doktor

  1. "tıp doktorları"ysa eğer bahsi geçen; ülkelerin politikalarını yöneten kurumların / kişilerin / toplulukların (ne derseniz diyin artık) sağlık alanında sessiz sedasız verdikleri hayati kararların sağlık alanından yaptığı götürülere çok fazla aldırış edilmeden ondan bundan sorumlu tutulan; "herkes gibi" insanlar topluluğu.

    karmaşık insan biyolojisini "anlamak", "ezberlemek", daha doğrusu ezberledikten sonra anlamak, sorunu, çözümü, çözümün mantığını, içinde bulunulan koşullara uygun olanını seçmek, (sözgelimi canım yurdumun her yanında aynı değildir hiçbir zaman imkanlar; her ücra köşesi ankara , izmir, istanbul değildir çünkü; yahut sosyal devlet anlayışıyla hareket edilmemektedir artık günümüzde, mesela henüz 1 temmuz 2006'da alınan "sağlıkta reform yasası"nın paket programının sonuçları görülmeye çok az başlanmıştır, devamı da gelecektir malesef) 6 yıl boyunca değil bir ömür boyu hiyerarşinin alasının boyunduruğu altında okumak (ki okurkenki zorluklara değinmek bile istemiyorum; zaten sınırlı tecrübemle de yakışık almaz) yetmez; ssk'de ya da devlet hastanelerinde çalışıyorsa zaten günaşırı nöbete kalır; günde yüzlerle ifade edilen sayıda hastayla görüşür, 36 saat uykusuz yaşayabilen bir organizma olur, kaybedilen hastaya mesleki başarısızlık gözüyle baktığından değil, hasta bir "insan" olduğundan üzülür, olmadı kaybedilen hastadan daha hasta olan yakınları tarafından gözünün yaşına bakılmadan canına kıyılır, birkaç dakika önce girdiği evinde ya da zaten sınırlı olan tatilinde aldığı bir telefonla her insan evladı gibi aldığı planlarını iptal ediverir, enfeksiyondan enfeksiyona koşar (sağlık çalışanlarının azımsanmayacak ölçüde büyük bir kısmı hepatit b enfektedir), ışık hızından daha hızlı gelişen teknolojinin getirdiği imkanlara kavuşma ihtimali olanları 24 saat boyunca kendini bir üst modeliyle upgrade etmek zorunda kalır, hata yapma yetkisi yoktur çünkü, özel hayatını gerçekten de bir tarafa bırakır, zevklerinden büyük ölçüde vaz geçer; [tüm bunların dışında bir de zorunlu hizmet yasasından çok fazla bahsetmek istemiyorum, ağlaya sızlaya, tüm düzeninizi bozarak, isteğiniz dışında da gönderilseniz bu memleketin her köşesi bu memleketindir çünkü] yine de günah keçisi ilan edilir, sevilmez (sevilmek gibi bir kaygısı da kalmaz artık zaten), çok paparazzi ve magazin tipler ya da kendini tanrı zannedip kibriyle tiksindiren, çalıştığı devlet hastanesinde karşılaştığı hastasını hastanenin imkanlarını kullanarak, sırasını öne kaydırarak, kısacası ona imtiyazlar sunarak bizzat muayenehanesine davet eden örnekleri sayesinde (ki zamanla bu örnekler de kalmayacak çünkü devletler artık halklarının sağlık giderlerini karşılamama eğiliminde) alayı "kimseyi ciddiye almayan, 'paran varsa ne ala yoksa sana güle güle' tripleriyle dolaşan" bir güruh yaftasıyla etiketlenir, kongreden kongreye koşup club yapmakla, yaptıkları hataların bedellerini ödememekle itham edilirler, *, * * dövülmeyi , sövülmeyi geçtim, bu uğurda hayatlarından olurlar.

    ancak;

    peşin hüküm yararı olduğu kadar zararı da olan bir kavramdır.

    kategorizasyon hoş bir şey değildir; hele ki mesleklere göre yapılacak iş hiç değildir; sözgelimi parasını bastırıp kendi verdiği özel derse gelmeyen öğrencisinin yüzüne bakmayan öğretmen yok mudur?

    vicdan mesleki eğitim dahilinde öğretilen bir şey değildir; aldığınız mesleki eğitim sayesinde vicdanlı ya da acımasızın teki olmazsınız.

    ve son olarak; bu tanım kimseye ayar vermek amacıyla yazılmamıştır; bilakis ayar almışlığın ya da yalnızca bir kırılmışlığın dışavurumudur, belli başlı önyargıların yıkılmasını ve empati kurulmasını özendirmek amacı gütmektedir daha çok. hekim diyip ötekileştirdiğiniz de sizin gibi insandır; üstüne üstlük siz hakkında ne düşünürseniz düşünün size hizmet etmek boyutunda yardım etme sözü vermiş ve halen de saygılarını sunan insandır.


    (#52407) doktorcuk|11.10.2006 07:24|