makâm: kûrdîli hicâzkâr
usûl: curcuna
bestekâr: bîmen şen olan şarkıdır.
yüzüm şen, hâtıram şen
meclîsim şen, mevkîim gülşen
dilim şen, hem revim şen
hem serim şen, hem de mim rûşen
nasıl şen olmasın gönlüm
bu bezm-i îyşû iştretde
içen şen, söyleyen şen
dinleyen şen, yâr ü ağyâr şen
mevkî: yer, mahal, yöre
gülşen: gül bahçesi
ser: baş, kafa
mim: divan şiirinde noktayı andıran biçiminden dolayı sevgilinin ağzının küçüklüğünü belirtmek için kullanılan benzetme öğesi
rûşen: parlak, aydınlık; açık, ortada, belli
bezm: içkili, eğlenceli sohbet toplantısı
îyş (ayş): yaşama, yaşayış; gününü gün etme, hayatın tadını çıkarma, zevk sürme
işret: içki; içki içme; içkili eğlence
yâr ü
ağyâr: dost düşman, el gün
bu şarkı ile ilgili şöyle bir hikaye anlatılır: atatürk bimen efendi'nin şarkılarını dinlemekten zevk alır, zaman zaman davet edermiş. dolmabahçe'deki meşklerin birinde bimen efendi'ye hitaben:
-şarkılarınız pek güzel fakat hep hüzün ifade ediyor. acaba neşeli bir besteniz var mıdır? diye sormuş. bunun üzerine bimen efendi bu eseri bestelemiş. atatürk'ün bu hoşuna gitmiş ve bimen efendi'ye şen soyadını vermiş.