suriye

  1. Gittiğimde gördüm ki; çoğu şey Türkiye'den görünenden oldukça farklı. Mesela #111978 numaralı tanımdaki gibi bir demokrasi falan mevcut değil. Ülke tam anlamıyla bir otoriter sistemle yönetiliyor. Halk, Beşar Esad'ın adını bile ağzına almaya korkuyor. Şehrin birçok yerinde ve dükkanlarda hatta arabalarda bile Esad'ın resmine rastlıyoruz. Her köşede de bir polis.

    Ülke ekonomisi bilmiyorum ne durumdadır ama ülke para birimi olan suri'nin TL karşısındaki değeri 1TL=30suri civarında.
    Ulaşım ucuz, ancak halka soracak olursak çok ilginç bir cevapla karşılaşıyoruz. Petrol burada Kanada ile aynı fiyat. Ülkenin kendi kaynaklarını değerlendirememesi ya da peşkeş çekmesi ne kadar acı.

    Türkiye'ye yansıtıldığı gibi ülke sadece Müslümanlardan oluşmuyor. Bab-ı Tuma isimli mahalleye girildiğinizde bir Hristiyan mahallesinde olduğunuzu anlamanız hiç de zor değil. Şehrin çehresi ve insan tipleri bir anda değişiyor. Kimse şikayetçi değil. Hatta bu azınlık kesim Müslüman halka göre daha zengin olmasına rağmen.

    Son zamanlardaki siyasi duruşumuzdan dolayı Türkiye Suriye'de çok sevilen ülkeler arasına girmiş durumda. Halk da seviyor, yönetim de. Hemen belirtmek gerekir ki Suriye de İsrail'le kavgalı. Bunun Türkiye sevgisindeki katkısı unutulmamalı.

    Bir de Türk dizileri çok tutuluyor Suriye'de. Mesela Kurtlar Vadisi karakterlerini halkın çoğu bilir. Polat orada Murat o ayrı mesele :) Her tarafta afişleri kolayca görülebilir. Ciddi bir izleyiciye sahip.
    Kaybolan Yıllarım gibi bir dizi de varmış sanırım. Tv ile çok ilgilenmediğimden tam olarak anlayamadım.
    Bir de beni çok şaşırtan şey; Aşk-ı Memnu Suriye'de de çok izleniyor. Ancak hemen belirtmek isterim ki Türkiye'de çok eleştirilen, ayıplanan ama çok da izlenen dizi, özelliğini Suriye'de de sürdürüyor. Hatta Türkiye'den evlenmek isteyen bir arkadaşıma ailesinin tepkisi, "görmüyor musun? Türkler sevişmeden evlenmiyor" a benzer şekilde imiş. Ağlarım Türkiyemin haline

    Biraz da yemek konuşalım. Tatlılardan bahsetsek iyi olur. Gerisi o kadar iç açıcı olmaz sanıyorum. Şam fıstığının bolluğu tatlılarda kendini gösteriyor. Ayrıca poğaça tarzında tatlıları da var. Unutmadan, bir tatlıları da var ki adını hala bilmiyorum ama süper. Çok basit bir tatlı. Ufak krep tarzı hamurlar satılıyor tatlıcılarda, içine biraz kaymak üzerine de bal döküp yiyorlar. Dükkanın bana hediyesiydi. :)
    Bizdeki tavuk dönere benzer bir tür dönerleri var. İsmine şavırma diyorlar. Yoğurtlu bir sosları var, sosla beraber lavaş ekmeğinin içinde dürüm şeklinde yeniyor.
    Nohuttan yapılan bir meze olan Humus da güzel. Ayrıca yine nohutun ezilip köfte gibi kızartılmasıyla elde ettikleri felafil diye de bir yemekleri var.
    Bunların dışında tavuk çok tüketiyorlar, bir de Arap dünyasının vazgeçilmezi safranlı pilav.

