumlarının dikkatine ve değerlendirmesine sunmak istemektedir: cumhurbaşkanlığı seçimi anayasa mahkemesine taşınmıştır. bu bakımdan yüksek mahkemenin vereceği karar beklenerek, seçim süreci askıya alınmalıdır. sayın cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer başkanlığında ve meclis'teki siyasi partilerin başkanlarının iştirakiyle acilen "demokrasi, İstikrar, güvenlik ve uzlaşma" zirvesi yapılmalıdır. bu değerlendirme toplantısında türkiye'nin artık ertelenemeyecek ve geciktirilemeyecek erken seçim süreci ele alınmalı ve mevcut ağır ortam ışığında seçimlere hangi hükümet yapısıyla gidilmesinin uygun olacağı siyasi çıkar ve düşünceleri aşan bir vatanseverlik anlayışıyla değerlendirilmelidir. buradan çıkacak sonuçlar ışığında hükümet, meclis başkanı ile istişare ederek tbmm'yi erken seçim gündemli olarak acilen toplantıya çağırmalıdır. meclis'in erken seçim tarihi hakkındaki kararından hemen sonra türkiye'yi demokratik rejimi koruyarak suhuletle seçime götürecek hükümet yapılanması için gerekli anayasal süreçler harekete geçirilmelidir. erken seçimden sonra oluşacak türkiye büyük millet meclisi ilk iş olarak geniş tabanlı bir mutabakatla yeni cumhurbaşkanını seçmeli ve sayın cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer bu süre zarfında görevini sürdürmelidir. devletin tüm kurumlarının bu normalleşme ve siyasi istikrarın ihyası sürecine katkıda bulunmaları için gerekli koordinasyon sayın cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından sağlanmalıdır. İçinde bulunduğumuz ağır şartlarda milliyetçi hareket partisi'nin en samimi temennisi ve beklentisi, başta akp olmak üzere bütün siyasi partilerimizin siyasi çıkar hesaplarını aşarak türkiye'nin ve demokratik rejimin geleceğini her düşüncenin önünde ve üstünde tutan bir vatanseverlik anlayışıyla hareket etmesidir. aksi takdirde, türkiye'yi ateşe atmanın hesabının millet ve tarih önünde verilmesi mümkün olmayacaktır. dr. devlet bahçeli milliyetçi hareket partisi genel başkanı
türk milleti ve kamuoyunun dikkatine; büyük birlik partisi (bbp) genel başkanı muhsin yazıcıoğlu'nun genelkurmay'dan yapılan açıklama ile ilgili değerlendirmesi türkiye cumhuriyeti devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ve anayasa'nın başlangıç İlkeleri ve 2. maddesi'nde sayılan temel vasıflarına sadakati göz bebeği gibi savunmaktan, kurulduğu günden beri bir an dahî geri durmamış büyük birlik partisi olarak; türkiye büyük millet meclisi'nde 11. cumhurbaşkanlığı seçiminin resmen başladığı 27 nisan 2007 gününün geç saatlerinde genel kurmay başkanlığı adına yayımlanan bildiri ve muhtemel siyasî sonuçları hakkında aşağıdaki görüşleri milletimiz ve kamuoyuyla paylaşmayı millî bir görev ve sorumluluk sayıyoruz. 1- mevcut akp hükûmetinin ülkeyi huzur ve istikrar içerisinde yönetebilecek ehliyet, liyakat, dirayet ve cesaretten yoksun olduğu bir kere daha açıkça ortaya çıkmıştır. 2- dört buçuk yıllık iktidarı boyunca millî dâvâ ve meselelerde hiç bir ciddî hassasiyet ve titizlik göstermeyerek ve hattâ türk vatanında türk kimliğini red ve inkâr etme gayretlerine cür'et ve cesaret vererek millî varlığımızı zaafa düşürmekten çekinmeyen mevcut akp iktidarı tarih ve millet önünde ağır bir mes'uliyet yüklenmiştir. 3- cumhurbaşkanlığı seçimi münasebetiyle bir kez daha anlaşılmıştır ki, akp iktidarı ab'nin, bazıları açıkça millî bağımsızlık, beka ve menfaatlerimizi tehdit eden talepleri doğrultusunda bu güne kadarki 9 reform paketini peş peşe çıkartmakta büyük bir el çabukluğu sergilerken; cumhurbaşkanını halkın seçmesi, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması gibi gerçek demokrasinin önünü açacak veya yolsuzlukların üzerine gitmek gibi kamu vicdanını rahatlatacak yeni bir reform paketini hiç bir şekilde gündeme getirmemiş, ne zaman ki muhalefet partilerinden birinin 27 nisan'daki meclis oturumuna katılıp katılmaması söz konusu olunca, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından böyle bir reform paketi açacağı vaadini aynı gün kamuoyuna açıklamıştır. bu tavır samimiyet ve dürüstlükten uzak ve gayri ahlâkî bir siyasî rüşvetçilikten başka bir şey değildir. 