“her ikisi de melek olsa kanatları çarpışan” akrabalar. evlilik ve yeni bir kadın söz konusu olduğunda, oğullar kıymete biner annelerin gözünde. ve başlar sürüp gidecek olan gelin-kaynana rekabeti… (zaten bir erkeğin değerini anlamanın en etkili yolu, başka bir kadının varlığının söz konusu olması değil midir?) eğer erkek, evliliğin ilk yıllarında, annesinin düştüğü yanılgıya düşerek, artık yeni bir haneye mensup olduğunu fark edemezse, gelin-kaynana çekişmesinde arada kalacağı gibi, evliliğinde de tatsız tartışmaların çıkmasına engel olamaz. gelin-kaynana sorunlarının bir başka kaynağı da, aralarındaki ilişkinin, öyle olduğunu iddia bile etseler, asla bir anne-kız ilişkisi gibi olamamasıdır. bir genç kız, annesinin nasihatlerinden sıkılınca ona “tamam anne ya, amma da uzattın” demekten imtina etmezken, kayınvalidesine asla böyle diyemez. kızların nazı annelerine geçer ancak. anneler kızlarının terslemelerini az sonra unuturlar ama kayınvalideler, gelinlerinden duydukları kötü bir sözü, tabir caizse, başları teneşire gelse unutmazlar. tabi aynı durum, gelinler için de geçerlidir. bazılarına göre gelin-kaynana probleminin tek çözümü mesafedir. hem uzun yollar, hem de ciddi, mesafeli ilişkiler anlamında…