de la guarda

    'koruyucu melekler' anlamına gelen 'de la guarda' pichan baldinu ve digiu james tarafından 1993 yılında arjantin de kurulmuştur. bilindik sahne gösterilerinin aksine izleyicilerin ayakta izledikleri şovu icra eden sanatçılar sürekli hareket halindedirler. ses, ışık ve su sistemleri kullanılarak görselliği arttrılan şov, izleyicileri içerisine alarak oldukça interaktif bir havada gerçekleşmektedir. yaklaşık 70 dakika süresince, sahneye halatlarla bağlanmış dansçılar, ayakta duran izleyiciler üzerinde 'uçarak' dansederler.
    (28.04.2006 09:25)

martin lings

    ingiliz asıllı müslüman yazar matin lings (ebubekir siraceddin), 1909 yılında ingiltere'de dünyaya geldi. önceleri protestan, daha sonra da ateist oldu. oxford üniversitesinde ingiliz edebiyatı okuyan yazar, yirmibeş yaşlarında diğer dünya dinlerini incelemeye başladı. 1938'de tanıştığı kuzey afrikalı müslümanlar vasıtasıyla büyük sufi şeyh ahmed alevi eş-şazeli ile buluştu ve müslüman oldu. ebubekir siraceddin adını aldı. ardından 1939 yılında mısır'a gitti ve burada kahire üniversitesinde özellikle shakepeare üzerine on iki yıl ders verdi. lings 1948 yılında tekrar ingiltere'ye döndü. londra üniversitesinden arap dili diploması aldı ve 1955 yılından itibaren ingiliz müzesi doğu el yazmalarının (özellikle arapça) tasnifinde bulundu. şu sıralarda emekli ve güney ingiltere de yaşamını sürdürmektedir. eserleri arasında antik inanclar modern hurafeler, yirminci yuzyılda bir veli, tasavvuf nedir? ve son eseri onbirinci saattürkçeye çevrildi.üç yılını verdiği hz. muhammedin hayati adlı kitabı ile yazar, pakistan devletince her yıl verilen siret ödülünü kazandı. Eserleri belli başlı bir çok dile çevrilmiş ve büyük ilgi toplamıştır. Yazarın ayrıca türkçeye çevrilmemiş book of certainty, shakespeare in the ligh of sacred art, (gbkz:quranic arts of calligraphy and illumination )isimli kitapları vardır. iyi bir şair de olan Lings in iki de şiir kitabı vardır. Yazdığı makaleler, studies in comparative religion, the islamic quarterly gibi dergilerin yanı sıra, the new encyclopaedia of Islam ve Encyclopaedia Britannica gibi belli başlı ansiklopedilerde yer aldı.
    (28.04.2006 09:00)

rsvyl

    sözlükteki yegane arkadaş. istanbul nostaljisine meraklı, entry olarak girdiği kitaplar okunası kişilik. iyi ki varsınız diyorum.
    (28.04.2006 08:48)

taksim meydanı

    taksim semti ve meydanı adını, eskiden galata-beyoğlu suyunun taksim edildiği, yani dağıtıldığı merkez olmasından almıştır. meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. meydanın ortasındaki cumhuriyet anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor. meydanın başlangıcından tünel'e kadar nostaljik tramvay çalışır. taksim aynı zamanda kültür, eğlence ve büyük bir alışveriş merkezidir. çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyeleri, segi salonları, bar , disko, kafe barındırır. özellikle hafta sonları taksim 24 saat hareket ve kalabalığın merkezi durumundadır.
    (27.04.2006 11:34)

sezen aksu

    içinde hüzün barındırmayan, acıdan geçmemiş şarkıların, olgunlaşmamış insanlar gibi olup, kimsenin yüreğine ulaşamayacağını söyleyen ve tüm şarkılarıyla yüreğimize ulaşmayı başarmış, damıtılmış sanatçıdır kendileri. sanatçı sıfatını sonuna kadar hakeder. söylemek istediklerini söylüyor, biriktirdiği deneyimleri insanlarla paylaşıyor, sadece paylaşmak için... bunu başarabildiği için de kendisini daha fazla seviyor ve takdir ediyoruz.
    (27.04.2006 11:25)

araba sevdası

    romanda batılılaşma çabaları ve fransız kültürünün etkisi altında kalmış ana karakterin yaşadıkları irdelenir. kullanılan dilin yoğunluğu haricinde aralarda bolca fransızca cümle ve anlatım da yer almaktadır. ana karakter mirasyedi ve hayal dünyası oldukça gelişmiş bir tiptir. tüm roman boyunca can sıkıntısını nasıl bertaraf edeceği ve platonik aşk yaşadığı bayanın kendisiyle yaşadığını varsaydığı ilişki üzerine tasarılar yapar.roman beklenmedik ve ani bir sonla biter.
    (19.04.2006 15:04)

cul de sac

    osho, ayaksız yürümek, kanatsız uçmak adlı kitabında "herkesin artık sona geldiğini düşündüğü, çıkış yolu bulamadığını hissettiği bir an vardır, işte o an kendinizi bir çölde gibi hissedersiniz, yapayalnız ve hiçlikle burun buruna. cul de sac hiçlikle burun buruna olmak, çıkmazda olmak, yolun sonuna geldiğini hissetmektir." der.
    (13.04.2006 13:59)

