milliyetçilik

  1. milliyetçilik siyasi bir doktrin olarak ele alındığında milliyetçiliğin ulusun üstünlüğüne vurgu yapan bir kavram olduğunu görüyoruz. İsaiah berlin in fikirlerinden mustafa erdoğan ın çıkardığı sonuçları da göz önüne aldığımızda, milliyetçilik duygusunun ortaya çıkışı toplumun gelenek veya onuruna yönelen hakaretlere tepki olarak ortaya çıkıyor. buna örnek olarak verilen bir alman milliyetçiliği var. avrupalı diğer devletlerden geri kalmış bir almanya da, entelektüeller üstünlüklerine vurgu yapıyorlar. 19.yy başlarındaki bu gelişmeler güç kullanma yöntemi ile bu üstünlüğü kanıtlamaya yönelik bir oluşumu doğuruyor. olaya bu açıdan baktığımızda kendimizi, üç kıtaya hükmetmiş, altı asır dimdik durmuş bir devletin parçası olarak gördüğümüzde ve buna ardından gelen dış politikada söz sahibi olamama, güçlü devletler arasında görülmeyişimiz, dış dayatmalara maruz kalma gibi durumları eklediğimizde bir refleksle, tepkiyle karşılıyoruz bu durumumuzu. tepkiler bizim güçlü bir devlet olduğumuz ve dayatmalarına maruz kaldığımız devletlere yüzyıllarca hükmettiğimiz şeklinde somut bir ifade buluyor. bu durum da milliyetçiliğe siyasi bir doktrin olarak baktığınızda berlin in, milliyetçilik ulusun geleneğinin ve üstünlüğünün aşağılanması sonucu ortaya çıkan bir tepki olduğu fikrine yakın bir örnek teşkil ediyor. fakat bu tepki tek başına milliyetçiliği doğurmuyor, kollektif bir şuur ve ortak bir sadakat noktası bulmak gerekiyor. eğer bir türk olarak milliyetçilikten bahsederken ülkemizin devletler muvazenesinde söz sahibi bir ülke olması ve toplumun birlikteliği ve bütünlüğünün temelini oluşturan harç malzemeleri olan, dil, tarih, din, gelenek gibi unsurlara yönelen tehdit ve saldırılara ortak bir duruş sergilemeyi kastediyor isek ortak sadakat noktamız türkiye cumhuriyeti nin bölünmezliği ve bütünlüğü olacaktır. bu noktada mücadele veren ve isminin başına milliyetçi sıfatını yazdıran kişiler bu toplum içinde yüzyıllardır yaşayan, aynı dili konuşan, aynı gelenekleri paylaşan ve bu değerlerin devamı için duruşunu sergileyen herkes olacaktır. milliyetçilik hedeflenen ortak şuur ile tehditlere ortak bir duruş ile göğüs germek ise o zaman milliyetçiliği kimsenin tekeline alma hakkı yoktur. eğer böyle bir oluşum söz konusu ise o zaman ortada dolaşan şey milliyetçilik olamaz. başlı başına bir ideoloji oluşmuştur demek, bu oluşum için en insaflı yaklaşımdır ve bu girişim ile oluşturulan, yapay nedenlerle aşağılandığını hisseden insanların, hayali düşmanlara karşı bir don kişot misali mızrak saplamasından öte gitmesi de zordur.

    belki de en başta yapmamız gerekeni yapıp milletten bahsederken ne anlayacağımızı içinde barındıran bir anahtarı hatırlayıp bitirelim;

    1924 anayasasına göre; "türkiye cumhuriyeti ni kuran türkiye halkına türk milleti denir" İşte millet kavramını yorumlarken yola çıkacağımız nokta burada gayet güzel belirtilmiştir.

    (#143637) munzevi|31.08.2007 03:17|