lise bilim projeleri

    süperdir çok faydalıdır. gençlik düşünüyor, proje öneriyor, bu konuda çalışıp araştırma yapıyor. sonunda da öğrendiklerini güzel bir sunum eşliğinde arkadaşlarıyla paylaşıyor. bilime, öğrenmeye, araştırmaya, düşünmeye teşvik açısından çok faydalı bulduğum organizasyonlar. artarak devam etmesini temenni ederken sevip de kavuşamayanlar için bir ama gelsin;

    ama;

    gazetelerde manşet: suyla çalışan araba yapıldı, jetpack ile uçmak artık mümkün, depremleri bir hafta önceden tespit eden cihaz vs...............

    yapan orta okul öğrencisi. aradan yıllar geçse de o süper aletler piyasaya çıkmaz. çünkü sevgili öğrencimiz dahiyane bir fikir değilse, sağdan soldan, öğretmeninden wikipediasından faydalanarak bir proje oluşturuyor. bunun fizibilitesini, yapılabilirliğini, denenmişliğini bilmiyor. bilmemesi de normal zaten. ondan beklenen ışınlanmayı keşfetmesi falan değil zaten. lise bilgisiyle mimkin değildir efem. sözüm bu güzel faaliyetleri gerçekleşmiş icatlar gibi, flash haber olarak lanse eden gazetecilere. işiniz gücünüz flash haber diyerek milletin ilgisini alakasız haberlere çekmek. gıcıksınız olm
    (18.05.2012 18:13)

kot 1

    yol seviyesinden aşağı olduğu halde eğimden dolayı diğer cephede üst katlarda yer alan dairelere denir. kot 6,7 ye kadar gideni görülmüştür.
    (13.05.2012 18:34)

facebookta paylaşılan fotoğraflar

    öncelikle 2 ye ayrılır. profil fotoğrafları ve diğerleri. profil fotoğrafları kendi içinde 56 ya ayrılır. tek bir sıfattan oluşanlar, çift fotoları, bebekçiler, kedigiller, boykot fotoları, manzaralar falan ha bir de ne o, zaman tüneli muhabbeti kapak fotoğrafı da var.

    baya çeşit foto var işte, neyse sözün özü şudur ki, tarihi bir bina, yanında sen, süper bir manzara, altında sen, eiffel kulesi önünde sen, 500 tane foto paylaşmıssın, bir kenarında illa sen. ya da ben. biz işte. yapıyoruz efendim, söz geçiremiyoruz. yapılmasa daha iyi. yapmayın lan.

    facebook ta fotoğraf paylaşmak için bir yerlere giden bir şeyler yaşayan insanlar var sanki. tamam gezmişsin tozmuşsun, tarihi bina var, evet, ne o bina lan, nerdedir? kim yapmış, ne zaman yapılmış, bari özet geç, tanıt. bence böyle.

    (08.05.2012 01:13)

uzaktan kumandalı mayın

    kablolu ya da kablosuz olabilirler. kablosuz iletişimi kesen jammer cihazlarının başarısı sebebiyle terör örgütlerince kablolu olanları daha sık tercih edilir olmuştur. Allah kablolusunu da kablosuzunu da kullananların belasını versin dedirten patlayıcılardır.
    (08.05.2012 01:01)

game of thrones

    güzel diziymiş, süpermiş, bilmem neymiş. herkes izlemeliymiş de bıdı da bıdı. izlemiyorum. izlemiyicem. yani en azından 4-5 sezon birikmeden izlemeyi düşünmüyorum hacılar hiç kusura bakmayın. ben öyle bir hafta bekleyip de lan olm yeni bölümü çıktı bugün diyenlerden olmak istemiyorum. bkz: dexter, bkz: diğerleri. oturup 5 bölüm izleyebiliyor musun, haftasonu 1 sezonunu bitirebiliyor musun. benim olayım bu. zaman bulabilirsem tabi. yani eskiden öyleydim ben. hayattan kopabildiğin dizi izlemek gibi son derece çekici, kopamadığın, güzel saatler geçirilen bir eğlence anlayışı. o güzel zamanlar ne kadar uzunsa o kadar da boşa zaman geçmiş oluyor tabi. olsun ya. bazı dizilerde o süreyi çok önemsemiyorsun. varsın gitsin değiyor. ama bazıları da zaman kaybı olabiliyor tabi. izliyicem olm, biriksin işte.
    (02.05.2012 20:20)

400 bininci tanım

    1 yıl geçmiş yukarıda bir yerlerdeki tespitim üzerinden. bakalım kaç tanım yazılmış, şimdi anlarım.

