karabük

    yapılan boya badanaların * 1 yıl gibi kısa zamanda grileşmeye yüz tuttuğu, perdelerin 1 ayda bir yıkanmasına yol açan bir kirliliğin olduğu şehir. şehre dışardan girerken * yoğun bir dumanla karşılaşıyorsunuz. insanı kaçmayı düşündürtüyor. *.ama ülkemizde en fazla yeşil alan olan şehirlerden biridir aynı zamanda. kardemir olmasa idi tam yaşanacak şehirde büyük ihtimalle. son olarak pahalı bir şehir olduğu söylenir orada yaşayanlarca.
    (02.05.2007 11:13)

erkan mumcu

    aşağıdaki alıntı mehmet acetten.

    --- alıntı ---
    erkan mumcu'ya sorular

    tam "oh be bitti, eve nihayet dönebildim" diye içimden geçirirken, tam yarın bugüne göre nispeten sakin geçecek diye düşünürken birden telefonum çalmaya başladı. oysa evdeki çek-yata henüz uzanmış, 10 saat boyunca ayakta durmaktan dolayı ağrıyan sırtımı dinlendirmeye çalışıyordum. telefondaki ses, "derhal ofise dönmelisin" diyordu. "genelkurmay kısa süre içinde açıklama yapacak".

    bana haberi veren büyük bir gazetenin ankara temsilcisi idi. genelkurmay, yapacağı açıklamayı kendi internet sitesinden duyuracaktı. gecenin o vakti kimsenin dikkatini çekmez kaygısıyla, bana bu haberi veren de dahil olmak üzere birçok gazeteciye yarım saat önceden haber salınmıştı. elime kumandayı alıp haber kanalları arasında turlamaya başladım. yarım saat geçti geçmedi, tsk açıklaması, "muhtıra vurgulu" yorumlarla dönmeye başladı.

    genelkurmay'ın bu açıklaması neden, mecliste cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun yapıldığı günün gecesi geldi.? bu açıklamayla amaç, anayasa mahkemesi'nin kararına etkide bulunmak mı idi.? ya da birinci tur oylamasının sonunda abdullah gül cumhurbaşkanı olarak seçilseydi, bu açıklama yapılır mıydı? bilmiyorum.

    bilmiyorum ama, elimdeki bazı açıklamalar, kulağıma gelen bazı bilgiler,
    siyasilerin tamamının, o geceye kadar genelkurmay açıklamasından bihaber olmadığı yönünde bir tahmine götürüyor beni. Önce gelin 25 nisan tarihine gidelim.

    anavatan'la dyp'nin genel başkanları, saat 19.00'da ortak bir basın toplantısı düzenliyor.

    basın toplantısında konuşan mumcu'nun şu sözlerine bir bakar mısınız?

    "-türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu çeşitli ihtimaller dikkate alındığında
    ak parti çoğunluğunun türkiye'ye sorumluluğu, yarından tezi yok bir erken seçim kararı almasıdır. aksi halde cumhurbaşkanı seçimi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, türkiye için çeşitli rahatsızlıkları beraberinde getirecektir.

    günler, aylar belki de yıllar sürebilecek rahatsızlıkları türkiye'ye reva
    görmemek lazım. tedbir almak ve türkiye'yi bu mecraya sokmadan, hemen seçime götürmek en akılcı ve bugünden görülen tek çıkar yoludur. türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimlerine geçmeden önce erken seçim kararı almalıdır ve cumhurbaşkanı seçimini bu seçimden çıkan parlamentoya yaptırmalıdır."

    mumcu ve ağar, bu basın toplantısından çıktıktan sonra doğruca shereton hotel'e geçiyor. anayasa mahkemesi'nin resepsiyonuna girişte etrafını çevirdiğimiz erkan mumcu'nun ağzından bu defa şu sözler dökülüyor.

    "en hayırlısı erken seçim. bundan sonraki olacaklar konusundaki
    sorumluluklar iktidar partisinindir."

    "deprem olacağını haber veren bir cihaz buldum" diye biri çıkıp açıklama
    yapsa bu kadar iddialı olamazdı herhalde. ben ise bugün bildiklerimi o günde biliyor olsaydım, bugün tahmin ettiklerimi o gün de tahmin edebilmiş olsaydım erkan mumcu'ya şunu sorardım. "bu lafları kimlerden ödünç aldınız?

    sonra gelelim "muhtıra yorumlarına yol açan" açıklamanın ertesi gününe.

