kuaför

  1. bir çeşit sabır testi sanırım. öyle diyorum çünkü, bu güne kadar hangi erkek kişi bir hatun kişiyi kapısında ve ya bünyesinde beklediyse sinir krizleri geçirmiştir...

    düğün günü...

    standart gelin başı* yaptırılması gerekmektedir. zaten aslında kuaför sahibi tarafından "ne yaparımda gelinin başına garip bir şekil veririm, hatta bununla kalmam bir de boya küpüne çeviririm yüzünü" diyerek açıklım bir çeşit serbest meslek alanıdır.

    o gün sabahında her şey durağan ve sakindir. evlerde kahvaltılar yapılır, üstüne gece için taktikler verilir, düğünde olacaklarla ilgili planlar hazırlanır... kesinliği tecrübeyle sabittir ki, o gün kapatılan kuaföre sadece 5 saç yapımı ve makyaj için söz verilir. fakat gün içerisinde bu sayı 10'a kadar yükselir. gelin ve saç bakımına muhtaç akraba tayfası öğlen olmadan maluk kuaföre giderler. ve eğlence başlar...

    gün boyu kız tarafı ve erkek tarafı kadınları arasında manasız bir soğukluk ve gerginlik yaşanır. hatta bazen bu durum çaktırmadan laf sokmalara kadar ilerler. ancak ilerlemeyen tek şey o anki güzelleşme operasyonudur. saçlar bir türlü bitmez, b,t,ren h,ç memnun olmaz, makyajlar illa abartılı olur. derken damat kişi gelini fotoğraf çekimine götürmek için ilgili kuaföre gelir, fakat gelinin saçı daha perma olacaktır ve makyajıda saça göre düzenlenecektir...

    işin kötüsü şipşakçı ile randevulaşılmıştır. saati bellidir yani çekimin. ve ne yazıkşi sadece yarım saat vardır çekime. gelinin saçının ise saatlere ihtiyacı vardır. o anda damatın sabrını test etmek istemezsiniz. çünkü bir yandan gerdeğe motive olan ve bir yandan da telefonu lüzumsuz konularla meşgul edilen bir damat, patlamaya hazır bir bomba gibidir.

    bu sırada şipşakçı ile yenidfen görüşülür rica ve hatırlı dost kilişer sayesinde kendisi bekletilir. her ne kadar gelinin işi bitsede geride daha bir minibüs dolusu akran vardır. çünkü, en fzla 10 kişi dediğim güzellik meraklısı 15'e kadar yükselmiş olur. üstelik bir çoğu çocukllu kadındır...

    artık gün dönmüştür ve düğüne sadece yarım saat vardır. peş peşe 3 araba görünür kapıda gelin alma konvoyundan bağımsız. içinden kuaförden çıkan bir sürü plastik boya ayaklanmış şekilde çıkıverir. ancak macera bitmez. "eyvah! kuaförde küpemi unuttum!.." diyen tiz bir ses bütün yaşananların üzerine tuz biber olmuştur...
    (#172732) transkripsion|22.01.2008 21:19|