türkçemizin bozulmasını önelemeye çalışan nadir kurumlardan birisi olmasına rağmen günlük hayatımıza giren kelimelerin yerlerine saçma sapan kelimeler uyduran ve insanların tepkisine yol açan kurumumuzdur.her zamanki gibi kelime günlük hayatımıza girene kadar hiçbir faliyet göstermez ne zaman ki yabancı kelime halk tarafından benimsenip özümsenir ozaman devreye girer ve çalışmalara başlar ürettiği bazı kelimelere örnekler verecek olursak.
euro avro
otobüs çok oturgaçlı götürgeç
dinlencemiz (tatil) çok heyecanlı basladı şekerim. biliyorsun, uçakta
her zaman hesaplı orunda (economy class) seyahat ederim. ama yer kalmadığı
için bizi birinci oruna (first class) oturttular.
çok keyifliydi ama bir burgaç(türbülans) bizi korkuttu, neyse.
tatilköyünün dalaninda (lobi) bizi çalışanlar karsıladı. karnımız açdiye
hemen seçal lokantada (self servis) kuşluk yemeğine (brunch) davet ettiler.
hayri tatbilir (gurme) geçinir ya... yemekaltıları (ordövr)
beğenmedi, illa seçmeli yemek (alakart) yiyelim diye tutturdu. bu sefer de
bezentileri (garnitür) yetersiz buldu. çocukların karnı o kadar acıkmıştı
ki, hayri bey garsonlarla kavga ederken, biz bir ayaküstü (fast food) bulup
atıştırdık.
yemekten sonra giriş islemlerini (check in) yaptirmak üzere önbüroya
(front office) gittik. bir hafta öncesinden bankaya yatırdığımız öndelik
(avans) yeterli değilmiş. geçen sezondan beri para şişkinliği (enflasyon)
ederleri (fiyat) çok arttirmiş. neyse, bankanın genel ağından (internet)
istanbul'daki şubenin belgegeçer (faks) numarasını bulduk, hayri'nin
kimliğinin bir tıpkı çekimini (fotokopi) belgegeçerle (faks) gönderdik.
hesaba para aktardılar da, odamıza yerleşebildik. ancak bu olaylar
hayri'yi çok sinirlendirdi, rahatsızlandı birden. bir taksiyle en yakın
hastaneye götürdük. doktorlar hızlı bir tam bakım (check up) yaptılar.
midesindeki yanmadan süphelenerek bir de içgörünümle (endoskopi)
yansılanım (ultrason) istediler. allah'tan önemli bir şey çıkmadı. neyse,
simdi keyfimiz yerinde. sana günümüzün nasıl geçtiğini anlatayım:
sabah kalkınca ben inçık (step) yapıyorum, hayri ise koşmaca
(jogging). [img] bütün yerleşkeyi (kampüs) turluyor. sonra birlikte buharlı
hamama (sauna)gidiyoruz. bir de ovucu (masör) var ki, bütün kadınların mini
putu (idol), büyüleyici özellik (karizma) yerinde. bu arada çocuklar da spor
yapıyorlar:
melisa tüylü top (bedmington) oynuyor, burak zip zip atlama (bungie
jumping) denilen çılgınlığa taktı. çift uçurvur (galiba baltrap) yahut
kaymalık (paten) da yapıyor. akşam hep birlikte canlandırma (animasyon)
seyretmeye gidiyoruz. çok iyi çene yarıstırmalar (talk show) oluyor, ünlü
teker çalarcılar (dj) geliyor. geçen gün de mehmet ali erbil buradaydı,
yanında yürütücüsü (menajer) stelyo pipis ile. güzel bir sözçatar (stand up)
yaptı, büyük dalgalandırma (sansasyon) oldu.sonra, erbil seslikçi (vokalist)
bir kızla uzun uzun sohbet edince, bir sürü düşüntüler (spekülasyon)
yapıldı, olay fotoculara (paparazzi) gün doğdu.pazar aksamı altın saatte
(prime time),gerçeklemeyi (reality show) bırak da burada çekilen
görümsetmeyi (klip) izle.
bak bakalim çıkmalıkta (podyum) beni görebilecek misin,
canlandırıcıların (animatör) arasında.sakin geçgeçleme (zapping), otur
seyret.) haydi şimdi bye, kumarhaneye gidip biraz para harcayalım, yakışıklı
kumar ebesinin (krupiye) karşısına oturup. sonra da kafayı vurup uyuyalım
gerçi estireçe (vantilatör) rağmen oda çok sıcak oluyor ama.)