    1 yıl önceki tanım : ( #300056 )
    bugünkü işbu tanım : ( #315392 )

    1 yılda 15 000 tanım girilmiş. bu hızla gidilirse efem 3,5 yıl civarı sürer 400.000. tanımı görmek.

    geçen sene 3 yılda olur bu iş demiştik, üzerinden 1 yıl geçtikten sonra 3,5 yıla hallolur diyorsak var bu işte bir yanlışlık. pamuk eller klavyeye.
    (05.04.2012 16:33)

yolcu minibüsünün köprüde asılı kalması

    o an yolda seyir halinde olan diğer araçlar için de ayrıca kaza riski getirmektedir. misal bakınız ben, o anlarda kazadan bihaber kelebek vari yan yoldan tam kazanın olduğu noktadan köprünün üstüne çıkmamla birlikte önümde giden garip adam yola bakacağına o tarafa bakmakla ve bir sağa bir sola gitmekle mesgul olduğundan ben de arkadan ona laf saydırmakla meşguldüm. o sebeple farketmedim kazayı. ben de baksaydım öndeki araca girerdim muhtemelen.
    (14.02.2012 16:51)

google ın sevgililer günü videosu

    bizim iş yerinde açılmayan videodur. zaten hiç bir şey açılmıyordu, bu videonun eksikliğini de çok farketmedik açıkçası.
    (14.02.2012 16:48)

orkestra

    devlet tiyatrolarınca sergilenen şimdiye dek gördüğüm en müthiş oyun. oyuncusundan yönetmenine, ışıkçısından malzemecisine, fizyoterapistinden teknik heyetine kadar herkesi tebrik etmek lazım.

    standart oyunların dışında seyirciyi de fazlasıyla bünyesine katarak anlatılmak isteneni fazlasıyla hissettiren bir oyun... üstüme kan sıçradı daha ne olsun.

    konu: nazi almanya'sında yahudiler toplama kamplarındayken bir grup yahudi kadından orkestra kurulur. hayatları için nazi komutanlarını eğlendirmek çok daha başarılı olmak zorunda kalan bu kadınlar acımasız nazileri mutlu mu etmektedir yoksa hayatta kalmaya mı çalışmaktadır?

    --! spoiler !--

    seyirciler kendini nazi kampının ortasında buluyor adeta. size omuz atıp yürüyün diye ittiren nazi askerleriyle etrafınız çevriliyken yüzünüze tutulan fenerle aranan kişi olmadığınızı umut ediyorsunuz. müthişti müthiş. spoilerla falan olmaz bu, gidip görülesi, sahte de olsa o toplama kampında yaşanılası 2,5 saat süren bir oyun. yer bulunabilirse tabi.

    --! spoiler !--

    (12.02.2012 13:56)

hayvan hakları

    2,5 yıl kadar önce izmir de bir gencin zavallı kediciğin birini tekmeleyerek öldürdüğü görüntüleri izlemiştik, o davanın bir duruşması da bugün yapılmış, bir ifadenin daha beklenmesi için sonraki bir tarihe ertelenmiş. her halde kararı verirler artık, son duruşma olur.

    adam kamera kayıtlarından belli, kendi de itiraf etmiş. bu adam kediyi tekmeleyerek öldürmüş ona rağmen 2,5 senedir ceza verilememiş. görüntüsü, delili olmayan olayların bu kadar uzun sürmesine şaşırmamalı demekki.

    bu durum aklıma şu soruyu getirdi; hangi hayvanın ne kadar hakkı vardır? bütün hayvanlar için aynı durum geçerliyse sinek öldürene de aynı ceza istenmez mi acaba? yoksa sinek hayvan sayılmıyor mu?
    (31.01.2012 17:21)

gocuk

    yavru penguenler doğuştan gocukludur;


    (31.01.2012 15:49)

tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan

    yumurtadan çıkan civcivdir. o sebeple cevap: yumurta tavuktan çıkar sonra ikisi birden mideye girer.
    (29.01.2012 22:43)

metal fırtına

    pfff amerika türkiye ye saldıracakmış da şu olacakmış bu olacakmış bakış açısıyla okunmaması gereken kitaptır. adı üstünde kurgudur bunlar. bu kabulü yaptıktan sonra kitap ve devam kitapları oldukça gerçekçidir bile diyebiliriz. moral bozan can sıkan, olur mu be böyle bir şey dediğimiz kısımları olduğu gibi, aslanım benim, her halde türküz lan biz dedirten gaza getirici kısımları da mevcuttur. sürükleyiciliği ile potansiyel tehlikeleri bir nebze de olsa akla getirmesi ile okunmasının faydalı olacağını düşündüğüm seridir aynı zamanda.

