helak edilmiş kavimlerin kanı damarlarımda

  1. son dönemde okuduğum okuduğum en iyi şiirlerden:




    --- alıntı ---
    helak edilmiş kavimlerin kanı damarlarımda
    paganini'ye


    mevsimler bir taşın yüzeyine çarpıp,
    sandalları denizden uyandırırlar,
    bir gemi bir deniz üstünde bir keman yayi
    gibi hani yırtar ya meşin köpükleri
    İşte öyle boşluğa kayan yıldızlar
    bir kuşun şehrin içinde çizdiği kavisler
    bu akşam ay kesik bir tırnak
    kesik bir tırnak bir keman yayi
    derimin altına sığışan
    ve parçalarcasına bağrımı tutan
    beynimi beşe ona doğrar gibi on beşe
    ve ruhumu yağmalayan ifritler
    gıcırdayan göklerde bir keman yayi
    ve gökten kopan bir melek
    elinde bir vadiyle bana tutunuyor
    birbirine koşuyor eşya
    İsim eşya üstünde bir keman yayi
    kollarım çok sert bugün
    kollarım katı kollarım
    bilmem hangi mobilyaya
    böyle iştahla baktı ki, yumuşuyor
    yumuşuyor çiğ kefallerden sancıyan karnım
    gözlerimi bir çocuğa açıyorum
    . bir çocuk annesine bir keman yayi
    Çek ver saçlarımı rengine
    saçlarım gündüzlere saçlarım parmaklarına uzuyor
    parmakların kıbleye bir keman yayi
    ne üzgünüm bilsen
    midem kirli sularından çamura bulanıyor
    bir sıcak odada bir masada boğuşurken
    İradem bir kiraza yenik düşüyor
    İradem bir zerredir onu parçalarsan melodi
    seyret bak ruh bulur cıvıldar sokağımız
    ve ki sokaklarımız bir şehre bir keman yayi
    kollarım yoruluyor sesini dinlemekten
    bir parça çiçek koklasam ve ritme abansam
    nerde bu çiçeğin öznesi
    tanrı bir çiçeğe bir keman yayi
    bir kadının soyunurken kendi vücudundan
    göğüslerinden kendi bileklerinden
    aynaya yapışmış mavi gözlerinden korkması
    bir keçinin boynundaki ipin düğümlendiği kazığa
    Öylece bakması
    korkuyorum boynumdan
    korkuyorum kadından



    İnip bahçeye bende mi baksam ilmeğe
    gözlerimi karanlığa kesip girsem
    o bir buket mavinin saplarından tavana
    asılı olduğu kadının ovasına
    korktuğu aynaya bir yumruk sallasam
    yüzümüzü kaybetsek
    ve onun gözlerini eritip
    bir barbar titizliğiyle kendime
    savaş aletleri yapsam
    ya da göçmüş avurtlarımı sırtlayıp
    moraran yanaklarını emsem
    tekrar yaratılsa benden
    belki o zaman kadından tılsım kalkar
    Âdem de havva'ya bir keman yayi
    kahkahalarla denize yakarıyorum
    bilinsin
    göklerin kodesinden bana ayrılan
    ezgiyi söylenmeyeceğim
    yakarıyorum ama
    Ölen kardeşlerimi bağışla toprağa
    Ölen kadınımı bir sahile taşıyıp
    denizin sularının çekilmesini
    bekleyen bendim
    Çünkü yüreğim inciniyor ezdiği ordularımdan
    bilinsin
    korkan bendim gözlerinden
    Çünkü aşk insanoğlu için bir keman yayi
    Şimdi boşluyorsa cesedi denizlerin üstünde
    ve güneş akdeniz'de bir çıban gibi sendeliyorsa
    ve yarılan gökte bir yıldız enkazı
    iğrenç bir yarık gibi duruyorsa
    ve durulmuyorsa güzle bastıran kışların sisi
    gök tekrar yarılmayacak
    ve yarığından bir parça esenlik buyrulmayacak
    okunamayan bir abidedir kadın
    güzelliğinden bir abide gibi vazgeçen kadın
    yatarken yastığına dişlerini geçirir
    ve diş etleri kanayana dek uyuyamaz
    ağlayamaz ki o
    göklere kıstırdığı şarkısını mırıldansın
    o kadın erk sahibi bir âdemoğludur artık
    kadın hüzne bir keman yayi
    ben de itiraf ediyorum göğün çıplaklığını
    ve deniz tuzu sahici değil
    bana destek çıkan nehirler bilirler ki
    Çok yıkadım orda ayaklarımı
    ayaklanma kapandım
    ve fırtınadan korunmak için
    İçlerine çok sığındım
    ki göklerdi yerler için bir keman yayi