    ankara'da bu defa bizim kulağımıza bir haber fısıldanıyor. arayan kaynak "bu bir kulis değil, bilgi. haberin olsun" diye üzerine basa basa söylüyor.
    meğer mumcu, genelkurmay'ın böyle bir açıklama yapacağını günler öncesinden biliyormuş. aynı bilginin ulaştığı bir gazetenin ankara temsilcisi, bu bilgiyi çıktığı bir televizyon programında izleyiciyle paylaşıyor. hemen kendisini arayan mumcu'nun panik havası içinde olduğunu söyledi bana önemli bir gazetenin ankara temsilcisi olan arkadaş. mumcu, çocukları üzerine de yemin etmiş, öbür cenahtan bir telkin gelmediğine inandırmak için. ben mumcu'dan hele hele hiçbir günahı olmayan çocuklarının üzerine yemin etmesini beklemiyorum. ama aşağıdaki iki soruya vereceği yanıtla, kamuoyunu meraktan kurtarma gibi bir misyonu icra edeceğini umuyorum.

    1- ak parti cumhurbaşkanı adayını açıklamadan önce ya da sonra, asker ya da asker adına konuştuğunu söyleyen herhangi biriyle, dolaylı ya da dolaysız herhangi bir teması oldu mu? "o cenahtan" kabul ettiği ya da etmediği herhangi bir telkin geldi mi kendisine.

    2-namlı şanlı bir gazetecinin kendisine gelip "sen milletvekillerinle
    birlikte meclisteki oturuma katılma, biz anayasa mahkemesi üyelerini kafaya aldık" tarzında konuşma yaptığı doğru mu?

    mumcu'dan, üzerindeki töhmetin kalkması için bu iki soruya tatmin edici bir yanıt bekliyoruz.

    ama çocuklarının üzerine yemin edecekse hiç konuşmasın daha iyi.
    --- alıntı ---


    cuma günü tavırlarında bir tuhaflık olan mumcu'nun davranış sebebleri belli oldu
    (30.04.2007 10:05)

27 nisan 2007 genelkurmay basın açıklaması

    kimin hakedip etmediğinden ziyade askerin normal şartlarda hükümete bağlı olması gerektiği düşünülmeli değil mi?* tabii olarak " söz hakkının halka verilmesini " erken bulan insanların yaşadığı ülkemizde, asker böyle müdahaleleri en tabii hakkı olarak görüyor. "ee kardeşim onlar da haketti" falan deyip sorumluluğu sadece iktidara yıkmayı bırakmalıyız. bu söylem aynı zamanda halk bunu haketti anlamına gelir. mitinglerde milyonlar olarak toplanıp ta; iş kulislere, masalara * gelince el sıkışamıyor, birleşemiyorsa bu muhtıranın sorumluluğu aynı zamanda muhalefetindir. bunun asıl amacı anayasa mahkemesi üyelerine aba altından sopa göstermektir. anayasa mahlemesinin karararını tartışmalı hale getirmektedir. türkiye demokratik, laik aynı zamanda bir hukuk devletidir. en azından olması gerekmektedir. sorumluluk hepimizin , birbirimiz suçlamayı bırakıp demokraside birleşmeye çalışmalıyız.
    (30.04.2007 09:31)

turban cankaya da

    devlet dairesin de çalışanlar türban takamıyor. ama ben devlet memuru olan eşimi, kot pantolonumla veya şıpıdık terliğimle veya başörtümle ziyaret edebilir miyim ? bun da * bir yasak yok. bu durum da hayrunnisa gül de devlet memuru sayılmaz zannımca...
    (26.04.2007 17:31)

ahmet necdet sezer

    son yaptığı açıklama ile cumhurbaşkanının yetkilerinin fazla , süresinin uzun olduğunu ifade etmiştir. *
    (26.04.2007 16:37)

türkçe ezan

    ezan bilindiği gibi namaza çağrıdır. halk arasında "namaz da gözü olmayanın kulağı ezan da olmaz" denir. namaz kılmayan insan ezanı neden değiştirmeye çalışır ki. sen kuran' ı türkçe okumak istiyorsan kimse sana bir şey demiyor. istediğin gibi oku ama yüzyıllardan beri arapça okunmuş olan ezan * neden değiştirmek istenir anlayamadım. kimse kusura bakmasın ama bu tahrik amacıyla yapılmış bir iştir. çok şükür ki sonunda değiştirilmiştir.
    (26.04.2007 09:28)

nokta dergisi

    militarizmin gözü aydın, nokta dergisi kapanıyor. kararı ve sebeblerini pazartesi açıklayacaklarmış.
    (20.04.2007 14:10)

