turan emeksiz

kül öykü

    ocak 2009 itibariyle 21. sayısını çıkartmış gazetedir.
    (08.01.2009 19:26)

nazım hikmet ran

    ayrılıkların çeşidini, hasretlerin adını bilen bir adam. bunu resimlerine bakarken gözlerinde, yazdıklarında kelimelerinden okur onu biraz tanıyan insan.

    onu tanıyan bağlanır ona. aşka yönelmiş duygular besler onun için kalbinde. onun kocaman kalbini gördükçe kıskanır ve gittikçe daha çok yer açar kalbinde, ona ve başka pek çok şeye. işte bu insanların gözüyle görür nazım memleketini. onların yaptıklarını yapar, onlarla güler ve düşünür. böyleleri sayesinde şimdi bizden en uzak olduğu zamanda bile en yakın bize.

    yapmacık özürler hiç bir yere ulaştırmaz insanı. kalp kırıklarına ilaç olmaz. nazım yok şimdi ama onun yerine onu tanımayı seçmiş insanların kalbi kırık. ve bu özür içlerinden birinin bile derdine derman olamaz. çünkü bugün nazım için biz özrümüzü diliyoruz diyenler, yarın başkaları için kıracak kalplerimizi. gün gelecek bu sefer bizi yaralayacaklar doğrudan doğruya.

    özür? ucu ne kadar açık bir kelime. ne kadar tehlikeli. nazım için dilenen özrün, biraz olsun onun gibi düşünen insanların beyinlerinde yol açtığı düşüncelerin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. şu ülkede hiç kimsenin hayatı, bu özrün arkası dolu olmadığı için değişmeyecek. keşke biraz olsun gerçek olsaydı. belki o zaman yaşamak ve en önemlisi savaşmak için büyük bir güç kazanırdık. keşke...
    (06.01.2009 16:14)

eski kitap kokusu

    muhtemelen ruhu da vardır bu kitabın. hele bir de sahaftan aldıysanız kitabı, eski sahiplerini düşünerek hayal gücünün sınırlarını zorlayabilirsiniz. hatta bazen o kitabın içinden kurumuş bir çiçek çıkar, bir not. o zaman daha da bir mutlu olur insan.*
    (04.01.2009 22:49)

yaşamak

    insanı kimi zaman bunu yaptığı için kahrederken kimi zamanlar dünyanın en mutlu kişisi kılan eylem. hatta bazen bu ikisi o kadar çok iç içine geçiyor ki ayırt edemiyor kişi ne hissettiğini ne yapması gerektiğini. tıpkı çok sevildiğini görmenin mutluluğunu yaşamakla, onu ölümüne özlediğini her an içinde hissetmek gibi. yarın ölebileceğin gerçeğini kafanın bir yerine kazıyıp, bir yandan da belki birisi için, belki sadece yazdığın bir yazı sayesinde ölümsüz olacağını düşünmek gibi. bir yandan çok zor bir yandan da çok güzel yaşamak...
    (02.01.2009 00:06)

boşluk

    bir şey var bugün içimde; tarifsiz, anlamsız ve gereksiz. bir şey var içimde orda olmaması gereken ama orda olup bir de çokça can sıkan. bir şey var gözlerimi zamansız, hesapsız dolduran. bir şey var suskunluğa gebe.
    içimde bir boşluk var, eksik bir şey... tamamlanamaz, belki de bilinmiyor bile ne olduğu. deşmek gerek, acıta acıta, yoksa geçmez bu sancı. o boşluk dolmaz, ama bulmak gerek, üzerini örtmek için.*
    (11.12.2008 01:11)

die leiden des jungen werthers

    sonlara doğru her bir cümlesiyle tüylerinizi diken diken edebilecek bir kitap arıyorsanız sakın werther'i kaçırmayın. çaresizlik; hepimizin yaşadığı gibi ama bunu öyle güzel anlatmak var ki okuyucu en içinde hissetsin ki goethe bunu yapıyor işte. belki bu kitabı yazmasında etkili olanlar kendi yaşadıkları olduğu için. belki de sadece yeteneği yüzünden. ne için olursa olsun, okunası, tekrar tekrar hem de...
    (10.12.2008 01:14)

oruç aruoba

    "insan bir cümleye anlatmak istediği her şeyi nasıl dökebilir??" sorusunun yanıtının sahibi olanlardan.
    (04.12.2008 19:59)

deniz feneri derneği

    yaşanan bunca olaya rağmen hala türkiyede aktif olmasını ve orda burda kurban toplamasını aklımın almadığı dernektir. hadi diyelim ki almanyadakiler yaptılar, burası tertemiz, sudan çıkmış ak kaşık. yine de insanın aklına "aynı isimle almanyada varlığını sürdüren bir dernek, görülmemiş bir rezilliğe imza atmış acaba burdada...?? sorusu gelmez mi? demek ki gelmiyor ve hala ankarada nereye baksam görüyorum deniz fenerini.
    (04.12.2008 19:51)

vasiyet

    grup yorum'un yıldızlar kuşandık albümünden bambaşka bir şarkı. gerçekten bambaşka. insan dinlerken her saniyesinde garip bir ruh haline giriyor. bir yandan büyük bir iç sıkıntısına kapılırken; bir yandan da, ilk sebebten kaynaklı bir burukluğa sahip bir gülüşü yüzünüze oturtan, bir umuda kapılıyorsunuz. durmadan dinleniyor, durmadan...


