kediyekafaatmayaazmettirenfare

    (bkz: #70861) öss çalışmaları konusunda müfredat olayını aşmış vampirdir. helal olsundur.
    (27.12.2006 23:27)

dizi

televizyon dizisi

    her ülkede çoğu kanalda gösterimde olan,farklı günlerde/haftalarda gösterilen bölümlerden oluşan görsel sanat.

    sanatın da arz-talep ilişkilerine yenik düştüğünün güncel örneği olmuşlardır artık. türkiye için de durum farklı değildir tabi. günlük zorunlu işlerinden arta kalan kocaman zamanını, oturma odasında televizyonun karşısında uyuşurken geçiren yurdum insanı için yüzlerce dizi yapılsa da çoğunun belli bir standart içerisinde olduğu hemen gözlemlenebilir. tabi bu standartlar zamanla oluşmuştur. halk neyi talep ederse onun üzerine daha çok gidilmiştir. belli tip diziler sayıca ve bütçe olarak gittikçe çoğalmaya başlamıştır. oysa ki ne enteresandır, yapılan araştırmalara göre türkiye'de büyük çoğunluk televizyonu nadiren izler, izlediği zaman da çoğunlukla belgesel programlarına ilgi gösterir.

    eğer bir vampircik.com okuru bir gün dizi yapmak isteyecek olursa diye hemen, neler yapmalı kısaca belirtelim:

    öncelikle diziler kanallara ilk olarak on üç bölümlük bir paket halinde giderler. bu on üç bölüm içinde rayting alamayan diziler kanaldaki ilgili kişiler tarafından çöpe atılabilir. diziyi yapanlara "tamam kardeşim bu diziyi devam ettirmiyoruz, sizle iş yapmayacağız artık" denilebilir. sonuç olarak özel kanallar ticari kuruluşlardır. ticari kuruluşlarda ana hedef para kazanmaktır.(bkz: genel işletme ders notları). işte bu yüzden bu on üç bölüm içerisinde öyle bir olay araya sokuşturulmalıdır ki, tüm magazin programları, ana haber bültenleri, talk showlar bu olaydan bahsetmelidir, diziye olan talebi arttırmalıdır. örneğin hasta bi yakınını iyileştirmek için para bulması gereken bir kişinin ahlaksız teklifleri kabul edebilmesi gibi. başka bir örnek de kesinlikle toplum yapısıyla alakasız olan davranışları, karakterlerin töre, namus vs. adına ekranlarda gerçekleştirmesi olabilir. tabi ki milyonların gözü önünde biraz daha dikkat çekebilmek için, toplumsal tabularla hafiften oynamayı normal kabul etmesi lazımdır diziyi yapanların. eğer okumuş etmiş birileri size yanlış davranışlarınızdan ötürü olumsuz eleştiri yapacak olursa da şu kalıbı kullanarak cevap vermeniz önerilir. "ama bu dizi sayesinde kaç kişi ekmek yiyor biliyon mu sen bakıyım!?"

    karakterler de şu şekilde olmalıdır ya da şu şekle sokulmalıdır: öncelikle yakışıklı(sinema, tiyatro alanında bir tecrübesi ya da eğitimi olması gerekmez yakışıklı olsun yeter) bir "esas oğlan" gereklidir. bu karakterde olması gereken diğer özellikler şunlardır: para, para, para. aksesuar olarak kesinlikle bir adet 4x4 arazi arabası,bir kaç takım elbise ve burnun hemen aşağısına konulmak suretiyle bir adet bıyık(daha sonra isteğe bağlı olarak, esas kızın ısrarları üzerine bıyık kestirilebilir). tahsil önemli değildir, hatta olmasa daha iyi bile olur. bir adet ağalık, holding yöneticiliği ya da ikisi birden şarttır.

    esas kıza gelince: bu karakteri oynayacak oyuncu oyunculuktan ziyade mankenliğe yatkın olsa daha bir rayting canavarı olursunuz muhtemelen. yurdum abazan erkek nüfusunun yanısıra, kendisine benzemek gibi ulvi bir amaca yönelmiş genç kızlarımızı da ekran başına kolaylıkla bağlayabilmeniz içindir bu. oysaki siz bu diziyi yapmasaydınız, o gençlik kesinlikle belgesel izliyor veya kitap okuyor olacaktı ya neyse. bu kızımızda olması gereken özelliklerin başında ise büyük şehirde üniversite okumuş, sözde bilgili tahsilli biri olması gelir. her meslek olabilir, ama esas oğlanın kocaman holdinginin yaptığı işlerle ilgili bir meslek olsa oh ne aladır, bir sürü bölüm sırf bu ilişki üzerinden yazılabilir. söz konusu "esas kız" ın işi gücü yoktur. paralı zengin koca ya da sevgili bulmuştur daha ne işi olsundur. arada bir delirip kendi başına buyruk işlere girişmesi önerilir, diziye heyecan katar.(burada hemen bir dipnot düşelim: önerdiğimiz ve yine türk kadını tarafından talep edilen bu karakter modelinin aksine; türk kadını çalışmak, kazanmak ,kendi ayakları üzerinde durmak ister, tabi araştırmalara göre).

    yukarıdaki iki karakterden biri mutlaka(özellikle sezon finaline doğru) bir sebepten hastanelerde yoğun bakım ünitelerinde gezdirilmeli, ertesi sezon iyileştirilerek, merak içerisindeki seyirci sevindirilmeli, günlük dertlerden uzaklaştırılmalıdır.