14 nisan 2007 cumhuriyet mitingi

    emniyet genel müdürlüğü katılım konusuna son noktayı koymuştur. mitinge toplam 583 bin kişi katılmış bunun 370 bini de anıtkabiri ziyaret etmiştir. on bin bile değil, yok ya 1 milyon diye kavga etmeyi bırakmalıyız.
    (20.04.2007 14:04)

hepimiz hristiyanız

    hem bu slogan, hem de "hepimiz ermeniyiz" sloganı türkiye'de din, milliyet , duygu ve düşünce farklılığı olan bir çok insanın bir arada yaşadığı ve yaşamaya devam edeceği, her türlü farklılığa yapılan saldırının aynı zaman da bize de yapılmış sayılacağıdır. * * *
    (20.04.2007 09:22)

meclisin kararı milletin kararıdır

    siyasi istikrar ile istikrarsızlık arasında bocalayıp, istikrarı seçen ve seçim yasasını ona göre düzenleyen bir ülkede meclisinin kararlarının "bu kararlar milletin iradesi değildir" denilerek eleştirilmesi çok komik. işimize gelen konularda, * *, * ne yapabiliriz ki yasalarda ki hükümler böyle deyip, işimize gelmeyen konularda da, * * bu halk iradesi değildir , halk tam olarak mecliste temsil edilmiyor demek ikiyüzlülüktür.
    (20.04.2007 09:09)

sen bilirsin deyince kavga çıkmazmış

    annemin ablamlara ve bana sık sık verdiği nasihat cümlesidir. neden eşlerinizle tartışıyorsunuz, uyuverin, inatlaşmayın, sen bilirsin diyiverin der. ama anne ya doğru bilmiyorsa, yanlış bir iş yapıyorsa gibi bir itiraz cümlesini asla kabul etmez.
    (17.04.2007 14:28)

ipek ongun

    bütün sorunları tereyağından kıl çekme kolaylığında halleden bir serra var bu kitaplarda ki her eve lazım, çok işlevli isviçre çakısı mübarek.
    bu kitapları okuyan gençlerimiz gerçek hayatta ki sorunlarla karşılaştığında ne yapıyor acaba. nasıl bir sukutu hayale uğruyor diye düşünmeden edemiyorum. maddi sorunları yok, anne ve diğer aile fertleri müthiş hoşgörülü anlayışlı bir serra, arkadaşını dertlerini alışveriş yaparak çözecek kadar derin aynı zamanda. erkekler pek okumuyor da, genç kızlarımızdan itinayla uzak tutulmalıdır.*
    (17.04.2007 10:13)

nokta dergisi

    andıçı açıkladığı için baskına uğramış dergidir. andıçı hazırlayanlar değil de bunu haber yapanlar suçlu. anlayan biri varsa bunun ne olduğunu bana da anlatsın çünkü burdan bakınca nasıl bir iştir anlaşılamıyor.

    ayrıca neden ispatlanması bekleniyor ki, zaten büyükanıt paşa andıç var dedi.
    (16.04.2007 09:28)

türkan saylan

    söyleyecek tek bir kelime bile bulamadığım kadın. çağdaşlıktan insanlara ve değer verdiği şeylere hakareti, geçmişimize alenen sövmeyi anlıyor.
    ahmet turan alkan hocamız çok güzel bir yazı yazmış türkan saylan'a hitaben, buyrun aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

    http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=527440)
    (16.04.2007 09:01)

türkiye de kadın olmak

    akşama kadar çalışıp eve gelince yemek yoksa ya da acele ile yapılan yemeğin dibi tuttu ise eleştirilmektir. evde ki herşeyle ve herkesle ilgilenmen gerekir. eğer ekmek alınmamışsa, o gün giyilmek istenen gömlek ütülü değilse, çocuk ödevini yapmamışsa bu senin suçundur. çalıştığın iş gereksizdir, kazandığın para yüzünden ya şımarmışsındır, ya da para zaten bereketsizdir.
    ev hanımı isen daha da zordur işin. bütün gün yan gelip yattığın ve tv seyrettiğin düşünülür, halbuki bütün gün ayaktasındır ve hane halkının arkasını toplamışsındır. akşam suratı beş karış eve gelen eşine iyi davranmak da, çocukların ödevini yaptırmaktır da senin görevindir. sabah 10 lira verilir, akşam 20 liralık sofra beklenir. ayrıca elişi vb. yaparak aile bütçesine katkıda bulunmalısındır, * yaptığın alışveriş sonunda olur da sütü unutursan ve eşinden istersen, fırça da yiyebilirsin.
    zordur kadın olmak, mükemmel ev kadını, mükemmel aşcı, mükemmel öğretmen, mükemmel eğitimci olman beklenir ve bu mükemmelik listesi uzar gider.
    (13.04.2007 11:24)

sayfa: 1-2-3-4-5-6

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.