temmuz 2003'te çıkartılan 4916 sayılı yabancılara taşınmaz satışı'na
ilişkin yasa ve bu yasanın anayasa mahkemesi tarafından iptal edilip
yerine 5444 sayılı yeni yasayla yabancılara taşınmaz satışına daha
geniş olanaklar getirilmesi, ülkenin kamu varlıklarının ımf
borçlarının ödenmesi bahanesiyle satıldığını akla getiriyor.
vakıflar yasası ile yabancı azınlık vakıflarına eski kilise, manastır
ve sinagog yerlerinin bedelsiz olarak verilmesi ve yabancı azınlık
vakıflarının yeni taşınmazlar alabilmeleri ülkemizin kontrol dışına
doğru sürüklendiğini gösteriyor. 'turizm teşvik yasası', 'doğrudan
yabancı yatırımlar yasası' , 'petrol yasası' , 'maden yasası',
'endüstrü bölgeler yasası' , 'serbest bölgeler ve bankalar yasası'
gibi bir çok yasayla ülkenin kitleri, bankaları havaalanları,
fabrikaları, kamu arazileri, limanları ve tersanaleri yabancıların
eline geçmiştir. bunun anlamı, 800 bin kilometrekarelik türkiye
topraklarının tapusunun bir bölümünün yabancılara devri demektir.
bor madenlerimizi, 1889 yılından bu yana sömüren rio tinto şirketi'ne
yeni imtiyazlar verdik. bor üretiminden yüzde 7 oranında ve sadece ham
maddesinden yararlanmaktayız. verilen imtiyazlarla bu olanak da elden
gitmiş oluyor. bu şirketin ruhsatlarını zamanında atatürk iptal
etmişti
türkiye avuturalya yatırımları karşılıklı teşviki ve korunması
anlaşmasında; bhp billiton'un türkiye'de bor madenlerinin işletilmesi
ve pazarlnması konusunda uzun vadeli planları olduğua dair bir madde
yer almaktadır. rio tinto'nun işlettiği bor, boraks ve bor tuz
yatakları balıkesir, susurluk, bandırma, balya, sultançayırı
civarındadır. ankara, eryaman, sincan, güdül, kazan, beypazarı ve
eskişehir-sivrihisar yöresi trona (doğal soda) ve bor maden sahalarına
sahiptir. bu alan yaklaşık 450-500 kilometre kare büyüklüğünde. abd,
130 yıldır işlettiği bor rezervleri bitmekte olduğu için türkiye'deki
bor yataklarını istemektedir. Çünkü bor tıptan uzay teknolojisine
kadar her alanda kullanılmaktadır. geleceğin petrolü olacaktır.
anatolia minerals şirketi; sivas, malatya ve tunceli ile ovacık
bölgesindeki altın, gümüş ve bakır yataklarını işletmektedir. bu
alanlar gümüşhane, artvin ve kayseriye kadar uzanan 700-750
kilometrekareden büyüktür. ayrıca yozgat ve boğazlayan, yenipazar ve
sarıkaya'da bir bu kadar bakır madeni işletme ruhsatına sahiptir.
ordu-fatsa ve zaviköy bölgesinde bulunan altın, gümüş, çinlo ve bakır
madenleriyle ilgili odyssey resources 250 kilometrekarelik bir alanın
ruhsatına sahiptir. uşak-eşme banaz katrancılar köyü ile kütahya gediz
ilçesi murat dağı eteklerinde eldorado gold şirketi işletme ruhsatına
sahip. İzmir efem çukuru bölgesindeki altın madeni yataklarının
işletme
ruhsatına yine aldorado gold şirketi almıştır. İzmir bergama, ovacık
köyündeki altın maden işletmesini normandy şirketinden sonra
fettullah a bağlı olduğu iddiaları doruğa çıkmış koza madencilik
şirketi işletmektedir.
Ükemizi hemkirletmekte ve hem de yabancı şirketlerin sömürü çarkı
altında kalmaktadır. bütün bunlar ülkemizin, diğer bütün alanlarda
olduğu gibi altın üretiminde de bağımsız bir politika izlemesine engel
oluşturmaktadır. İşte bunun için yabancı maden şirketleri ahtapot gibi
ülkemizi sarmış, kuşatma altına alarak madenlerimizi elimizden
almışlardır. Ülkemizin yabancıların eline geçen maden alanları çok
iyimser rakamlarla 100-140 bin kilometrekaredir. yani türkiye'nin
yüzde 15-17'si civarıdır.
bütün bu maden alanları ormanlarımızın bulunduğu sahalarıda kapsıyor.
böyle olunca büyük orman alanlarımız da yabancı maden şirketlerinin
işletme ruhsat alanlarının kapsama altına giriyor. bu alanlar
şirketler, yabancılara taşınmaz satışına ilişkin yasa hükümlerine göre
isterse tapu alabilmektedir. bütün bu durumlar ülkemizin ormanlarının,
meralarının, yaylalarının ve su havzalarının da yabancı mülkiyetine
geçebileceğini göstermektedir. Ülkemizde yabancıların eline geçmemiş
maden alanı kalmamıştır.
shell şirketinin, türkiye'de 20 yıl genel müdürlüğünü yapmış olan
anthony hages, ( petrolle uğraşanlar bilirlerki, türkiye petrol
okyanusunun üzerinde oturuyor) demiştir. tpao'nun petrol yok diyerek
terk ettiği kuyularda, bugün çalışan firmalar çıkardıkları petrolle
vergi rekoru kırıyorlar. adıyaman, adana'da seyhan-ceyhan, tuz gölü
civarı ve eğridir'de petrol yatakları olduğu ifade ediliyor.
türkiye'deki petrol ülkemize yettiği gibi, dışarıya da satarak da tüm
borcumuzu ödememiz mümkün.
dünya ticaret örgütü ve ımf adlı yapılanmalar, milletleri kıskaca
alarak kısa yoldan köleleştiren kuruluşlardır. 15 günde 15 yasa
çıkarttırarak, tbmm'yi noter haline getirdiler. bankaları batırdılar,
borsayı indirip çıkararak ulusal servetimize el koydular. bir çok
şirketinde yarı hissesi veya daha çoğu ellerine geçti. bugün iç ve dış
borcumuz, 400 milyar dolara yaklaşmış durumda. bizden çaldıkları her
doları, kurmakta oldukları dünya devletine sermaya olarak
aktarıyorlar;üstelik arkalarında kanını emdikleri milyonlarca insanı,
yarattıkları ekonomik krizlerle yaşamın kıyısına iterek.
alıntı...
(#169676) kozmoz|03.01.2008 09:05|