    bayanlara eşlik ettiğim bir alışveriş faciasında kitap reyonunda hmmm yeni kitabı bu sanırım ne demişler acaba diyerek, o sıkıcı alışveriş süecinde bir kitabını bitirmişliğim de vardır. böyle de faydalıdır.
    (26.01.2012 01:06)

jeotermal

    günümüzde * 2 tip jeotermal enerji kullanımı söz konusudur.

    1. tip; jeotermal diyince herkesin aklına gelen yer altından sıcak suyun yüzeye çıkartılarak enerji üretilmesi, ısı kaynağının gücü ölçüsünde yeterli büyüklükteki konut ve tesislerin ısıtılması, hamamda jakuzide keyif amacıyla kullanılmasıdır vs. araması, bulması, çıkartması, dağıtması, zor, zahmetli ve pahalıdır ilk yatırım açısından. daha sonra işletme maliyetleri o kadar da yüksek değildir. yer altından çıkan sıcak su şebekeye ya da sisteme veriliyor işte. oooh ne rahat lan. ama her yerde bulunmaması da dezavantajı. belirli sıcaklığın altındaki suları çıkartmak da yatırım ve işletme açısından ekonomik olmadığından çıkartılamıyor. velhasıl sınırlı alanlarda uygulanabilen bir yöntemdir.

    2. tip jeotermal enerji kullanımı ise oldukça mantıklı, karlı, ekonomik, doğaya saygılı, milli ekonomiyi destekleyici, tuttuğu altın olasıca, bastığı yerleri yeşertesice bir yöntem. anlatayım efem.

    avrupa da son derece yaygın olan bu sistemin türkiye'de de uygulanması için düğmeye basılmış durumdadır.

    klasik ısınma sistemimiz; su gelir doğalgazla kömürle ısıtılır, ısınan su şebekeyi dolaşır, enerjisini bırakmış bir halde gelir, tekrar istenen sıcaklığa kadar ısıtılarak sistemde döndürülür durulur. 0 derecelik su 40 dereceye ısıtılarak dolaştırılır diyelim kabaca.

    klasik soğutma sistemimiz ise aynı işlemin tam tersi. soğuk su ortamdan ısıyı emerek ısınır, soğutucuya geri gelir, genelde elektrikle soğutularak tekrar dolaştırılır. su yoksa da hava dolaştırılır sistemde vs. bu şekildedir ama genelde. 28 dereceye çıkmış su ya da hava ya da yağ artık neyse dolaştırılan 19 dereceye soğutularak tekrar dolaştırılır diyelim bu örneğe de kabaca.

    şimdi türkiye de pek bilinmediğinden böyle detaylıca anlatmak istediğim, bir nevi tanıtmak istediğim, çok hoşuma giden jeotermal sisteme geleyim.

    ortaokul coğrafya bilgimizden de hatırlayacağımız gibi yer altında 33m ilerledikçe 1 derece sıcaklık artar. kabaca olan bu değerler her yerde, zeminin, katmanların cinslerine, kalınlıklarına, yer altı su seviyesine göre değişir.

    toparlıyorum efem, sabrediniz. ısıtma ve soğutma işlemini yapmak istediğimiz konut, ticari tesis ya da ne bileyim hizmet binası gibi binanızın bahçesinde 20-30 cm çapında kuyu açılır. binanın ihtiyacına göre kuyu derinliği ve adeti değişir. 5 tane 100 metre derinliğinde kuyu açılması gerektiği hesaplanmış olsun misal.

    kuyularımızı açıyoruz efendi gibi. sonra bu kuyuların içine borularımızı yerleştiriyoruz. bir gidiş ve bir geliş her kuyunun içine. bunları da kombi benzeri ısı pompası isimli makinamıza bağlıyoruz. bu makinayı da şebekeye bağlıyoruz.

