mısır

  1. hazeyame nin isteği üzerine mısırla ilgili izlenimlerimi biraz daha detaylandırıyorum.

    mısır havayollarının uçakta servisleri fena değil, uçuşa başlamadan monitörlerden dualar okuyorlar, monitörde prosedürleri uygulayan kadın animasyonları yerine şabalak tipli bir herif animasyonu var, adam olduğundan bebeklerlerle ilgili animasyon koymamışlar.

    kahire havaalanı afrika uçuşları için genel bir terminal, dolayısıyla yoğunluk fazla ama pek konforlu denemez, dönüşlerde çok erken gelmek lazım, her yerde pasaport kontrol diye durduruyorlar, ancak insan rahatlıkla uçağa roket atar bile sokabilir. iskenderiye havaalanında x-ray cihazları tümden bozuktu, aprona bile kimin girip çıktığı belli değil, yer görevlileri uçaklardan yiyecek aşırmak derdindeler. business class salonları bizim kenar mahalle pastahanesinden farksız. ekonomi sınıf uçmak en iyisi.

    havaalanından çıkıştan itibaren taksici saldırısına uğruyorsunuz. her kes bavulunuza saldırıyor, kimseye bavul filan vermeyin, kimseye cevap vermeyin, yoksa peşinizi bırakmıyor, daha önce giden birisinden, otelden yada internetten yaklaşık taksi fiyatını öğrenip ona göre teklif verin, taksiciler sonradan ıvır zıvır gerekçelerle ek ödeme ya da bahşiş istiyorlar, vermeyin. ben 4,5 saatlik bir taksi yolculuğuna yüz dolara anlaştım, 70-80 de olabilirdi sanırım.

    mısıra gidip de pramitlere gitmeden olmaz. pramitleri deveyle yada atla gezdiren mihmandarlar var. iyi bir pazarlıkla bilet, at ve rehber ücreti dahil 20-30 dolar arası anlaşabilirsiniz, fazla vermeyin, mihmandarın tavrına göre bir kaç dolar bahşiş veriliyor. ata binmesini bilmeyenler endişelenmesin, atlar zaten kendi gidiyor, mihmandar da yardımcı olur zaten, deveyi tavsiye etmem, pek dengeli değil. pramit gezisine gidenler başlarını örtecek bir şeyler alsınlar, ayrıca kum fırtınasına karşı da güneş gözlüğü almak lazım.

    piramitin için de bir halt yok, daracık kanallarda klestrofobiniz azabilir, dışarıdan daha güzel, piramitin önünde sfenks te fotoğraf çekmeyi unutmayın. akşam gidilirse piramitlerde ilginç ses ve lazer gösterileri oluyor, gidilebilir.

    mısır arkeoloji müzesi gerçekten güzel şeylerin dandik bir şekilde sunulduğu gidilmesi gereken bir yer. tutankamon un hazinesi görülmeye değer.

    sharm-el şeyh sahildeki turistik bir kenti. dalış meraklılarına hitap ediyor. mısıra göre pahalı ama bizim antalya ya filan kıyasla ucuz sayılabilir. kumarhaneleri meşhur. araplar ve yahudiler barış ortamında kardeşçe kumar oynuyorlar.

    iskenderiye akdeniz sahilinde kurulu, geniş sahilleri olan 10 milyonu geçkin nüfuslu bir yer. kahireden nil boyunca ilerleyen sağlı sollu vahaların arasında ilerleyerek giden havaalanından 4 saatlik bir yolu var. trafik şehir içinde olduğu gibi şehirler arası yolda da trafik kuralları geçerli değil. trafik türkiyedeki gibi sağdan aktığı halde kimse sollama yapmıyor, sağlamak normal bir şey, ayrıca ne şehirde ne de şehirlerarası yollarda geceleri far kullanılmıyor. herkes stop lambalarıyla yol alıyor, farların diğer şöförleri rahatsız edeceğine inanılıyor. yakılan kütüphane ve fenerin yerlerine yanilerini de yapmışlar, görülmese de olur.

    restaurantlar pejmurde bir halde, yemekler konusunda fazla titiz olanlar arap ülkelerinde epey zorlanır, en iyisi hijyen beklentisini istanbul'da bırakmak. sıradan halkın yediği yerlerden bahsetmiyorum bile. çok rahatsız olursanız mc donalds bulup orda yiyin, hiç olmazsa standardı var, burger king de berbat.

    4-5 yıldızlı oteller güzel ve temiz. diğerlerine yanaşmamak lazım. ama neticesinde bahşiş kurumu o kadar abartılı ki, herkesi kişiliksiz yapmış, asasöre binmek isterseniz bir görevli koşup içeri giriyor, düğmeye basıp bahşiş istiyor, tuvalet girişini takip eden bavul taşıyıcısı koşup peçete verip bahşiş istiyor, çay getiren garson aynı, sırf söğüşleme.

    ucuz bir ülke diye rusların ilgisi çok, fuhuş işi de bizdeki gibi rus emekçilerde. israilliler kumar için geliyorlar sadece. sokakta gezen batılı bayanlara yiyecek gibi bakıyorlar, bizdeki tacizciler onların yanında evliya gibidir.

    zenginlik gösteriş ve abartı olarak algılanıyor, kamu binaları başta olmak üzere abartılı bir görkemlilik çabası var, ama içerisi kof. mesela bir restaurant için devasa ölçde sayılabilecek lokantaların pislik içinde mutfakları, ufacık ve mikrop yuvası tuvaletleri olabiliyor.

    halk türkiyeden gelenlere sempati gösteriyormuş gibi gözüküyor ama bu tavra itibar etmemek lazım, amç aslında sizi tavlayıp bir şeyler satıp kazıklamak ya da biraz bahşiş koparmak çoğu zaman. bir de türk olunca müslüman mısın diye soruyorlar, türklerin müslümanlığı yüzyıllardır arap düşüncesinde yarım yamalak bir şey. ben müslüman mısınız sorusuna evet dedikten sonra cübbeli tiplere 'pekala sen müslümanmısın diye sordum' hatta bir kaç tanesine 'yahu ben mısırı hristiyan diye biliyordum' dedim. adamlar biz arabız tabi ki müslümanız dediler. ben de türküm zaten müslümanım deyip ayar verdim. yani adamlar müslümanlığı araplığın doğal bir gereği olarak görüyorlar, diğer tüm müslümanlar eksik müslümanlık gibi bir yargı var.

    neyse uzattım, hazeyame nin isteği üzerine biraz ekleme yaptım, sonuç olarak başka bir seçeneğiniz varsa mısıra gitmeyi önermem, dandik bir yer eninde sonunda.
    (#236598) goodboyum|20.03.2009 14:15|