    bir de aile büyükleri olmalıdır. çünkü, özellikle "esas oğlan"ın köklü bir aileye mensup olması kesinlikle olmazsa olmazdır*. bu aile bireyleri gelini ya da damadı genel suretle çekiştirmeli, bazen de arkasından kuyu kazmalıdır. ancak "hiç beklenmedik!" bir anda bu kişiler arasındaki buzlar eritilmeli ve ekran karşısındaki kızlar tam diziden sıkılmışlarken heyecan içerisinde bekletilmelidir. esas oğlanın babası önceleri holdingin patronu iken daha sonra emekliye ayrılmalı, yerini oğluna bırakmalı, "esas kız"ın gözleri faltaşı kıvamında açtırılmalıdır.

    diğer karakterler hizmetçi, kahya ıvır ve zıvır rolleridir. bunlar arada bir patronlarına ihanet ettirilmeli ama mutlaka sonuç olarak yaptıklarının cezası çektirilmeli, "patronlara sadık olalım" mesajı verilmelidir.

    ayrıca dizide sıkça; silah, kurşun, kırmızı gül gibi motifler resmedilmelidir.

    repliklerde sıkça; ölüm, para, şeref, haysiyet, ihanet, aldatma, nerde lan o herif(!), gibi kelimeler/cümleler kullanılmalıdır.

    mekan olarak yerel-lüks mekanlar seçilmeli, ama buralar soğuk yerler olmamalı,çoluk çocuğa buralarda oyunlar oynatılmalı, "esas oğlan" ve "esas kız" ın bu çocuklara sıcak ilgi göstermelerinden mütevellit izleyicinin onlara karşı sempatisi kazandırılmalı, dolayısıyla raytingler gökyüzüne çıkarılmalıdır. (izleyiciye esas oğlan için "aaa bak falancaya silah çekti, hakaret etti ama aslında ne kadar iyi birisi" dedirtilmelidir)

    şimdilik bu kadar yeter, ayrıntıları da kanaldaki uzmanlarla konuşursunuz olur biter. son olarak dizimiz servise hazır. afiyet olsun, tabi "yiyen vatandaş" bulunursa.

    (26.12.2006 23:07)

etnosentrizm

    kişinin içinde yaşadığı toplumun değerlerini, özelliklerini, diğer toplumlarınkine göre üstün tutması durumudur. tabi yalnızca kişisel olmaz toplumsal boyutta da olabilir. özellikle abd içindeki siyahlara bakış açısı, avrupalıların dünyanın geri kalan kısmına bakışları etnosentrizm (ya da etnosantrizm) ile açıklanabilir.
    (26.12.2006 09:55)

emre belözoğlu

    türkiye'den avrupa liglerine transfer olup da yıllardır futbolundaki istikrarı* bozmamış az sayıda futbolcudan biridir.
    (bkz: tugay kerimoğlu) (bkz: nihat kahveci)
    (26.12.2006 09:42)

modern sabahlar

    sabahın erken saatlerinde yayına giren radyo programı. sırf dinleyebilmek için, işi gücü olmadığı halde saatini kurup uyananlar da vardır.
    (26.12.2006 01:00)

modern zamanlar

yanlış numara

    bir de şöyle bir durum vardır ki sıkça yaşanmaktadır: çalmakta olan telefonunuzu açarsınız, arayan kişinin yanlış numarayı aradığını belirtirsiniz vs. daha sonra söz konusu sizi arayan kişi, kendisine verilen numara gerçekten yanlışsa ya da ısrarla yanlış numaraları çevirmeye yetenekliyse sizi bir kez daha arar; bu sefer telefonda sizin sesinizi duyar duymaz suratınıza kapatıverir.

    (bkz: gizli numara)
    (26.12.2006 00:52)

mika hakkinen

siyah beyaz

    izmir'de altay futbol takımının renkleridir. bu renklerin seçilme amacı da iyi günde de kötü günde de birlikte ve var olacağız düşüncesidir.*
    (26.12.2006 00:36)

hermeneutik

    konusu, yaşamın değişmez bir biçimde saptanmış dışlaştırmaları, insan varoluşunun yazıya geçen izleri, yazı yoluyla bize kalan şeylerdir.

    anlama kavramı, yorumbilgisinin temel kavramlarından biridir. dilthey bu kavramı şöyle tanımlıyor: duyularımıza dışardan verilen göstergeler aracılığıyla içerdekini tanıma sürecine anlamak adını veriyoruz. başka bir yerde de anlama Â"duyu yoluyla verilen dışlaştırmalarına göre yaşamın kendisinin tanınması süreciÂ" olarak tanımlanıyor. yorum denilen şeyin temelinde de bu anlama süreci yatmaktadır.*
    (26.12.2006 00:30)

kar

    küresel ısınmayla birlikte bir çok yerde gittikçe yabancılaşılan şey. ayrıca iki kar taneciğinin havadayken asla birbirlerine dokunmadıkları söylenir.
    (26.12.2006 00:24)

mehterhane i hakani

villareal club de futbol

    sembolü denizaltı olan köklü ispanyol futbol takımı.
    (26.12.2006 00:17)

çatı

    odtü kampüsünde endüstri mühendisliği binasının karşısındaki cafe-lokanta. süper ligde önemli maçlar da izlenilebilir burada. hatta odtü insanları içerisini tribüne dönüştürüverirler hemen. iki takım taraftarları arasında da jandarma durur*.
    (25.12.2006 01:06)

sayfa: 1-2-3-4-5-6...-14

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.