son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
Yani, demem o ki muhterem dostum; Fuzuli diyor ki: Ya Rab, bela-yı aşk ile kıl aşina beni, Bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni. Az eyleme inayetini ehl-i derdden* Yani ki çok belalara kıl mübtela beni... Haşiye: Derdini sevenler, "Bana derdin bittiği günden bahsetme!" diyorlar...
Ayrıca, (bkz: evvel), (bkz: evvelemir), (bkz: evvelallah).. İngilizler first of all da diyorlar*...
Sevgide/muhabbette/aşkta ifrata girmenin insanın başına bela getirmesini, hem bu sevginin/muhabbetin/aşkın muhatabı açısından hem de kader açısından düşünebiliriz. Biraz daha açacak olursak, çok sevilen* kişinin seven kişiye aynı ölçüde karşılık vermesi her zaman* mümkün olmaz; dolayısıyla seven kişiye kendiyle aynı ölçüde bir karşılık bulamamak çok ağır gelebilir. Bunu kendine dert edinebilir ve içten içe kendini yiyip durabilir; içten içe üzülür ve derdi arttıkça artar. Diğer taraftan kişi, birini bu kadar çok zaman sevdiği zaman o* kişinin veya onu sevmede ifrata girmesinin kendisi için bu dünyada er-geç bir imtihan vesilesi olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Zira, biz biliyoruz ki bu fani dünyada peşine çok fazla düşülen* şeyler hayatta insanın karşısına imtihan olarak çıkmaktadır. Takdir edersiniz ki bu imtihanlar öyle kolay olmamakta ve çok çetin geçmektedir. Böyle çetin imtihanların da kişide oluşturacağı sıkıntının büyüklüğü izahtan varestedir... Burada akla şöyle bir şey de gelebilir: "Ne yani, sıkıntılarla/dertlerle karşılaşacağız diye sevdiğimizi çok sevmeyelim mi diyorsun?" Asla ve asla böyle demiyorum; her seven, sevdiğini muhakkak çok sevmelidir. Ne kadar çok sevdiğini düşünürse düşünsün, bunu yetersiz görmelidir; mahbubunu hep daha çok sevmesi gerektiğine inanmalıdır. Bununla beraber, böyle olmasının başına belalar açacağına, çok üzülmesine, sıkıntılar içinde yüzmesine, bazı zamanlar hayatın adeta kendisine zindan olmasına vs. hazırlıklı olmalıdır. Çok seviyorsa bunun bir bedeli olacaktır ve bu bedeli ödemeye baştan razı olarak yoluna devam etmelidir. Gün olup da hazırlıklı olarak beklediği sıkıntıları yaşamaya başlayınca da ah etmemelidir. Şu beyti bilmeli ve uygulamalıdır: Aşığım der isen, belâ-yı aşktan âh eyleme, Âh edip âhından ağyarı âgâh eyleme*. Vesselam...
Veciz bir sözde şöyle geçmektedir: (bkz: Fart-ı muhabbetten maraz doğar).*
Mülayemet sahibi olan kişiye mülayim denir. Mülayim olmak iyidir ama uysal koyun olmak kötüdür; iradenin hakkını vermek gereken yerde bunu yapabilmek lazımdır.*
Dışarıya çıkarız şitâ şiddetli, İçeri gireriz evler hiddetli, Eceller gelmiş, vâde müddetli, Sabırlar buyur, Gufrana bağışla bizi.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |