ahlak

  1. batılı düşünürlerle doğu düşünürlerinin ortak noktasıdır diyebileceğimiz bir tespit vardır ki o da, ahlakın iradenin iyiliğe yönelmesi durumu olmasıdır. yani ahlak soyut bedenimizde istihdam edeceğimiz bir özgürlükle başlıyor. bu özgürlük seçenekler arasında seçim yapabilme durumudur ve irade ile desteklenerek bir sorumluluğu üstlendiğinde ahlaki boyuta ulaşmaktadır.

    İnsan seçtiği veya seçmediği bu davranışlar sonucunda iç dünyasında bir sorgulama geçirir. seçimine çevreden aldığı tepkilere göre bir tatmin veya huzur hissi duyar. bu hisler, insanın iyiliğe yönelmesinde yol işaretleridir. bu noktada iyilik nedir şeklinde bir soru yönelttiğimiz zaman, iyiliğin toplumun yapısına göre değiştiği, buna paralel olarak da ahlak kavramının coğrafyalara göre farklılık arz ettiğini görüyoruz. sizin ahlak sınırları dışarısında bıraktığınız kalıplar, bir başka coğrafyada ahlakın merkezine yakın bir yer edinmiş olduğunu görebilirsiniz.

    kant'ın mezar taşına kadar işlenebilecek bir sözü vardır ; " ayağımı yerden kesen iki şey vardır. Üzerimde yıldızlı gökyüzü ve içimde ahlak yasası" der. ahlak türleri arasında bireysel ahlak türüne bakınız. yaptığımız ahlak tanımının tam karşılığıdır. sonuçları da aynı şekilde.. eğer bu kalıpları kendi iç dünyanızda oturtur ve bu kontrol mekanizmasını oturtabilirseniz o zaman açık sözlülük, samimiyet ve sabır taşlarının yerine oturması insanın şeffaflaşmasına ve buna dair her türlü sıkıntılardan azade olacağından kendinizi gerçekleştireceğinizi görebilirsiniz. bu durum kant'ın ayaklarını yerden kesmeye yeter de artar bile. bu şekilde ihlal edilemeyecek sınırlar belirlenir ki özgürlük işlevselliğini kazanabilsin ve toplum yaşamında ahlak yerini alabilsin. aile içinde ahlak yerini alsın, toplum yaşamında sosyal ahlak yerini alsın. İşleyen kontrol mekanizması ile bireyin dışı yastan içi pastan kurtulurken, işleyen bireyler ile toplumun canlılığı korunsun pastan uzak kalsın.

    İyi ve kötüyü ahlakın rehberliği ile bulan insanınönüne bir seçenek daha çıkar o da doğru ve yanlış arasında seçim yapma dahadoğrusu doğru olanı seçme durumudur. İyi olanlar aynı zamanda doğrudur deyip,sonuçlarına aldanmadan seçiminizi yapabilirsiniz. ancak bu ahlakın bir diğeretkeni olan vicdan mekanizmasını dışlamanıza sebep olur ki, o ilk fırsatınıbulduğu anda konuşacaktır ve bu belki de sizin yıkılmanıza sebep olacaktır.bazılarının savunduğu gibi vicdan sonradan şekillenen bir kavram olsa da buşekliyle de toplumun doğrularından oluşacağından yine sizi sorgular ve yöneltirmahiyette olacaktır. toplum vicdanı doğru olanı yapmanızı ister sizden. benimdüşündüğüm vicdan ülkesinde ise ahlakın temel taşlarını barındıran değişmezdeğerler ve doğrular olan bir yapı var. bu ikisinin sentezinden bir davranışkalıbı oluşturmalı ki, değişmez olmayan toplum ahlakı bugün geçerli olannormlarını ilerleyen dönemlerde kaybettiği zaman bu davranışlar geçerliliğinidevam ettirebilsin. kant'ın bu sözüne yorumum daha çok gazali’nin ahlak tanımına ılımlılıkgösterdi. ancak bu sözdeki ahlak yasası kavramını, bahsettiğimiz gibi toplumnormları olarak görürsek o zaman gazali ile çakışıyorlar. gazali'de ahlakındoğru yolu seçmek olduğunu ve insanın her zaman doğruyu seçemeyeceğinibelirtmekle birlikte o bu noktada başkaları tarafından yargılanamayacağını düşünür.İnsanların birbirini ahlak konusunda yargılamamaları konusunda bu düşüncesiahlakın özgürlük etkenini ön plana çıkartıyor. sorumluluk dâhilinde oluşturulanözgürlük alanları ve dâhilindeki iyilik ve doğruluk kavramlarına gösterilensaygı ile oluşturulan bir yapıyı anlıyorum ben. kant'a ek olarak emerson'un daaynı zamanda genel bir yasa olmasınıisteyebileceğin bir maksime (kurala) göre hareket et düşüncesi ile gazali'nin kişisel tercihlerin yargılanmaması düşüncesi belki de doğu ve batı için ahlakkavramlarına getirilen açılımın temel noktası.


    (#142429) munzevi|27.08.2007 21:38|