    çalışma prensibine gelecek olursak; kışın, 0 derece olan su yerin 100m altına kadar gönderilip tekrar yukarı çekilince 13 derecelik bır sıcaklığa kavuşmuş oluyor. kuyunun özelliğine, ihtiyaca göre bu sıcaklık değişebilir. daha çok isteniyorsa daha derin bir kuyu açılabilir mesela. 13 derecelik suyumuz ısı pompası tarafından elektrikle ya da doğalgaz kazanıyla 40 dereceye ısıtılıyor yine klasik sistemde olduğu gibi. bu sayede 0 derecelik değil de 13 derecelik suyu 40 dereceye ısıtarak 13 derecelik bir tasarruf sağlanıyor ısıtmada.

    soğutmada ise 29 derecelik suyu 19 dereceye soğutmaktansa, yine aynı ısıtma sistemiyle 13 dereceden 19 dereceye ısıtarak binamızın soğutma ihtiyacını da karşılamış oluyoruz.

    açıklayıcı olması bakımından bol bol laf salatası yaptığım bu yazıdan anlaşılması gereken nokta şudur; özellikle modern ve büyük binalarda ısıtma ve soğutma ciddi maliyetler demektir. 100 m2 lik ortalama bir dairenin aylık 300 tl ye ısıtıldığı düşünülürse büyük binaların aylık 100.000 tl gibi rakamlarla ısıtıldığı yazın ise benzer rakamlarla soğutulduğu anlaşılabilir. yıllık ısıtma ve soğutma gideri 1.000.000 TL olan bir binada bahsettiğim sistemin kullanılması halinde maliyetler ortalama yüzde 40 düşmekte, yatırım maliyetleri 5-6 yıl arasında karşılanmaktadır.

    cari açık gibi başa bela bir ekonomik veriyle mücadele eden ülkemizde dışa bağımlı enerji giderlerinin yüksekliği de göz önünde bulundurulursa bu tip bir sistemin kullanılması halinde sayılmayacak kadar çok fayda görülecektir.

    umarım kısa sürede tanınarak, teşvik edilerek kullanımı yaygınlaştırılır bir an önce.

    edit: verilmiş rakamsal değerlerin tamamı atmasyondur. sadece yeraltından 13 derecelik su elde edilmesi gerçekçidir. yani demem o ki bu sistem sadece 1 milyon tl lik ısıtma soğutma gideri olan binalarda değil 3-5 dairelik apartmanlarda, tek dairelik müstakil konutlarda bile ihtiyaca göre kuyu adeti, derinliği değişirilerek kullanılabilmektedir. iyidir iyi. hem kuyu dediğime de bakmayın borular indirildikten sonra içleri beton dolduruluyor, bu sayede içine topum kaçtı, ayağım sıkıştı derdi de yok.
    (26.01.2012 00:40)

evekitap

    uygun fiyat bol çeşidi ile ev rahatlığında istenilen kitabın alınmasını sağlayan pek faydalı site.

    yalnııııız;

    arka plan renginin beyaz olması tasarım açısından pek hoşuma gitmedi benim, gözü yoruyor sanki. sonracıma en çok satanlarda üst üste konmuş kitaplar olabilirdi sol tarafta, adı okunabilen kitabı seçtiğimizde ayrıntısı, özeti gelirdi ana ekrana. ya da kitap dolabı içerisinde de olabilirlerdi aynı şekilde.

    ayrıca fiyat bilgisi bazı kitapların adını kapatacak şekilde kitapların üstünde yer alıyor. altlarına da yerleştirilebilirdi.

    internetten güvenle alışveriş yapabilme keyfini arttıracak şekilde, bir yerlere ssl v.3.0 güvenlik sistemi ile güvenle alışveriş yapabilirsiniz gibi bir ibare bulunabilirdi.

    son olarak 3 tl ye bir kitap alıp 10 tl kargo parası vermek istemez kimse. bu konuda bazı bilgiler de bulunabilirdi. 50 tl lik kitap alana kargo bedava kampanyaları gibi. ya da kargo firmalarıyla yapılan anlaşmalar...

    fikirlerim bu konuda sorulmadı, belki de önemsenmez de ama ben yine de belirteyim. belki bir faydamız dokunur dışardan bakan biri olarak yaptığımız eleştirilerle.

    yayın hayatında başarılar dilerim.

    edit: ssl güvenlik ibaresi varmış ama aşağıda kalmış. göremedim bak. yukarı alınabilir:)

    edit 2: site adı da kitapfirsati.com olsaydı mesela.
    (16.01.2012 18:50)

sayfa: 1-2-3-4...-87

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.