nefret

  1. günümüz koşullarında, kendini insan sayanın yüreğinde en son yer etmesi gerken duygudur nefret. başka hiçbir alanda, kendi ırkını yok etmek ve kendisiyle beraber yaşamın sonunu getirmek kadar çalışıp çabalamamış âdemoğlunu kurtarabilecek, o gerçek duygunun film şeridindeki negatifidir.

    hiç tanımadığımız ve tanımayacağımız insanlardan nefret ettiriliyoruz bu günlerde, sırf birileri bizden bunu istiyor diye. gün geliyor, "şu bilmem neyi icat edenin allah belasını!" diyoruz. daha belayı okurken, belamızı buluyoruz; umurumuzda değil!

    sırf yaşadığı yer yüzünden sövüyoruz "eric" adında, amerikalı bir çocuğa. "kahrolsun amerika!" diyoruz. ama eric şimdi yatağında ve uyuyor, insanlığı kemiren bu duygunun olmadığı bir dünyanın rüyasını görüyor; bizim de her gece yaptığımız gibi.

    kandırılıyoruz, inandırılıyoruz. zaman oluyor, "türk'ün türk'ten başka dostu yoktur." diyoruz, "bir türk, dünyaya bedel." diyoruz, dünyanın geri kalanından nefret ediyoruz. unutmuşuz çoktan, bizi başka biri olmaktan alıkoyanın yalnızca tesadüfler olduğunu. aynada hayran hayran seyrederken kendimizi, devekuşu gibi toprağa gömerken başımızı, insanlıktan çıktık; haberimiz yok!

    sırf yahudi veya hristiyan anne-babalardan doğdular diye bir "jacob" ya da bir "chris"ten nefret ediyoruz. çünkü yıllar yılı, kendi bildiğimizin doğru, başkalarınınkinin yanlış olduğuna ikna edildik, bilinçli olarak yapıldı bu. dünyaya kazık çakacağın biz olduğumuzu sandık. ateiste "dinsiz" derken, knedi dinimizden olduk; farkında değiliz!

    houston'da yaşayan "j.d." geçen gün ölesiye dayak yedi -belki de öldü-, birisi kendisi gibi siyahî iki aynasızdan. insan olmaktan dolayı sahip olduğu haklarla -özgürce- yolda yürümekten başka hiçbir hatası olmadığını, o ikisi de biliyordu oysa. ama kimse sormadı ona, köle istifli ilk gemi afrika'dan demir aldığında.

    bu yazıyı okurken, artık bir karar vermenin zamanı gelmiş de geçiyor; tırnak içine alan mı, tırnak içine alınan mı, yoksa tırnak içine aldıran mı olacağımıza dair. tek gerçeğin "sevgi" olduğunu ve kurtuluşa giden yolun "sevgi"den geçtiğini -biri çıksın- ve tekrar hatırlatsın bize; biz tamamen unutmadan ne olduğumuzu, nereden geldiğimizi...

    (#113760) poetisa|05.06.2007 20:41|