şeyh galip

  1. (1757 İstanbul - 3 Ocak 1799) Türk divan edebiyatı şairi, mutasavvıf.
    Mustafa Reşid Efendi babası, Emine Hatun ise annesidir. Daha çok küçük yaşlarda büyük bir kabiliyet ve başarı gösteren şair, ilköğrenimini babasından görmüş, daha sonraları dönemin ünlü şairlerinden Farsça'nın inceliklerini öğrenmiştir. Ailesinin etkisiyle Mevlâna Dergâhı'nda (Konya) çileye girdi, sonra yine ailesinin etkisiyle çilesini tamamlayamadan İstanbul'a geri döndü. İstanbul'a döndüğünde Yenikapı Mevlevihanesi'nde çilesini tamamlamıştır. Daha sonra, 1791'de Galata Mevlevihanesi Şeyhliği yapmıştır. Ansızın, 3 Ocak 1799'da, İstanbul'da ölmüştür; ölümünün nedeni bilinmemektedir. Türbesi bu mevlevihanenin bahçesindedir.

    Galib Dede, Mehmed Es‘ad, keza Şeyh Galib (1171/1757-1213/1799), Türk şairi, dîvân edebiyatının beş büyük temsilcisinin (diğerleri Bâkî, Fuzûlî, Nef‘î ve Nedîm [bu maddelere bk.]) sonuncusu. İki meşhur tarih düşürmede: eser-i ‘ışk ve cezbetullâh kaydedildiği gibi, 1171/1757 yılında İstanbul’da Yenikapı Mevlevîhânesi’nde dünyaya geldi. Şair ve âlim olan babası Mustafa Reşîd, Mevlevî bir ailedendi ve Galib’in hayatı ve meslek seçimi üzerinde kesin bir etki icra etti. Annesi hakkında, bizzat Galib tarafından düşürülen bir tarihten, sadece isminin Emîne olduğunu ve 1209/1794’te öldüğünü biliyoruz. Öyle anlaşılıyor ki Galib, düzenli bir medrese eğitimi almamış, fakat aile muhitinde ve Mevlevî tekkesinde İslâmî klâsik eserleri lâyıkıyla tahsil etmişti. Babasından sonra, onun asıl hocası ve mürşidinin, 1194/1790’da Galata tekkesi [mevlevîhânesi] Şeyhi olan Aşcı-başı Hüseyin Dede olduğu anlaşılıyor. Galib çok erken bir yaşta şiir yazmaya başladı ve aynı zamanda Dîvân-ı Hümâyûn’un Beylikci Odasında bir memur olarak çalışırken, yirmi dört yaşında bir dîvân tertip edebildi. Şair Neş’et’in telkiniyle, daha sonra Galib’le değiştirdiği Es‘ad’ı müstear isim (mahlas) olarak benimsedi. Galib Celâleddîn Rûmî ve Mevlevîlerin eserlerine gittikçe artan bir ilgi gösterdi. 1198/1783’te aniden tarikata girmeye karar verdi ve Mevlevîlerin şeyhi Seyyid Ebû Bekir Çelebi’nin delâleti altında, tarikatın âsitânesinde lüzumlu ayinleri icra etmek için genç arkadaşı İbrâhîm Hân-zâde Yûnus Bey’le birlikte Konya’ya gitti. Dönüşünde tarikatın meşhur Galata tekkesinde çillesini tamamladı ve daha sonra Haliç üzerinde Sütlüce’deki evine çekildi, burada Yûsuf Sîneçâk’ın Cezîre-i Mesnevî’sine bir şerh yazdı. Konya Çelebisi tarafından Galata tekkesi şeyhi olarak tayini Galib’in hayatında bir dönüm noktasıdır. Bizzat bir şair ve musikişinas, Celâleddîn Rûmî’nin bir hayranı ve Mevlevî tarikatının bir mensubu [olan] Sultan Selîm III’ün hemen dikkatini çekti. Sultan, Galib’in çok iyi özel bir dostu oldu ve tekkede sık sık onu ziyaret ediyordu ve şair Saray-ı Hümâyûn [yani Topkapı Sarayı]’da daima hoş karşılanıyordu. Sultanın yardımıyla Galib, tekke ve müştemilâtını tamamen restore ettirmeyi ve daha sonra onu başkentin en önemli edebî merkezi hâline getirmeyi başardı; bizzat tekkenin harem dairesine taşındı. Selîm III’ün kültürlü ve zeki bir kadın [olan] kız kardeşi Beyhan Sultan, şaire, daha sonra bir sevgiye dönüşmüş gibi görünen büyük sempati duydu. O, ölünceye kadar birçok bakımdan ona yardım etti ve onu korudu. Galib, şiirlerinin çoğunda ona büyük saygı ve hayranlığını ortaya koyar. Duygu ve sevginin saygı ifadeleri ile ima edildiği birçok pasajlara göre hüküm vermek gerekirse şairin ona âşık olması imkânsız değildir. Mevlevîlerin muhitinde Galib’in en iyi arkadaşı, ölümü üzerine meşhur mersiyesini yazdığı şair ve biyografi yazarı Esrâr Dede [ö. 1211/1797] idi. Galib 12131/1799 yılında kırk iki yaşında öldü. Erken ölümünün sebeplerine gelince, kaynaklar [bu hususta] ittifak hâlinde değildir. Vereme yenik düştüğü anlaşılıyor. Galata tekkesi mezarlığında, meşhur 11./17. asır Mesnevî şarihi İsmâ‘îl Rüsûhî Dede’nin yanına defnedildi.

    Tarzı ve Edebiyatı:

    Esed ve Galip mahlaslarıyla yazdığı şiirlerini toplayarak 24 yaşında iken divanını meydana getirdi (1780). Şeyh Galip, hiç kuşkusuz Nedim'den sonraki dönemin en önemli şairlerindendir. Sembolizm benzeri bir tarzın Türk edebiyatındaki öncüsü olmuş, birçok buluşu ve yarattığı manzumlarla Divan Edebiyatı'nın gelişmesinde büyük bir rol oynamış olmasına rağmen divan şiirinin geleneklerinden de kopmamıştır. Bugün Şeyh Galip'in şiirleri gösterdiği harika sembolizm ve betimlemelerle özellikle Batıda fazlasıyla beğeni toplamaktadır. Şeyh Galip'in eserlerinin en önemli yönlerinden birisi de tasavvufi temellere sahip olmasıdır. Şeyh Galip tasavvuf edebiyatı açısından çok önemli bir isimdir.

    Eserleri:

    * Divan (Şiirler)
    * Hüsn ü Aşk (Güzellik ve Aşk)
    * Şerh-i Cezîre-i Mesnevî
    * Es-Sohbetü's-Sâfiyye

    --alıntı--
    (#304459) hashacip|28.04.2011 20:21|