    biri çıksa aramızdan
    "her şey bir şakaydı"
    bir peygamber bile olsa inanmayız değil mi ona?
    her şey bir şakaydı
    İrdelenmesi korkunç hüküm
    kabirleri sallayan hüküm
    bizi o heybesi üzüm dolu kadın
    sanki tekrar terk edecek değil mi?
    sanki uzaktan çok uzaktan
    bir taş fırlatıldı uyruğumuza da
    taş patlayınca ensemizde
    gezegenlerin tadı kaçınca
    nedir bu ölüm ki hayata bir keman yayi
    sürçmez mi hiç telini yitirmez mi? .
    yeknesak bir seyyah mıdır her mezrada obada
    bizi soruşturuyor
    beni soruşturuyor
    Şakağımı yoklasam biraz jiletle çiziktirsem
    altından
    yüzü sürekli kasılmış
    mavi penyeli bir çocuk
    sabahtandır beklenen cılız yağmur
    bir kelebeğin kanadını paralamaktan
    başkaca işe yaramadı
    Çok önceden yağmur yağmış bir çatıyla
    ovuyorum gözlerimi
    Öteye çömeliyorum
    gayptan korkunç patırtılar
    gayb ki gerçeğe bir keman yayi
    İşittim helak edilmişlerin başına gelenleri
    İşittim göğün sadık göründüğü bir günde ihanetini
    Çekirge sürülerinin ekinlere saldırışı
    doğuyu bir melek kokusu tuttu
    batıyı bir melek
    kuzeyi bir
    güneyi
    ağızlarına bir gürültü takınmışlardı
    edaları tuhaftı
    denize eşit bakışlı bir melek
    haberimiz olmadan yıldızların yerini değiştirdi
    gökten yırttığı bir parçayı
    körlerin gözüne yamadı
    hayır
    onarmaya gelmedi bu defa kentimizi
    kaşları çatılmış demek ki
    Çok çetin geçecek bu yaz çünkü cenk var




    rahmet bir portakal kabuğuna bürünmüş
    ki yasak meyvesidir artık buranın turunçlar
    melek sustu
    tuğlaları kırarak oyunlar bulan çocuklara
    Çevirdi denize eşit bakışlarını
    ve çocukları zembillerle çekmeye başladı yukarı
    irmağa bile çocuk sesi sinmişse
    göğe bir ark deşildi
    irmak göğe çekildi
    panayır hala şendi
    sümer kilimleri
    urartu şerbetleri
    gazel okuyan araplar
    tüccar yahudi oymakları
    akad babil mezra botan cizira botan
    geniş bir alana koşulmuş bir tay gibi uygarlık için
    helak bir keman yayi
    zaman, ibrik devrilirken kaybolan gölge
    etrafınızı saran buzlu cam
    esirge bizi ey zaman kuytuluklarından
    sen her zaman bir kadının suratına kazınmış olgun ifade
    bir taşa oyduğumuz heykele
    gizlice giren zorba konuk
    ve ardından intihar
    tüm ırkları eşit yapan kuram
    ve ardından intihar
    bu ağdan kurtulmaktır
    ağ içine cinnet kavrar bedenimizi
    ve ardından intihar
    buzlu camı kırmaktır
    ya bileğinde ya şakağında hafif sancısı
    değil başkasının cebinden zekât veriyoruz
    biz de ağzını aradık o leşin
    İntihar cehenneme bir keman yayi
    ben böyle bir başı ve kalemi olan
    bir âdemoğlu olarak elimdeki sandukaların
    İçine bir küp şeker bırakmasaydım
    Çocukluğum canlanır
    ve üstüme doğru çullanmaya doğru yeltenirse
    Çocukluğumun öfkesinden korur musun beni?
    bilsen ne çok korkuyorum
    etimde şişmiş elleri üç imamın
    bir imamdan çok korktum elleri hala var mı?
    siyah mı cüppesi rüzgârda bağırıyor mu hala
    o rüzgâr hala esiyor mu?
    Ölümden değil üzerime tutacakları
    o hortumdan tedirginim
    Şimdiden üşüyorum çıplaklığımdan
    Çıplaklığıma şafakları giydirin
    bronz bir telle boğun parmaklarımı
    o civcivi boğan katil ırmağa atın
    yalandı şahdamarı oldukları kâinatın ırmaklar
    irmakları dudağımı ısıran bir karıncadır
    Şehir buna koşut durgun bir tırtıldır
    Çıplaklığım çocukluğuma bir keman yayi



    kırmızı kadifeden dekoltesi bir fahişenin
    dişlerinden sanki öperek uyuyorum her gece
    her gece orospular tövbe ediyorlarsa
    ve mahyalar ışırken sabahı kurtarılmış günlerde
    fahişeler affedilir ve toprak çiğnemelerine
    ve ormanı ve bir iğde yaprağını
    doya doya seyretmelerine izin verilir
    kafamda bir orospudur onu hangi kitaba sürsem
    orda uyuklar kalır
    fahişeler piçlere bir keman yayi
    bu sokak çeşmesinden cam mı akar
    rengi griyse şayet kulak kesil
    Şehrin tümüne yayılan iniltiyi hissediyor musun
    uzun süre susman lazım
    sokakları sağaltan bir ananın adımları
    bereketli değil artık
    tanrım uzat tırnaklarımı
    ben bir yıldızı somururken
    ben boşluğun serseri banisi
    yıldızlar kederlendiğinde
    ay ve sema dürüldüğünde
    ve varlığın namusu gerçek
    aklın egemenliğince kirletildiğinde
    tanrım! tekrar veremez misin çiçekleri
    bir örnek getiriyorum bahçelerden
    bahçelere göre dürüst kıl meyveleri
    kafamda imkânsız bir soru
    kalbime saldırıyorum
    ne hazin bir bölge
    ne kanlı bir hesaplaşma bu
    ne dur durak bilmez yollar geçtim
    kulak kabarttım damarıma
    soracağım sorunun yanıtı sendedir ey damarı kalbim
    kulak kabarttım göğsüme ve fısıldadım
    - ey kalbİm
    sen kİmİn İÇİn bİr keman yayi

    taha uyar
    8- 01-1999 dÖrtyol-hatay
    --- alıntı ---

    (#107880) samsara|19.05.2007 15:38|