hülya avşar

    şov dünyasının hermen hemen her alanında boy gösteren bir zamanlar cem özer tarafından "medya maymunu" olarak tanımlanan ve bu tanımın hakkını veren kişi. her zaman umursamaz ve "bana bir laf edeni bin lafla bombalar, dediğine pişman ederim" modundaydı. ama feraye tanyolaç vakasında ne yazık ki vakur ve umursamaz karizması dağıldı çünkü kendini kendi silahıyla vurmuş oldu. feraye ye ölesiye sinirlendi, nefret etti ama bunu imaj politikası sebebiyle gösteremediği için ilk kez konuşmalarında tekledi, tereddüt emareleri gösterdi. içten içe yenilgiyi hissetti ve her hareketine, her konuşmasına yansıdı özgüven zedelenmesi. içinde gerçekten çok mutsuz hissediyor olmalı...
    (12.04.2006 21:21)

nurdoğan rigel

    istanbul üniversitesi, iletşim fakültesi, gazetecilik bölümünde 1993 yılından bu yana kuramsal dersler veren iletişim bilimcisi. derslerinden geçmek oldukça zor olduğundan, sene sonunda bütünlemeye bırakmadığı öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır. bazı derslerinde kendisiyle metin okuma konusunda karşılıklı monolog yapardık çünkü sınıftaki arkadaşlar "olur da yanlış cevap verirsek bizi sınıfa rezil eder" korkusuyla çıt çıkartamazlardı. bir keresinde yaptığı derste verdiği konuyla ilgili yazdığım yazı neticesinde ismimi vermeden beni yerden yere vurmuştu. sınavlarında hiç beklenilmeyen ve kenarda köşede kalmış sorular sorar, çoğu kişinin çalışmalarını heba ederdi. bir zamanlar öğrencilere karşı çok yumuşak başlı olduğu rivayet edilmektedir. neden sonra belalı olmuştur. çalışma odasında yangın bile çıkmış ya da çıkartılmıştır. ne olursa olsun öğrencilere gerçekten bir şeyler öğretme çabasında bir insandır. özel üniversitelerden birinden gelen teklifi reddedip sebep olarak da"siz buraya zekanızla geliyorsunuz, onlar ise babalarının parası sayesinde oradalar. tabii ki burada sizinle kalıyorum" demiş ve takdir kazanmıştır.
    (12.04.2006 17:26)

barbie çıkartma kitabı

    ilkokul dönemimizde hemen herkeste bulunan, resimlerin üzerine aynı şekildeki çıkartmaların yapıştırılması esasına dayanan dergi boyutlarında çıkartma kitabı. kolonyalı mendil paketi tarzında paketlerde satılırdı bu çıkartmalar. yeni alınandan aynıları çıkınca üzülürdük ama heba etmez ranzaların, kitaplıkların, çalışma masalarının kenarlarına yapıştırırdık.
    (11.04.2006 15:38)

şiki şiki baba

    sözleri ise şöyle;

    şiki şiki baba
    hayni hayni yaba
    helik melik duni
    gel fakiri yaba

    ooooooooooooooooooooooooo...

    gözlerinin uğruna
    ben canımı adadım
    senden başka kimseye
    inan aşık olmadım

    gel de söyle aşkını
    sorma sakın yaşımı
    ne olursun sevgilim
    darda koyma başımı

    şiki şiki baba
    hayni hayni yaba
    helik melik duni
    gel fakiri yaba

    ooooooooooooooooooooooooo...

    şiki şiki baba
    hayni hayni yaba
    helik melik duni
    gel fakiri yaba

    aşkımı anlatmaya
    varmıyor benim dilim
    ne kadar da güzelsin
    benim canım sevgilim

    utanma sakın benden
    ben de hoşlandım senden
    gel beraber olalım
    bize ne el alemden

    şiki şiki baba
    hayni hayni yaba
    helik melik duni
    gel fakiri yaba

    ooooooooooooooooooooooooo...

    deli ediyor aşkın
    olmuşum inan şaşkın
    allaha yemin olsun
    sen herkesten başkasın

    bir kelebek misali
    havalarda uçarım
    karşı çıkan olursa
    ben seninle kaçarım

    şiki şiki baba
    hayni hayni yaba
    helik melik duni
    gel fakiri yaba

    ooooooooooooooooooooooooo...

    şiki şiki baaabaaaaaa
    (11.04.2006 15:01)

şiki şiki baba

    durmuş çiğdem adlı arabeskçi tarafından seslendirilen 80'li yıllar parçası. kemal sunal ın atla gel şaban filminde de sıkça yer alır. minibüs ambiyansı içinde bu şarkıyı duyan şaban her seferinde 6 lı ganyan bahislerini tutturur. sözleri pek anlaşılamasa da komik olarak hatırlanan bir şarkıdır.
    (11.04.2006 14:59)

boyoz

    yüzyıllardır izmir ve çevresinde tüketilen boyoz aslında bir musevi yiyeceğidir. zaten artık kullanılmasa da geçmişte yahudi böreği olarak da geçtiğini biliyoruz adının. araştırmalar bu yiyeceğin kökeninin sefarad kültürüne dayandığını gösteriyor. sefarad kökenli musevilerin ispanya dan gelirken yanlarında getirdikleri bir ürün olan boyoz, doğal olarak yalnızca ege bölgesine has bir ürün değildi.
    seferad yahudileri, ege bölgesi başta olmak üzere istanbul ve anadolu nun pek çok yerine dağıldıklarında da boyozu anadolu halkına tanıtmışlardı. ama sadece izmir ve çevresinde beğenilip, ticari bir ürün gelebildi boyoz.
    (11.04.2006 12:05)

maroon 5

perihan mağden

    tuhaf birisidir bu kişi, bir anda parlayabilecek gibi bir havası vardır. çok fazla sigara içer, etrafı kalabalıktır ama kendi dünyasından izler her şeyi. kendini tanır, kendinin zıttı olanları ise tanıtır... etrafında görünmez bir duvar vardır.
    (07.04.2006 12:18)

sayfa: 1-2-3-4-5

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.