"sokakları parfüm kokan şehir" der eskiler. ışıl ışıl caddeleri, göz dolduran mimarisi ve romantikliği ile ünlenmiştir. montmarte de kahvenizi yudumlayıp ressamlara göz atabilir, champs elysees de mağazaların vitrinlerinde kendinizi kaybedebilirsiniz. en güzeli de paul den çikolatalı çörekler alıp seine nehrinin kenarında oturabilirsiniz.
truva kralı priam' ın oğlu, yiğit savaşçı hector' un kardeşi. doğduğunda kahinlerin gelecekte truvanın yıkımına sebep olacağını öngörmesiyle ida dağına terk edilmiş ve burda çobanlar tarafından yetiştirilmiştir. sonrasında truvaya dönmüş ve babası priam tarafından kabul edilmiştir. dünyanın ilk güzellik yarışmasında afroditi seçmiştir, çünkü afroditin ona vaad ettiği güzeller güzeli helen' in aşkıdır. afroditin de yardımıyla helen' i kocası sparta kralı menelaos' tan kaçırır ve böylelikle kahinlerin de öngördüğü truva savaşına neden olur.
genel olarak medeniyetin, zerafetin, elit yasamin, sanatin, kulturun merkezi seklinde tahayyul edilen sehirdir. bu ozellikleri tasidigina inanilan baska ulkelerin kozmopolit oldugu dusunulen sehirleri icin referanstir. mesela "bukres balkanlarin parisidir" filan der bukresli bir rumen vatandas. bizde de erzurum icin "dogu`nun parisi" denir. kanimca fransa parlementosunun aldigi son karardan sonra * dadaslar bu soylemlerini degistirecekler ve kendilerine baska bir unlu medeni sehir bulacaklardir. kanimca erzurum yoneticileri artik bundan sonra " dadas diyari dogu anadolu`nun incisi, delikanli insanlar diyari erzurum!" filan gibi bir slogan bulsalar en guzeli olur.
marc lavoine'ın 2001 tarihli, kendi adını taşıyan albümünde söylediği bir şarkıdır, ilk dinlenişte kolaylıkla bir türk şarkısı zannedilebir, baştaki ud solo çok lezizdir. sonra sözler başlar, fransızca bir şarkı olduğunu duymak şaşırtır dinleyeni.
je marche dans tes rues
qui me marchent sur les pieds
je bois dans tes cafés
je traîne dans tes métros
tes trottoirs m'aiment un peu trop
je rêve dans tes bistrots
je m'assoie sur tes bancs
je regarde tes monuments
je trinque à la santé de tes amants
je laisse couler ta seine
sous tes ponts ta rengaine
toujours après la peine
je pleure dans tes taxis
quand tu brilles sous la pluie
c'que t'es belle en pleine nuit
je pisse dans tes caniveaux
c'est d'la faute à hugo
et j'picolle en argot
je dors dans tes hôtels
j'adore ta tour eiffel
au moins elle, elle est fidèle
quand j'te quitte un peu loin
tu ressembles au chagrin
Ça m'fait un mal de chien
paris paris combien
paris tout c'que tu veux
boul'vard des bouleversés
paris tu m'as renversé
paris tu m'as laissé
paris paris combien
paris tout c'que tu veux
paris paris tenu
paris paris perdu
paris tu m'as laissé
sur ton pavé
j'me réveille dans tes bras
sur tes quais y a d'la joie
et des loups dans tes bois
j'me glisse dans tes cinés
j'me perds dans ton quartier
je m'y retrouverai jamais
je nage au fil de tes gares
et mon regard s'égare
j'vois passer des cafards sur tes bars
j'm'accroche aux réverbères
tes pigeons manquent pas d'air
et moi de quoi j'ai l'air
paris paris combien
paris tout c'que tu veux
boul'vard des bouleversés
paris tu m'as renversé
paris tu m'as laissé
paris paris combien
paris tout c'que tu veux
paris paris tenu
paris paris perdu
paris tu m'as laissé
sur ton pavé
je marche dans tes rues
qui me marchent sur les pieds
je bois dans tes cafés
je traîne dans tes métros
tes trottoirs m'aiment un peu trop
je rêve dans tes bistrots
paris'i gördüğümde beni en çok şaşırtan bu kadar eski sanat eserlerinin , tarihi yapıların nasıl bu kadar iyi korunduğuyudu. çok eski olmalarına rağmen öyle iyi sahip çıkılmştı ki gerçekten şaşırtıcıydı. ama anlamak çok zor olmadı tabi nedeni saygı. insanlar tarihlerin , kültürlerine saygı duyuyorlardı. tabi iyi reklam yapmanın da etkisi var.
