baba deyip bağrınıza bastığınız, yılbaşı gecesi ufak bir hediye beklediğiniz ama bu bekleyişinizi boşa çıkarıp sizi sazan yerine koyan yaşlı bunak**.
biz o şanslı çocuklardanız ki noel babanın var olmadığını erken yaşlarda öğrendik. bazı çocuklar hep noel baba vardır zanneder. çünkü aileleri onlar üzülmesin diye ekstra bir yılbaşı hediyesi alıp onu noel baba getirmiş gibi yedirirler çocuklara.
noel babanın soyundan başka bir yalancı kişilik için (bkz: diş perisi)
antalya'nın demre ilçesinde (!) doğduğu (!) söyleniyor ama, bıktık artık bu yalancılardan da, turizm adına yapılan saygısızlıklardan da, noelinden de, babasından da, avrupasından da, amerikasından da, suyu çıkmış bütün işlerden de... bizim tarih ve kültür diye bir şeyimiz yokmuş gibi davrananlardan da.. elinden bir şey gelebileceği halde, kılını kıpırdatmayanlardan da.. yuh çekmek istiyorum!
bütün dünyaya sempatik gösterilmeye çalışılan hıristiyanlığın kodaman figürü.
neden çevirisi noel babadır aziz claus'un? son yıllarda çokça ekranlara taşınır yılbaşılarda müslüman aileler tarafından bile anılır olmuştur.
yılbaşı ile adeta özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır. aziz claus bizim topraklarımızda doğmuş olmasına rağmen öz kültürümüzle uzaktan dahi bir alakası yoktur. türkiye toplumu kendisine dayatılan bu figüre itirazda bulunmazsa yakında avrupa'nın aziz bayramlarınıda kutlamaya başlıyacağız.
çocuklarımız da çoraplarını havalandırmalara asıp noel baba'nın onlara hediyeler bırakmasını bekliyor olacaklar. *
aslında yılbaşı değil de christmas sembolü olan fakat kültür transferi esnasında elimize yüzümüze bulaştırdığımız hatta bazen komik duruma düşmemize sebep olmuş figürlerden biri.
-29 ekim'imiz midir, 30 ağustos'umuz mudur, Şeker bayramı'mız mı, kandilimiz mi, kurban bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı. biz muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz... ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. hepsi efendi yıllardı. memleketimize, herhalde, beyoğlu'ndan giren, haliç'i atlayarak fatih'lere, aksaray'lara, sonra rumeli'ye ve boğaz'ı aşarak önce kadıköy'lere, moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa avrupalılıktan pirimiz mi?
İstanbul'un tepebaşı'ndan adana'nın tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir? bir resmine bakarsanız havarilere, öteki resmine bakarsanız rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir... bunu hiç merak ettiniz mi? siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: o haçlı seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. o zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.o evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir piyer lermit'tir... kardeşlerini mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor. o, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş... ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır.
bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi? bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz... sakalı elimde kaldı ve altından lüsifer çıktı. bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler. bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin, yahut bırakın: haç'ında çarmıha gereyim onu. tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: muhakkak bir şeyimizi çalmıştır.
osmanlı ve selçuklu dönemlerinde haçlı savaşları namıyla ve dahi çanakkale savaşında kapıdan kovduğumuz kültürün bacadan giren simgesidir. bizim değildir, olamaz. bizden de değildir zira bizim kültürümüzde bacadan girene iyi gözle bakılmaz.
ülkemizde de hindi, çam ağacı ve noel baba olarak iyi bilinen üçül simgeden biridir. (neden üçül? teslisle bir ilgisi mi var gibi?)
beyaz uzun sakalları olan kocaman göbekli hep kırmızı giyen bir amcamızdır. ondan her yılbaşı hediye beklediğimiz ama hep umutlarımızı bosa çıkaran bir koca göbektir.
sakalı var böyle , beyaz beyaz. çok mübarek adammış, geyikleri falan uçuyor. keramet gösteriyor ya, güzel insan. hızır gibi bişi, fakir dostu. adaylığını koysa reis-i cumhur olur.
yılbaşı yaklaştığında neden kırmızı bornoz, saçma şapkalar ve takma sakallarla etrafta taklitçilerini görüp durduğumuzu anlamadığım hristiyan azizi. öleli de epey olmuş amcanın da neden hala bizim kültürümüzde yaşadığı da ayrı bir muamma.
noel baba beynelmilel bir kültür objesidir. zaman içerisinde öyle olmuştur. içerik olarak asla kıyaslanamasa da şöyle düşünmek lazım; mevlana veya yunus dünyada kabul edilen kültür objelerinin en kıymetlilerindendir. ona da hristiyanlar "bu müslüman azizi kardeşim, bana ne onun felsefesinden" desinler o zaman. aşalım noel babayı, kırmızı ve beyaz tatlılığını, kar ve geyikleri unutmayalım. gayet hoş bir yılbaşı geleneği, adamlara göre noel için bize göre yılbaşı için. bana göre süt ona göre çikolata...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.