mutluluk

  1. bu gece sizlere mutluluk başlığı altında, çok değişik karşılayacağınızı bildiğim, mutluluğu sevmemeyi anlatacağım.. belki çok ilginç gelecek birçoğunuza, evet katılıyorum da, mutluluğu sevmeyen bir insan pek de normal olmaz herhalde ancak normal insanlarda sıkıcı değil mi? normallik değil midir sürekli isyan ettiğimiz, bu yüzden farklılaşma çabaları içinde boğulduğumuz? normallik değil midir gençlerimizin kurtulma istemiyle ne yaptığını bilmeden, bulduğu ilginç şeylere körü körüne bağlanıp özünden çıkıp beklide saçmalamlarına neden olan? stres gerilim ve acıyı seviyorum.. çünkü bu duyguları yaşarken hayatın boşluğuna daha az düşer sanırım insan.. mutluluk, gereksiz ve ufak bir kıpır kıpırlık, insanı yoran bir şey mutluluk.. nasıl mı? soluk almadan çalışan, işten işe koşturan bir oyuncu düşünün, yorulur değil mi, nefes nefese kalır, ve artık bırakır, belki ebediyen, belki dinleninceye kadar..

    İşte bizlerde böyleyiz dostlarım, biliyorum ilginç ancak melankoli bu, düşünce yutar insanı.. aynı hayat gibi, mutluluk, tebessüm sevgi gibi zevklerle geçiştirir insan hayatını.. tıpkı örnek verdiğim oyuncu gibi, hayat temposunda yoruluruz bizler.. biliyorum bende espri yapar ve gülerim, bu tıpkı bana gol yiyeceğini bilerek büyükleri tarafından kaleye koyulan ufak bir çocuğun yaşadıkları gibidir, yani eğlenmeye çalışırız sadece, lakin oda gidecektir zaman geçtikçe, giden birçok şey gibi.. önümüzde ağzını açmış bir yaratık gibi tetikteyken ölüm, ne kadar eğlenip mutluluk dediğimiz büyülü, toz pembe gözlüklerle durabilir ki? o yaratık oradayken bizlerde daha son bileti bitmemiş eğlence parkındaki birisi gibi eğleniriz sonuna dek, o yaratığa arkamızı dönerek tabi, onu unutmaya çalışarak.. unutmak hiçbir şeyi silmez, yok edemez, sadece yokmuş gibi davranıp orada olduğunu bilmenin acısıyla kavrulmamıza sebep olur o..

    Çevremizde önemli buluşlar yapan bilim adamlarına, güzel müzikler yapan müzisyenlere, daha aklıma gelmeyen, ancak yaptığı iş ile çevresinden takdir toplayan insanlara bir bakın, geçmişlerinde elbet sıkıntılı, stresli, acı dolu günlerden gelmişlerdir buralara.. yoksa insan kötü şartlarda olmadan yeni şeyler nasıl bulsun ki? halinden memnun, her sene şampiyon olan bir takım neden transfer yapsınki gelecek sezon için? İnsanlar ne zaman içlerindeki mutluluğun azaldığını, renginin solup gittiğini fark ettilerse o zaman insanlık için gerekli şeyler bulabilmişlerdir.. günümüzdeki sorunda ne yazık ki budur.. ‘’fazla mutluluk’’.. ne yazık ki çağımız insanları olarak uyuşturulmuş bulunmaktayız.. playstation, bilgisayar, televizyon ve daha birçok insana anlık mutluluğu çok iyi getiren şeyler.. ne kadar tatlılar değil mi? durgunluğumuzun, gerileyişimizin temelinde yatmakta halbuki bu ufak cisimler, aptal kutuları, online oyunlar.. mutlu insan neden bir şey üretsin ki? İhtiyaç yok.. gereksinim duymuyor.. aynı bizler gibi dostlarım..

    Çoğu zaman mutluluğu sebepsiz yaşarız, hani çok iyi bir espri olur, gülmekten karnın ağrır, gülmek istemezsin, ama gülersin nedenini bilemediğin şeylerden dolayı, çünkü gülmeyi bıraktığında gerçekle yüzleşmekten korkarsın.. halbuki korkmamız gereken gerçeği bizden geçici olarak uzaklaştıran, unutturan şeydir, mutluluk..(!) sonumu unutturan şeyin mutluluk olduğunu bildiğimden dolayı beklide ondan korkuyorum, aciz olduğumun farkına varıyorum mutlu olunca, güvensizlik veriyor bana mutluluk.. boş anımı kollayan bir ölüm olduğunu bildiğim için belki.. üzücü ancak gerçek.. ancak hiç değilse onu bilmiyormuş gibi yaparak unutmaya çalışmaktan, rol yapmaktan çok daha iyidir sanırım.. son seçim elbette sizlerin..

    okurken çoğunuz belki abi gerçek misin sen ya? diye soracak.. maalesef gerçeğim, mutluluğun acı olduğu gerçeği kadar gerçek.. köle olmayı sevmiyorum ben, yaratılmış olmak gururuma gidiyor.. ancak gururuda bana veren rabbimdir. Çok yıkıcı bir felsefe, çok silik bir şey bu melankoli, silik, çünkü doldurması gereken sizsiniz.. benim yaptığım gibi..

    depresyon stres vs. insanı derin nefes almaya zorlar.. derin nefes = daha çok o2, eğer o sırada spor yapmıyorsan enerji beyne gidiyor daha çok düşünüyorsunuz böylece, bakın mutluluğun size asla yaptıramayacağı bir şey daha.. beyne giden çok o2 yüzündendir belki, dinin düşünme dediği şeyleri düşünmeye başladım, sonsuzluk, sınır, kader, mantık vs. neyse… bunların hepsi ayrı ayrı uzun konular.. ancak mutluluk insanı daha az düşündürmeye başlatıyor, bir buluş için düşünmek yada sonunu düşünmek.. her neyse.. gerçek şu ki mutlu olunca insan gelebilecek tehlikelere karşı savunmasız oluyor...

    sahip olduğunuz şeylere bakın, sizi mutlu eden şeylere, ben mesela basket oynamaya başladım, hala daha oynuyorum, karşımdakini yenerek güçlü olma duygusu.. her daim hoşuma gitmiştir.. güç mutluluk veren bir şeydir. ancak güçte sadece bilinçle tanışmamış bir duygu olarak kalmış diğerleri gibi. güç isteği çocuklarda da var büyük adamlarda da.. adamlar para ile yapmaya çalışıyor, çocuklar kas ile (yada benim yaptığım gibi sporda karşısındakini eleyerek) yapıyor. güç elde etsen bile kaybetme tedirginliği insanı öldürürdü.. zaten insan vücuduna hapsedilmişim, bu beni köle kılıyor, köle güçlü olamaz ki! dolaylı olarak mutluluk veren bir şey olan gücü kalıcı olarak elde edemeyince esasen mutluluğu da kalıcı olarak yakalamış olamayız. yani hayatta da olduğu gibi bizi yarı yolda satacak her türlü şeyi sevemeyiz. tam olarak mutluluğuda…

    yazıma son noktayı koyarken artık sizlere de mutluluklar mı dilemeliyim bilmiyorum, dediğim gibi seçim sizin ve her zaman da böyle olacak...
    (#126753) fatalpoet|18.07.2007 02:39|