    Halk Arapça dışında bir dil bilmiyor. İngilizcenin geçerliliği de yok. Ama okullarında Fransızca ve İngilizce zorunlu ders. Lakin başaramamışlar yabancı dil işini. Alfabe olarak da resmen Arap Alfabesi kullanılmasına rağmen halk Latin Alfabesini de yardımcı alfabe olarak kullanıyor.

    Gezilecek yer çok, genellikle cami. Emevilerden kalma Emevi Camii var. Caminin avlusuna ayakkabınızı çıkartarak giriyorsunuz. Hoş bir duygu, güneşin kızdırdığı mermerlerde dolaşmak, oturup soluklanmak. Bu camii önceleri bir kiliseymiş, Emevilerin hakimiyetinden sonra genişletilerek camii haline getirilmiş. Avlusunda zamanında devlet hazinesinin saklandığı yapı ve Hz.Hüseyin'nin başını getirdikleri kabın bulunduğu bir yer var. Şiiler buraya çok önem veriyor.
    Şiilerin özellikle önem verdiği başka bir yer ise Seyyide Zeynep ve Seyyide Rukiye'nin türbeleri. Bu iki hanım da Hz. Ali'nin kızları. Şiiler çok şaşalı türbe yapmışlar. Mesela Seyyide Zeyneb'in bulunduğu yerin kubbesi tamamen altın ve 4 ton ağırlığında. Şiilerin durumunu izleyerek bir kez daha ne kadar farklı olduğumuzu anlıyoruz burada.

    Kasyun Dağına çıktığımızda bütün Şam'ı görme şansına sahibiz. Gece buradan şehri izlemenin çok hoş olduğunu söylüyorlar. Kasyun'a çıkarken Türk ve Kürt mahalleleri mevcut. Bir de bir kabristanlık. Kabristanlıkta da Halid'i Bağdadi'nin türbesi var. Gayet sade. Kapıyı çaldığınızda bir türbedar tarafından açılan kapıdan geçip rahatlıkla ziyaretinizi yapabilirsiniz. Gayet tenha.
    Muhiddin-i Arabi Hz'nin türbesi ise daha aşağıda bir çarşının içinde. Bir cami avlusunda, sade hoş bir yer.

    Büyük komutan, Kudüs Fatihi Selahattin Eyyübi de Suriye'de metfun. Halkın saygı duyduğu bu şahsın türbesinde iki mezar mevcut. Biri asıl diğeri ise Alman Kral tarafından saygısına binaen hediye edilmiş. Ne hoş.

    Bir Osmanlı yapısı olan Süleymaniye Medresesinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Kanuni Sultan Süleyman'nın yaptırdığı bir camisi ve tekke. Şuanda restorasyonda. 4 yıl sürecekmiş restorasyonu, Türk tarafı maliyeti üstlenmiş durumda. Caminin arka tarafında kabirler var. Sultan Vahdettin burada metfun bazı aile eşrafıyla birlikte. Gariptir ki buraya sadece Türkler girebiliyor.
    Bilali Habeşi gibi çok önemli sahabelerinde bulunduğu hoş bir ülke Suriye.

    Gidip gezilmesi gereken komşu ülkelerimizden. İki ülke arasında vize uygulamasının da kalkmasıyla geçişler çok kolay.Ülke içi uçuşların ucuzluğundan yararlanıp Hatay'a Hatay'dan da 15TL'ye Şam'a gitmek mümkün. Sınırdaki geçiş pulu ücretini de katarsak 30 TL+Hatay'a uçak bileti gibi bir ulaşım maliyetiniz olur. Biz 30 TL'ye Gaziantep'e uçak bulduğumuzdan Antep üzerinden geçiş yaptık.

    Evet, manzara olarak pek bir şey yok ama, kendimizi bulmamız adına çoook önemli değerler taşıyor, bize ait.
    Tüm gördüklerim bir yana, aklımda kalan en önemli şey Türkiye'nin gerek tarihiyle gerekse bugünkü durumuyla ne kadar büyük bir ülke olduğu. Ve oralardaki halkın umudunun Türkiye olduğu.
    (#268117) cotanjand|20.02.2010 16:53|