tartışma yoğunluğuna bağlı olarak bir ya da birden fazla kişinin zafere ulaşmak yani tartışmadan haklı çıkmak için, savunmakta oldukları düşünceyi, fikri, anatemayı, tezi ya da hipotezi savunuş şekillerinin vazgeçilmez eylemi olarak nitelendirilen ve 'kelime oyunu' adı altında konuşlanan kavramın, söz konusu konuyu yalan ya da doğru ibarelerle karıştırılarak, vurgulanarak, baskılanarak vb. gibi şeylerle süslendirilmesi ve bununla beraber ortaya çıkan karmaşıklığın karşı taraf üzerinde psikolojik bir baskıya dönüşmesine sebebiyet verebilitesinin yüksek olması muhtemel ve bir o kadar da kaçınılmaz sona doğru yaklaştırılmasının hissedilmesiyle meydana gelen uğultunun, yapılmaya çalışılan psikolojik baskıya daha çok yardım etmesinden kaynaklanan durum ile tanımlandırılabilir. çünkü bir tarafın kelime oyununa başlamasıyla beraber diğer tarafın bunu anlaması işleri daha beter bir karmaşıklığa sürükler. heleki böyle bir tartışma halka açık bir ortamda ya da basın yoluyla milyonlara ulaşıyorsa, izleyen ve dinleyen elemanlar arasında kısa süreli yaşanan anlamsızlık hissi, bu kişilerin beynindeki neronlara zarar vermekle birlikte epilepsi, raşitizm, aids, dizanteri, panik atak, parkinson, edmilson, badminton gibi hastalıklara davetiye çıkartabilir ve eğer erken teşhis konulmaz ise kronikleşmeye doğru yol alabilir, böyle tartışmalar tasvip edilmeyebilir ve kınanabilir. her ne kadar çoğu insan taktıkları at gözlüklerinden kurtulup gerçekleri görmeye yanaşmasalarda, kendi içlerinde yaşadıkları depresif duyguları bastırmak için kaynattıkları nane limonların, ıhlamurdan ne denli tatlı olduğunu açıklayamazlar. yetenekleri yoktur. onlar için gerçek ya da sahte önemli değildir, onlar için aslında kendilerinin ne düşündüğüde önemli değildir. onlar sürekli kısır bir döngüde başka etkenler tarafından döndürülmeye razı olan kişilerdir. işte kelime oyunu böyle bişeydir. *