dertleşmek

  1. * *

    Bazen bir ihtiyaçtır, hem de çok şiddetli bir ihtiyaç.. Vallahi de, billahi de... Bir Arap atasözü diyor ki, "Tatmayan bilmez."*; -tattığımı zannederek- tatmayanlar için aşağıda yazılanların müphem kalabileceği endişesini izhar etmemin yadırganmamasını istirham ediyorum... *

    İnsanın içinde gün geçtikçe büyüyen, bir dereceye varmadan tam manasıyla farkına varıl(a)mayan, farkına varıldıktan sonra da ona duyulan ihtiyacın şiddetinin iliklere kadar hissedildiği bir ihtiyaçtır dertleşmek. Öyle ki, derdini paylaşacak bir yar-ı vefadar bulamayan insan, üzüntüden harap olur. Düşüne düşüne kendini yer, mumun erimesi gibi anbean erir. Taşıdığı hisli yürek yıpranır, belki de perişan olur. Elemi ve kederi artar; zaman ilerledikçe de simasında derdinin attığı imzalar ortaya çıkar...

    Dertleşmek isteyen insan esasen iki şey istiyordur diye düşünüyorum: Anlatmak ve anlaşılmak; ikisi ayrılmaz, anlaşılmayacağını düşünen insan niye anlatsın ki?! Derdine çözüm bulunamayabilir ama anlaşılabilme ümidi bile insan için çok önemli bir teşvikçi ve teselli vericidir. Bundan dolayı, anlaşılabilme ümidi yoksa anlatamaz insan. Anlatamayınca derdin büyüdüğü bir vakıadır da * anlaşılamayacağını düşünmek/anlamak/bilmek insan için çok daha yıkıcı bir durumdur.

    Dertleşmek isteyen insanın, büyük olduğunu düşündüğü bir derdi vardır; eğer onu, anlayabileceğini zannettiği bir yar-ı vefadara anlatamazsa, anlatamamak ayrı bir dert haline gelir. Çünkü, anlatmak derdin yükünü azaltır. Anlatamayan insanın, derdi her aklına geldiğinde duyduğu elem katlanır. Kalbinin kırıklığını ve içinin burukluğunu adeta ciğerini delen/yakan * bir derecede hisseder. Tahammül sınırları zorlanır da zorlanır ve -Allah muhafaza- dert, bir yerde dayanılmaz hale gelerek sağlık açısından sıkıntılar bile yaşatabilir.

    Sürekli bir düşüncelilik hali, her şeyin derdi çağrıştırması ve bundan dolayı kendini bunalmış hissetmek, sık sık ümitsizliğin hatıra gelmesi dertleşememenin neticelerinden bazılarıdır. Fıtraten zayıf insanlar bunlara maruz kalsa onlara yazık olur ama dertleşmeyi bu seviyede idrak edenler fıtraten zayıf olmadıkları için bu neticelerle yaşamanın zorluğunun üstesinden gelebilirler. Kolay bir şey değildir ama bu da bir imtihandır muhakkak.

    Meseleye tamamen farklı bir açıdan yaklaşacak olursak da şunu diyebiliriz, dert olmadan yaşanmaz. Bu dünya, darılma değil dayanma dünyası olduğu için derdin bittiği günden bahsetmek pek mümkün olmaz. Derdin bittiği rahat günler bazıları için kabirdedir*; bazılarına orada da rahat yoktur*. Yüreği mangal gibi olan bazı muhteremler "Derdimi seviyorum.", bazıları da "Sakın, bana derdin bittiği günden bahsetme!" demişler. Tabii, buradaki dert dünyalık değildir, ukba ile alakalıdır.

    Netice-i kelam: Ufkumuz dertle kaplandığında içimizi ferahlatacak ve sinemize inşirah salacak bir vesiledir dertleşmek. Allah, kimseyi kimse için dert kaynağı etmesin ve bizi dertleşebileceğimiz yar-ı vefadarsız bırakmasın. Amin..


    * * * *
    (#324964) herseyemaydanoz|11.09.2012 04:30|