kaybedecek bir şeyi olmayan insan

  1. çok iddialı bir söz gibi durur aslında. genele bakıldığında pek çok kişinin hayatta bağlı olduğu bir şeyler veya birileri vardır. kimi ailesine kimi eşine vs. bir şekilde hayata bağlı olduğu bir düğüm vardır. önemsediği, değer verdiği bir şeyler kısacası. kaybetme korkusuda diyebiliriz aslında buna. elinde kaybetmekten korktuğu bir şeyler vardır çoğumuzun.

    ama bazılarında bu korku yoktur. hayattan bir beklentisi yoktur demek istemiyorum ama bu konuda ümidi yoktur diyelim. yani elinde olanlar olmasada olur kimileri için. aile, arkadaş, iş, sevgili vs. bunların hepsinin geçici, hayatta tek başına olduğunun bilincine varmış insandır aslında. elindeki tek gerçeğin kendi hayatı bunun dışındaki herşeyin yalan olduğunu anlamış insandır. tartışmaya açık olsada mutlu insandır aslında. bencillik biraz belki evet ama mutluluk için biraz bencillik lazım bazen.

    yitik, kayıp adam imajı değildir yalnız bu. bir tercih meselesidir. hayatta hiç bir şeye bağlanmadan da yaşayabilirsiniz. illa arkanızda, yanınızda birileri olması şart değildir. illa herkesin ki gibi bir hayatınız olması şart değildir. elinizin altında alıp başını gidebilme seçeneği olması inanılmaz güzel bir duygudur. herşeyden vazgeçebilmenin zevkini tatmayan bilemez. bir süre sonra artık o kadar işler ki içinize hiç bir olay kolay kolay sizi zedeleyemez. çünkü sizin bağlandığınız hiç bir şey yoktur. dolayısıyla zaten elinizde olmadığını bildiğiniz şeyi kaybetmek sizi etkilemez. evet bir bakıma aydınlanmadır bu. hayatta aslında hiç bir şeye sahip olmadığının farkına varma. ve sonrasında tamamiyle vazgeçme. fakat bu vazgeçme eylemi yanlış anlaşılmasın. normal yaşantı devam ediyor tabi ki de fakat yeni bir bakış açısıyla. düşünsenize hayatta bir tek kendiniz için yaşadığınızı. diğer herşey sizin etki alanınız dışında zaten. insanın kendi için yaşamasından daha mantıklı ne olabilir ki. eğer bir tek ben varsam ve bu beni mutlu edecekse başka neye ihtiyacım olabilir ki. aile, sevgili, eş, dost gelip geçiyor. dediğim gibi niye illa belli normlara göre yaşamak zorunda insan.

    sorumsuzluk, korkaklık olarak adlandırabilirsiniz tabi ki de. pek tabi bu sizin elinizdeki kaybetme korkusundan kaynaklanıyor. çünkü artık onlara o kadar bağlanmışsınız ki hayatınızın kontrolü elinizde değildir. onlarsız yaşayamazsınız gibi davranırsınız. sürekli kaybetme korkusu ile dolu bir hayatı kim ister ki. şahsen ben istemem. ve bu yüzden tüm benliğimle diyorum ki benim kaybedecek bir şeyim yok. naciz hayatım dışında elbetteki. sahip olduğum yegane şey de nefes alıyor olabilmem. ailem beni yetiştirdi, büyüttü kabul tamam ama kendi benliğimi kazanmamdan sonra benim üzerimde ki kontrolleri bitti. arkadaş, dost dedikleriniz iki gün aramadığınız zaman akıllarına bile gelmiyorsunuz. başka ne kaldı zaten insan ilişkilerinde. salak saçma yalan mutluluklar için debeleneceğime, iki adım yol almak için birilerinin egolarını tatmin etmektense hepsinden vazgeçmek daha doğru bence. hiç bir şeye bağlanmadan, bir gün çekip gidebileceğimin bilinciyle yaşamak bana oldukça mantıklı geliyor. çünkü ben kendim için yaşıyorum. bir başkasının ne düşündüğü veya ne istediği umrumda değil. umursamıyorum ve mutluyum.
    (#227912) mcleod|13.01.2009 02:56|