eyfel kulesi diye demirden bir kulesi vardır. bu kuleyi bir fizikçi yapmış. yapıldıüı dönemde pariste yaşayan entellektüel çevre bu kuleye karşı çıkmış. hatta bu kule yüzünden şehri terkedenler olmuş.
1789 fransız ihtilali öncesinde tipik bir yeniçağ kenti gibi çekirdeğin çevresine rastgele yığılan mahallelerden, o mahallelere ulaşan kargacık burgacık sokaklardan oluşan paris, bu özelliğiyle ihtilalcilere epey yardım etmiş ve askerlerin asiler karşısında rahatça mevzilenmesine engel olarak da fransız ihtilalinin gerçekleşmesine neden olmuştu. devrimciler, yedikleri naneyi ve o çarpık kent düzenini öyle akıllıca kullanmışlardı ki, başa geçtikten sonra aynı haltı bir başkası, bu kez kendilerini devirmek için kullanmasın diye kolları sıvadılar. sonuç? bugün paris'e gittiğinizde bütün ana caddelerin birbirine paralel olduğunu zaten düzlüğüyle konya'yı anımsatan bu kentin bir ucunda durup diğer ucunu görebildiğinizi şaşırarak farkedersiniz. çünkü 1789'u yapanlar, bütün o ara sokakları ve kargacık burgacık yapılanmayı önlemek için 1852'de ve iii. napolyon devrinde alsas'lı şehir planlamacı georges-eugene haussmann'ı görevlendirirler. emir bellidir: paris'i sokakları güvenli evleri kullanışlı, temiz, trafiği sorunsuz, insanlara eğlence, alışveriş ve dinlenme alanları sunan, -buraya dikkat- asilerin kullanamayacağı kadar geniş sokakları olan, herhangi bir ayaklanma halinde kolluk kuvvetlerinin hızla olay yerine intikal edebileceği ve hatta birliklerle birlikte topçuların da geçebileceği genişlikte yollar yap! ve "baron" hausmann kendisine verilen siparişi yerine getirir: paris'i bir uçtan diğerine yıkar, yerine bugünkü kenti kurar. birkaç tarihi eser hariç, paris'te her ne varsa, 200 yaşında bile değildir!
yeni yılla birlikte bar ve cafe'lerine sigara içme yasağı getirilen, yasağı takmayanın 450, yasağı delen işletmenin 750 euro ceza ödeyeceği avrupa kenti. 61 milyonu bulan nüfusunun üçte biri tütün tiryakisi oysa...
aynı durumdaki bir başka ab kenti için (bkz: berlin)
trafikte yayalara yeşil ışık yanar yanmaz tüm arabalar duruyor. kendilerine yeşil ışık yansa da son yaya da karşı kaldırıma ulaşana kadar hiç bir araç yerinden kıpırdamıyor.yayalarda salına salına sağa sola bakına bakına karşıdan karşıya geçiyorlar. korna yok, üstünüze gelen araba yok.
istanbul'da ki şöförlerin daha sarı ışık yandığında en öndeki araba hareket etmediği için korna çalmasına alışan TC vatandaşı bünyeler için alışılması zor bir şehridir paris.
bir marka olduğu doğrudur. reklamı iyi yapılmış bir şehir. şahsen reklamı yapıldığı kadar değilse de düzen tertip açısından, mimari ahenk, kültür, sanat faaliyetleri açısından, tarihe ve milli kültüre, içtimai kimliğe sahip çıkma açısından örnek bir avrupa şehri olduğunu düşündürdü bana.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.