    saçlarımı al karadeniz
    hırçın dalgalar tarasın
    aç bağrını ey anadolu
    sar göğsüne, sen anasın

    on sekiz demir kapı, ardında tuzak
    insandan, topraktan, hayattan uzak
    yüreği alevden bir kız, yanıyordu yıldız yıldız
    bir ses oldu gökyüzüne, çığlığı deniz


    tecrit,
    içeride bedenim tutsak
    dışarıda düşlerim tutsak
    umutsuzluk bize yasak

    kapıları yakıp geldim
    alevlerim isyandır
    umudu kuşanıp geldim
    sıcaklığım sevdamdır

    mezarıma güller dikin, bir de mimoza
    kokusu umut olsun bahara yaza
    bu ayrılık değil canım, susamışa su vermektir
    vatanını, derya deniz sevebilmektir


    tecrit,
    sırat köprüsünden ince
    onurumuz candan önce
    sevdam büyür direnince.
    (04.12.2008 17:07)

dergi diyar

    şu sıralar dergicilikle pek içli dışlı olmam sebebiyle bir dergiyi bu hale getirmenin ne kadar zor olduğunu bildiğim için emeklerinden ötürü tulkas&cunyir company'e teşekkürlerimi sunuyorum. editör yazılarını okudum şimdilik, ancak tek bildiğim her yeni sayıda daha iyi bir sayıyla yüz yüze geleceğiz. vampircik'le bir şekilde bağlantılı olduğum için kıvanç duyma sebebim, bir sonraki ay içinde bulunmak istediğim yeni bir güzellik dergi diyar.
    (30.11.2008 23:29)

değişim

    insan değişiyor istese de istemese de. kendi yolumuzu çizmek adına attığımız her adım bizi bilinçsiz olarak başka şeylere de sürüklüyor. olduğumuz yerde kalıp hiç bir şey yapmazsak gün geliyor ve biniyor üzerimize bir şeyler yapmanın zorunluluğu. değişiyoruz. ayrıca böyle böyle uygun zaman ve uygun yeri kaçırarak uygun kişilerden de uzaklaşıyoruz belki de. hayat zamanlama hatalarından oluşan geniş bir zaman dilimi. o kadar geniş ki yaşa yaşa bitmiyor. yine de ne güzel demiş nazım*; "yaşadım diyebilmen için." yaşanacak bu hayat. belki de sadece bunun için.
    (30.11.2008 23:15)

dön bana

    geçenlerde radyoda konuşulmuştu, şarkıların insanlarda edindiği yere göre zamanlı zamansız onları zayıf kıldığı. muhtemelen adı gerçekten de şartlanmışlık ancak insan yaşarken öyle demez, büyük sebeplere, ilahi güçlere bağlar bütün bunları. tesadüfler can damarıdır çoğu kez olayın, onlar olmasa başka bir gün başka bir şekilde olacaktır halbuki olacaklar. bütün bunların sebebi küçükken yüksek dozlarına maruz kaldığımız masallarda; büyüdükçe, modern zamanlara uyarlanmış masallarla dolu kitaplar, filmler ve bizler için olmazsa olmaz diğer pek çok şeyde gizli. hatta gizli bile değil, açıktan açığa ortada.

    zaman zaman karşımıza; zamanında okunup beğenilmiş ve saklanılmış yazılar ya da yaşanılırken; iyi, kötü, güzel, çirkin gelip, duyguları en uç dozlarda olduğu için kaydedilmiş konuşmalar, gözyaşlarıyla kendinizi kandırıp her seferinde silmekten döndüğünüz bir yığın şey çıkar. her karşınıza çıktığında tam olarak bu olur; hepsi teker teker ve tekrar tekrar okunur. ama o kadar da kötü olmadığını anlarsınız bu durumun, çünkü hayat her gün değiştirirken sizi, karşınıza çıkan herhangi bir şeyin size anlatacakları da değişecektir. ama ne olursa olsun gözyaşlarınızla ıslatacaksınızdır o anları. işte böyle anlarda, o anları olabileceği kadar çarpıcı yapmak için arkadan çalması gereken şarkılar vardır. hatta muhtemelen siz o şarkıyı daha dosyalar karşınıza çıkmadan açmışsınızdır. hayat zamanlamasını bir kez daha ortaya koymuştur yani. ama çalmalıdır o şarkı, olmazsa bir şeyler eksik gelir size. bu şarkı da öylelerinden işte. yüzlerce kez çalsa da bıkılmayacak, çünkü başından sonuna kadar bir olacaksınız şarkıyla, okuduklarınızla, gözyaşlarıyla ve içinizdeki acıyla.*
    (16.08.2008 19:07)

sivrisineğe vurulunca çıkan kan

    pek çok sivri sineği bir gecede öldürdüyseniz ve hepsi de kan emmekten şişmiş durumda ise duvarda bir püskürtme resim havası verir.
    (17.06.2008 23:11)

oğlak dönencesi

    ekvatorun 23 derece 27 dakika güneyinde bulunan ve bazı coğrafik hesaplamaların yapılasında kullanılan hayali çizgi.
    ayrıca (bkz: yengeç dönencesi)
    (16.06.2008 00:13)

sayfa: 1-2-3-4...-14

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.