4- ne var ki, iktidar ve hükûmet kanadının bütün bu olumsuz ve yetersizliklerinin hiç biri demokrasi ve hukuk sürecine müdahale etmeyi meşrû ve haklı kılmaya yetmez. genel kurmay başkanlığı adına yayımlanan bildiri, türk demokrasisi ve hukuk devletine karşı açık bir muhtıra ve müdahaledir. türk silâhlı kuvvetleri'nin hükmî şahsiyeti ve türk ordusunun maddî-manevî varlığına milletçe duyduğumuz tarihî ve kültürel saygıya rağmen bu müdahaleyi hoş görmeye imkân yoktur. 5- söz konusu bildiri'nin üslûp ve muhtevasına gelince, öncelikle türk milletinin sıradan bir ferdi olarak da bbp olarak da derin bir üzüntü ve kaygı taşıdığımızın bilinmesini isteriz. bildirinin üslûp ve muhtevası, türk milletinin bizim gibi, hayatları boyunca "ne mutlu türk'üm diyene" şiarını baş tacı etmiş bütün fertlerinin millî ve manevî vicdanlarında derin bir yara açmıştır. zira; türk askerinin başına çuval geçirilirken bile, güney sınırlarımızın bitişiğinde millî varlığımıza hasım bir siyasî ve askerî güç, gözlerimizin önünde adım adım büyütülüp karşımıza çıkarılırken bile; türkiye cumhuriyeti global güçlerin büyük ortadoğu projesi'ne, milletin iradesi hilâfına mevcut akp iktidarı tarafından açıkça angaje edilirken bile, ab'ye üyelik süreci adına mustafa kemal atatürk'ün en az laik cumhuriyet ilkesi kadar mühim ve belki ondan da öncelikli mirası olan tam bağımsızlık, millî ve üniter devlet yapısı ilkeleri sistemli bir şekilde yok edilirken bile, kıbrıs gibi millî namusumuz haline gelmiş bir davada akp iktidarının başından beri her türlü taviz verilirken bile, millî iktisadî varlıklarımız uluslar arası sermayeye haraç mezat satılırken bile kullanılmayan ölçüde sert ve tehditkâr bir üslûpla, kur'an-ı kerim okuma yarışmalarını, kız çocuklarının ilâhi okumasını, okul müdürlerinin Şanlı peygamberimizin kutlu doğum gününe katılmalarını rejim tehlikesi gibi görmenin gerçekte en büyük millî tehlikelerden biri olduğuna inanıyoruz. cumhuriyetimizin laik karakterini, büyük çoğunluğu müslüman olan bir toplumda, kur'an okuma, ilâhi söyleme ve yahut hz. peygamber'in doğumunu kutlama gibi manevî geleneklerin karşısına koyma şeklinde anlaşılmaya çok müsait bir üslûp ve zihniyetin hem laik düzene hem de millî birlik ve bütünlüğe fayda değil, telâfisi imkânsız biçimde zarar vereceğine inanıyoruz. 6- bildiri'de îma edilen kanun ve kurallardan hangisinin, yürürlükte bulunulan ve üstelik bir başka askerî müdahalenin ürünü olan mevcut anayasa'nın hangi maddesinin ek'i olduğunun ve bu anayasa'da yer verilmeyen hangi yetkiyi nasıl bir mekanizma dahilinde kullanma hakkını kime verdiğinin, sadece bildiri'yi kaleme alanlar değil, yüksek yargı ve hukuk otoriteleri tarafından da izah edilmesi gerekir. kastedilen şâyet, İç hizmet kanunu ise, bilinmelidir ki, çağdaş bir hukuk devletinde böyle bir kanun da, başka hiç bir kanun da yürürlükteki anayasa'nın üzerine çıkamaz. dolayısıyla anayasa ortada dururken demokrasi ve hukuk nizamına karşı yapılmak istenilen herhangi bir müdahaleyi hiç kimse, hiç bir yazılı veya yazısız kurala dayandırarak meşrulaştıramaz. 7- demokrasi ve hukuk düzeninin tehlikeye düştüğü böylesi kriz dönemlerinin asgarî zâyiatla atlatılabilmesi için sadece iktidarlara değil, muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına ve bilhassa hukuk ve yargı organlarına da görev ve sorumluluk düştüğü açıktır. herkesi, türkiye'nin millî, demokratik, laik ve sosyal hukuk düzenine karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz. 8- bu günden itibaren türk siyasî hayatının içine gireceği süreçte, demokrasi ve hukuk dışı hiç bir tasarruf ve dayatmaya destek vermeyeceğimizi ısrarla vurguluyor ve bilhassa 12 mart döneminde görüldüğü tarzda türkiye büyük millet meclisi dışında kurulacak ve milli iradenin tecelligâhı olan meclis'i devre dışı bırakacak her türlü iktidar ve hükümet formülünü gayrî meşrû ve hukuk dışı sayacağımızı şimdiden ilân ediyor, büyük türk milleti'ni birlik ve beraberlik içinde davranmaya, vekar ve sükûnetini muhafaza etmeye davet ediyoruz. ancak, bir kere daha ifade ediyoruz ki, ne birlik-beraberlik endişemiz, ne de vekar ve sükûnet çağrımız, demokratik hassasiyetler ve meşrû hukuka sadakatteki kararlılığımızı devam ettirmemize engel olmayacaktır. yüce milletimiz ve değerli kamuoyumuza saygı ile arz ederiz. sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |