yahşi batı

  1. anlamıyorum; şu filmin gora'dan arog'dan daha ayakları yere basan bir film olduğunu bi ben mi düşünüyorum. koç gibi cem yılmaz gibidir. ota boka gülmeniz gereken scary movie tadında bir film yapmadığı için ayrıca tebrik edilmesi gerek.

    gora/ arogdaki karakterler fazlasıyla karikatürize edilmişti. belki de bu yüzden o filmler daha çok güldürmüştür. ama şu filmin iskeleti daha sağlamdır bana göre. skeç tadında yapılmamıştır. birbirine zorla bağlantılanmış hissi veren bölümler arası kopukluk yoktur haliyle. gülsünlerde tek, boşver gerisini dememiştir bu film.

    birçoğu vasat diyor film için. misal,
    cem yılmaz evgar'a, yalvaran köpek bakışı moduyla aşkını açarken, bir yandanda atın kasıkları arasından kelebeği tutup verir. romantizmin tavan yapmasını beklediğin, dialoglara baktığında da, "burdan bir hınsızlık/espri çıkmaz" dediğin anda, "at z.kine konmuş kelebek" nitelemesine can veriyor ve sifonu üzerine çekiyor. romantizmini de bildiğin tüm ezberleri de bozup eline veriyor.
    şu duruma vasat diyenlerin "muazzam" dedikleri filmi görmek isterim açıkçası.

    ne diyor; ne anlatırsam anlatayım, anladığın kadarım, gibi bişey. haklı. belkide anlatıcıda değildir sorun,hım?

    edit: bu entaride dahil olmak üzere bu başlıktaki vasat altı/üstü ölçüsü olarak gora/arog filmleri kullanılmıştır; yemeyelim birbirimizi .)

    edit 2: yahu şu "çok küfür vardı" olayına ölüyorum ben. küfür dilin baharatıdır zırtı vırtıdır olayına hiç girmeden; allasen cem yılmaz hangi projesinde buna dair ne vaatetmiştir kuzum?
    yüzlerce insan karşısında sokup çıkaran adam için bu güzide eleştiriyi getirmeyin artık.
    "kendini tekrarlamaya mı başladı ne" de, amenna. ama "çok küfür var"..ne biliim eleştiri gibi gelmiyor pek.
    (#288756) gri|07.12.2010 10:00|