senein birinde o zamanlar internet böyle yaygın değilken iki genç okulun bilgisayar odasına giderler. mouse kazara düşer. düşüncede içindeki o bilyemsi top yuvarlanır. gençler pek sever bu yuvarlanan ağır ve yumuşak bilyeyi. mouse ta düştü ya zaten alır ceplerine atarlar. neden bilinmez pek sevmişlerdir onu. mükemmel bir şey bulduklarını sanırlar. küçük mutluluklar başlığının altına yazılanlarda olduğu gibi hissederler yani. ertesi gün okulda bir kargaşa vardır kimse anlamaz. idare sınıfları gezip anons yapmaktadı:

-bilgisayar odasındaki mouse topuınu çalan arkadaşlar geri getirsin yoksa disipline gidecekler.
ilginçtir bir de okulda herkes bunu konuşmaktadır.
-aaa bilgisayar odasından mouse topunu çalmışlar
dedim ya oazamanlar bilgisayr falan çok yok, mouseların optik olmadığı zamanlar. windows 98 falan kurulu bilgisayarlarda.

lise 1 de olmanın verdiği toylukla pek endişelenen fare topu hırsızları ne yapacaklarını bilemezler. topu götürseler hırsızlıkla suçlanacaklardır götürmeseler olay büyüyecek diye korkmaktadırlar. olay nası büyüyecekse demeyin toyluk saflık yazık düşünememişler o kadarını. neyse bu gençlerden biri alır mouse topunu bilgisayar odasındaki öğretmene götürür buldum diye verir.

işte okullarımız böyle düşkünler okul eşyalarına. gerek bir mouse topu gerek bir tebeşir... aman aman siz siz olun sakın en ufak bir şey araklamayın okuldan. hala anlamam o mouse topunu ne yapacaklar sanırsam takılmaz da ama ne var ki bir mouse almak çok zor olduğu için...

ayrıca köy enstitülerinde okumuş bir teyze anlatmıştı:

bir okula denetime gidiyorlar, bir tane oda kapısı kilitli.
-ne var bu odada
-okula kayıtlı eşyalar
-??
açıyorlar odayı, içeride labaratuvar malzemeleri, bilgisayrlar falan. hiç açılmamış gıcır gıcır
-bunlar yeni mi geldi?
-bi sene oluyo
-niye kullanmıyorsunuz
-bi zarar veririz bir şey olur burada güvendeler
????

fare topunu bile çalsanız peşine düşerler işte, aman devletin malına zarar gelmesin....