kendi kendinden sıkılmak

    insanların kendi benliğini ve kendi karakterlerini yaşına uygun bir biçimde oturtamaması sonucu meydana çıkan eylem...
    kişinin yaşı ne olursa olsun kendisinden sıkılan insanlar ya yaşlarından bir beden büyük davranırlar ya da yaşının alt sınırlarında dolaşırlar...ya daha olgundurlar ya da daha çocuk...işte bunun ortasını bulamamaktır kendisinden sıkılmak.
    (24.07.2007 23:36)

çakmak çakmak

    söz müziği tarkan'a seslendirmesi ise sibel cana ait olan güzelimsi şarkı tebrikler diyorum...
    sözleri:

    içimde bir kıpırtı var hayrola..!
    hop oturup hop kalkıyor gönül okuyor canıma...
    ne desem boş sığmıyor kelamı bu çok...
    diyor ki; leyla kavuştu mecnununa...

    ooooo of of
    gafil avladı bu kez kahpe felek...
    bir yolunu bulup oyuna getirdi yine..
    tuzaklarına düşürdü beni bilerek...
    ooooo of of
    her halinden alacak belli o da..
    yere bakan yürek yakanlardan ateşten gömlek...
    yine başımda kavak yelleri...
    bacayı sardı yarin alevleri..
    dili yansa da gönül aldırmıyor...
    ama çakmak çakmak gözleri
    tam 12 den vurdu kalbimi
    olan oldu bu gönül ferman dinlemiyor...

    bakışı gülüşü pek hoş...
    ağzından bal akıyor..
    onsuz hayat boş...
    can katıyor canıma
    içimde kelebekler uçuşuyor
    yol aldım aşıklar diyarına

    ooooo of of
    gafil avladı bu kez kahpe felek...
    bir yolunu bulup oyuna getirdi yine..
    tuzaklarına düşürdü beni bilerek...
    ooooo of of
    her halinden alacak belli o da..
    yere bakan yürek yakanlardan ateşten gömlek...
    yine başımda kavak yelleri...
    bacayı sardı yarin alevleri..
    dili yansa da gönül aldırmıyor...
    ama çakmak çakmak gözleri
    tam 12 den vurdu kalbimi
    olan oldu bu gönül ferman dinlemiyor...
    (22.07.2007 10:28)

mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi

    sinema yıldızlarımızdan ali şenin* söylemesiyle kulağa daha hoş gelen cümle...
    (22.07.2007 09:24)

ernesto che guevara

    uzaklara gideceğim,
    hatıra parçalanarak ölünceye yolun taşlarında
    ve devam edeceğim,içimde
    hep o gezginin acısı,yüzümde gülümseyiş.

    che
    (22.07.2007 06:12)

veda şarkısı

    bir ernesto che guevara şiiri


    1.
    kayalıkta çakılı yelkenli
    sana bırakıyorum veda şarkımı.

    2.
    benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumlanışı da
    kayalar devranının altında değişken köklerle.

    yalnızlık! geçmişe özlem çiçeği canlıı duvarların.
    yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim.

    3.
    taşımak istemiştim heybemde
    yüreğinin gelip geçici tadını,
    ama kaldı havaya çizilmiş kesin eğrilerle,
    yadsıma oldu umudumun yiğitliğine.
    giderim hatıradan daha uzun yıllar boyu
    kapalı yalnızlığıyla gezginin,
    fakat havaya çizilmiş kesin eğri sanki bana döndü
    ve bir işaret koydu pusula kaderime.
    sonu geldiğinde bütün gündelik işlerin
    yol yapacağım bir geleceğim olmasa,
    gelmiş olacağım bakışında canlanmaya
    kaderimin sırıtan parçası olarak.
    gideceğim hatıradan daha uzun yollar boyunca
    zincir halkaları gibi eklenen elvedalarla zamanın akışında.

    4.
    dimdik hatıra sonunda düşmüş yola,
    usanmış beni bir geçmişi olmadan izlemekten,
    unutulmuş yol kıyısındaki bir ağaçta.
    uzaklara gideceğim, hatıra
    parçalanarak ölünceye yolun taşlarında,
    ve devam edeceğim, içimde
    hep o gezginin acısı, yüzümde gülümseyiş.
    bu dönenen bakış ve güç
    büyülü bir matador mendilinde.
    alıkoydu kaygı duymaktan tüm çıkarlara,
    hep yitiren bir çizgi oldu benim eğrim.
    ve bakmak istemedim seni görürüm diye
    beni isteksizce davet etmeni
    mutluluğumun pembe boyalı torerosu
    deniz seslenir bana sevecen elleriyle.
    çayırım -bir kıta-
    dümdüz yayılır, tatlı ve silinmezdir
    alacakaranlıkta bir çan gibi.

    5.
    bir sicil memuresi karşısında kurumlu bir doktor gibidir
    kara bir mikroskopu gösteren bilim.
    sanat... sanat diye arzıendam eden şey
    bir leica'nın kısır mekaniğidir.
    acılar ve kaygılarla dolu bir yerli (ve tabii özlemleriyle
    olup ta şimdi yiten için
    ve onun dönüşünde arzu gönlünde),
    coca, alkol ve açlığın aptalca gülümsemesiyle.
    üç kuruşa satılan cinsellik
    -amerika'da pek ucuz-
    boş çarşafların umursanmaz hatırası.
    guetamala bıraktın beni
    bağrımda derin bir yarayla
    ve de acılarını bana emzirme
    ya da emme fırsatıyla,
    kahreden bir hıçkırığın belirsiz duygusunda bulan kadını.
    kederleri teker teker birleştiren bir bağ var yine de:
    uyanan insanın haykırışıdır o da.

