harf devrimi

  1. arapça ve arap edebiyatı çokça büyük, çokça gelişmiş bir dildir. bu dilin getirdikleri türkçenin o ahenkli yapısı ile birleştiğinde inanılmaz bir harman oluşmuştur. arapça, osmanlıca vedahi türkçe bilmeyen pek çok kişi bu konuda ahkam kesmekteyken uzmanlar bir hata yaparım diye geri atmaktadır. zira osmanlıca yalnızca bir "harf" değildir. 600 yıl gibi uzunca bir süre kullanılmış, zirveye çıkmıştır. hatta o kadar gelişmiştir ki hazine dairesi ve mali işlerde "ayrı bir osmanlıca" dili kullanılırdı. hala çözülemiyor bu dil. ha çözmeye çalışan da elbette biz değiliz, amerikan ekonomi profesörleri yıllardır arşivlerde, osmanlı ekonomisini çözmeye çalışıyorlar.

    osmanlı mezar taşları ile ilgilenen bir ingiliz akademisyen, henüz devletin çökmesinin ardından 50 yıl geçmesine rağmen bu taşların üstünde yazılanların okunamadığını görünce kendini şaşkınlıktan alamamıştır. onun göremediği ve benim görüp kahrolduğum diğer bir olay da atalarının yapıtlarını, yazdıklarını okuyamayıp bir de onlarla "dalga" geçebilenlerdir. onlar sapasağlam bir medeniyet kurmuş, yüzyıllarca ayakta kalmayı başarmış ve tuğla üstüne tuğla koyabilmiş bir millet idi. ya biz? atalarımızla dalga geçmekten mi gurur duyuyoruz? her şeyi şekil ve sadece şekilden ibaret sanmaya başladık. aşkı bile amerikanın filmlerinden öğreniyor, televizyon karşısında olmayan şeylerin hayalini kurar hale geldik. bu mu tatmin etmeli bizi. üretememek mi? adamlar zaten zamanında üretmiş olanları unutturmak istiyorlar. biz de onlara engel olmak yerine destek oluyoruz, kendimizle dalga geçiyoruz. bu da "aslını inkar eden çingenedir" sözünü bana hatırlatıyor.

    kenan evren ziyaret ettiği bir mekandaki osmanlıca yazılmış bir kitabeyi görür ve yanındaki kurmayına dönüp, "oku bakayım ne yazıyor şurada" der. adam durur, bir şey söyleyemez. bunu gören evren adeta çılgına döner, "atalarının yazdıklarını bile okuyamayanlar ne okuyacak?" diye haykırır.

    batı harflerine geçilmekte yanlış anlaşılan bir konu da harflerden ziyade kelimelerin kaybıdır. şu gün birisi "binanaleyh" derse gülünüyor, oysa ki çok güçlü bir bağlayıcı. ya da şöyle anlatalım, televizyonu açıyorsunuz bir yorumcu var altında "gazeteci-yazar" yazıyor. iyi de bu adam ne yazarı? neci bu adam?

    eskiden kelime önüne getirilen "mu" eki ile fiiller isimlere dönüştürülerek kişinin uzmanlığı anlatılırdı. "muallim, mühendis, muhaddis, müfessir.." gibi pek çok örnek verebiliriz. osmanlıca bilenler daha da artırabilir.

    iş bu sebeple, şekilci olmayı bırakmak gerekli. bir de araştırmak gerekli. osmanlıca devrimden çok önceden, ikinci mahmud döneminde latin alfabesi ile yazılmaya başlandı. fakat kelimelere sahip çıkılıyordu. bu kelime kaybı hepimiz için üzücüdür. zira bir dilin gelişmişliği içindeki kelime sayısı ile alakalıdır. şu an en geniş türkçe sözlük yüz bin sayısını geçememektedir. oysa ki yine ingiliz dilbilimcilerin ikinci abdülhamid zamanında yaptıkları araştırmada osmanlıca'da dokuzyüz bin kelime olduğu görülmüş ve oldukça sansasyon yaratılmıştı, zira kendilerinin en gelişmiş sözlüğü beş yüz bin kelime içeriyordu, o da zorlaya zorlaya.

    osmanlıca bilenler dahi çoğu kitabeyi hala anlayamamaktadır arapça bilmiyorlarsa eğer. sonra millet çıkıyor osmanlı ne yaptı, tüh bize, biz ne iğrenç milletmişiz diyebiliyor. daha arşive girip adamların yazdığını bile anlayamayacak kadar dejenere olmuşsak, geçmiş ne yapsın. bu kadar mı utanır insan geçmişinden.
    (#210521) gilgalad|22.08.2008 12:08|