    6.
    işte bugün böyle titrek ellerle
    belirsiz bir kayıta koyuyorum prizmamı.
    ağacın olgunluğunu tüketmeden
    kasalanmış meyvanın garip tadıyla.
    çağırışını farkedemiyorum bazen
    yaşlı, garip kanatlanmış kulemden,
    fakat bazı günler var ki cinselliğin uyanışını hissediyor
    ve bir öpücük dilenmeye dişiye gidiyorum
    ve böylece beni arkadaş diye çağırmayanın
    ruhunu hiçbir zaman öpemeyeceğimi anlıyorum...
    biliyorum ki tertemiz değerlerin kokusu
    bereketli kanatlarla dolduracak beynimi,
    biliyorum ki hayata geçmesi mümkün olmayan
    fikirleri barındırmak gibi zevkleri bırakacağım.
    biliyorum ki ölümüne çarpışma günü
    halk çocukları benimle omuz omuza verecek,
    halkın savaştığı amacın kesin zaferini
    göremezsem eğer
    fikri en yüksek geleceğe götürmek için
    mücadele verdiğimdendir,
    eski kabuğun tüylerini yolarken
    doğan umudun kesinliğiyle biliyorum bunları.


    (22.07.2007 06:10)

gölgeli otoportre

    bir ernesto che guevara şiiri...

    genç bir ülkeden, kökleri otlardan doğan,
    (o kökler ki amerika'nın öfkesini yadsıyan)
    sizlere geliyorum, kuzeyli kardeşlerim.
    acılı haykırış, umutsuzluk ve inanç yüklü,
    sizlere geliyorum, kuzeyli kardeşlerim.
    biz "homo sapiens"lerin geldiği yerden,
    nice yol aldım göçebe ayinleriyle,
    bir haç gibi taşıdığım astımımla
    ve onun özüme yakışmayan mecazıyla.
    uzundu yol ve çok ağırdı dert
    sürmektedir bende avare adımlarımın kokusu,
    hala batık bir gemidir derinlerdeki özüm
    -kurtarıcı kıyılar görünseler bile-
    dalgalara karşı gönülsüz yüzüyorum
    batık bir gemi oluşumu koruyarak.
    yalnızım acımasız geceye karşı
    ve biletlerin bıraktığı kesin şeker tadına.
    avrupa çağırıyor beni yıllanmış şarabının sesiyle,
    sarı etinin soluğuyla, müzedeki eserleriyle.
    yeni ülkelerin neşeli klarnet sesiyle
    alıyorum karşıdan geniş etkisini
    lenin'in icra ettiği ve halkların söylediği
    marks ve engels şarkılarının.
    (22.07.2007 06:09)

simit sofrası

    kızılayda dost kitabevinin yaklaşık 20-25 metre ilersinde yer alan sabahın ilk saatlerinde çıkan sıcacık simitleriyle gönlüme taht kurmuş olan güzel mekan kahvaltının adresi...*
    (22.07.2007 06:03)

şampiyon kokoreç

    son zamanlarda iki gecede bir kız arkadaşımla birlikte gittiğim güzel mekan kendisi ankara bahçelievler 2. cadde üzerinde yer almaktadır. küçüktür fakat sempatik bir yerdir son iki gecedir köfte ekmek yememden dolayı henüz kokoreçinin tadına bakamadığım yerdir...
    (22.07.2007 06:01)

attila ilhan

    " askolsun cocuga ne de güzel yazmıs "

    n.hikmet
    (22.07.2007 01:12)

eşref kolçak

    zamanında antalya film festivalinde kendisine yıldırım önal anı ödülü verilen usta oyuncu. artık klasikleşmiş türk filmleri bir yana kendisini son zamanlarda berlin in berlin, güle güle ve son kale çanakkale ile hatırlıyorum. ayrıca küçükken annemden duydugum oğlu harun kolçakı evlatlıktan reddetmiş oluşu o çocuk kalbimi az burkmamıstır. o aklımla bu reddedişi harun kolçak ın uzun saçlarına bağlamıyor degildim*
    (22.07.2007 01:02)

çocukluğun bittiği an

    hayatın acılarına yenildiğimiz andır...
    (22.07.2007 00:45)

özlemek

    yatağına sinsice sokulan kokudur özlemek...

    kendi benliğinin yalnızlığa mahkum edilmesiyle duygularının mahkemesi kurulur kalbinin en derinliklerinde kendine acınacak gözlerler bakarsın fakat bir türlü anlayamazsın özlemin tanrı vergisi olduğunu...hele bir de özlenen belli değilse işte o zaman idam cezasıdır hakkın fakat nerden bilebilirdin ki özlediğin her kişinin aslında hayatının tanrıları olabileceğini...
    (22.07.2007 00:39)

october sky

    inandığınız, hayal ettiğiniz ve hayata tutunmak için vazgeçilmezlerinizin ilk sırasına koyduğunuz arzularınızı yerine getirme isteiğiniz ve gerçekleştirmek için gösterdiğiniz mücadelenin öyküsünü anlatan mükemmel bir film...
    gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan bu film türkçeye ekim düşü olarak çevrilmiştir...

    (20.07.2007 20:31)

thierry henry

    barcelonaya transfer olmasıyla daha iyi bir oyun sergilemesini beklediim futbolcu
    (27.06.2007 21:47)

cemal süreya

    çok çekingen,içine kapanık bir şairdir hatta bazı anlarda bir dükkana girip birşeyin fiyatını bile sormaya çekinirmiş...
    (27.06.2007 21:21)

sayfa: 1-2-3-4...-11

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.