ingiliz yazar george orwell'ın yüzyılın en iyi kitaplarından biri olarak gösterilen eserinin adı.
eski bir komünist olan orwell, bu ideolojinin sscb tarafından nasıl katı ve baskıcı bir formda uygulandığını görünce bütün dünya görüşünü değiştirmiş ve bu kitabıyla beraber "hayvan çiftliği"(animal farm) adlı eserinde de komünizmi, buna bağlı olarak totaliter rejimi eleştirmiştir. modern insanın kara yazgısını daha da kara bir yorumlayışla dile getiren orwell için bertrand russel: "onun çağımızın peygamberi olmasını engelleyen şey, geleceğe dair karamsarlığıdır" der.
bazıları onu ingiliz istihbarat servisinin, dolayısıyla kapitalizm yanlıları ve sscb düşmanlarının piyonu olarak nitelese de kuşku yok ki şimdi yaşasa aynı eleştirileri kapitalizme getirirdi. zaten "hayvan çiftliği" nin sonunda domuzlar(sosyalistler) ve çiftçilere (kapitalisler) aynı masada yemek yedirir. vakit ilerledikçe domuzlar ve çiftçilerin yüzleri birbirine karışır, hangisinin kim olduğu seçilemez. zaten bunun bir önemi de yoktur. çünkü yazar için her ikisi de aynı şeydir.
george orwell' ın sosyalizme karşı kaleme almış olduğu ütopik eser..* eserde yer alan big brother ironisi gerçekten etkileyicidir..sistemin gözü olarak da nitelendirilebilir..zira bu kontrol mekanizmasından kaçış mümkün değildir, her şey görülür, duyulur, bilinir..
sovyet dönemi proleter diktatörlüğünü yerden yere vuran george orwell eseri. eleştiri sosyalist düzene değil, fakat uygulamadaki düzene karşıdır. stalin'in kara bıyıkları ağabey karakterinde kendini bulmuş, diktatörlüğü yeterince yüzüstüne çıkarılmıştır.
ifade hürriyetinin olmadığı, cehaletin kuvvet, savaşın barış olduğu bir dönemi konu alan eser dünyada büyük yankı bulmuş, kendisi de bir sosyalist olan george orwell bu eseriyle ve hayvan çiftliğinde çizdiği napolyon karakteriyle stalin'i yerden yere vurmuştur.
1984'ü sosyalizme karşı bir eser olarak değerlendirmekten ziyade, totaliter rejimlerin tamamına yönelik bir eleştiri olarak ele almak daha doğrudur. özellikle 11 eylül kompleksi sonrası başta abd olmak üzere batı avrupa ülkelerinde hayatın her alanının gözlenmesini, izlenmesini ve kaydedilmesini meşrulaştıran uygulamalar açısından bakılınca roman cuk oturuyor gibi görünüyor.
g. orwell'a Ä°ngiliz Ä°stihbaratının zorla yazdırdığını bir yerlerden duyduğum * , komunist sisteme eleştirel bakış açısıyla kaleme alınmış harika bir kitap. Ãœtopya demeye dilim varmıyor çünkü gerçeklik payı gün geçtikçe artıyor.
equilibrium filmi bu romandan esinlenmiş demeden de kendimi alamıyorum.
hakkında söylenecek çok ey olan bir eserdir. sosyalizme yöneltilmiş bir eleştiri olarak savunulur genellikle. ancak, orwell, bugün takip edildiğinde, oklarını yalnızca insan düşüncesine (ya da daha geniş anlamıyle yaşamına) gem vurmaya çalışan her sisteme saplamayı hedeflemektedir esasında. kitapta sosyalizmin kanatları altında kurulan bir totaliter sistem, bugün, işleyişi ile günümüz kapitalist düzeni ile pek çok noktada da uyuşmaktadır. bu noktada kitabın içerisinde bahsedilen, ingsos (ingiliz sosyalizm'i) doktrininin çiftdüşün ilkesi yalnızca yazınsal bir dekoratif olmadığını kabul ettirir bizlere. sosyalizm veya kapitalizm tirani. x, y, z tirani. pek önemi yok aslında bu sıfatların.
eseri yazdığında orwell'in etraflıca sistemini tarif ettiği merci, bir devrim ile üst sınıfı devirmiş bir aydın kitlesi, akabininde tüm sistemi, ilelebet devrilemeyecek şekilde kurarken uyguladıklarını, yarın başka bir isim altında, başka bir düşünce sistemi de gayet kolay uygulayabilirdi. çünkü insanlar belli bir şekilde reaksiyon gösterdiği müddetçe onu yönetecek kişilierin hüviyeti genellikle pek mühim olmamaktadır. ve bu geçmişinden ders alarak yüksek tepeleri işgal eden parti, artık başvurulacak bir geçmiş de kalmaması için tarihi de sürekli değiştirir. tıpkı sürekli olarak budadığı dil gibi.
ve orada, akıllılık aptallıktan geçer, savaş barıştır, özgürlük köleliktir. hepsi bir aradadır. çünkü insanlar ne olduklarını anlayabilmek için, kendilerini mukayese edebilecekleri ölçütlerden arındırılmıştır. sahip olunanın sahip olunabilecek şeylerin en iyisi olduğuna gönülden bağlıdır herkes. bir sistematik düşünce metodu ile buna inanırlar, ve sanki hiç bu işlemi uygulamamışçasına da bakirdir zihinler. ve orada, özgürlük sadece kafatası içerisindeki bir kaç santimetre içerisinde iken, nihai olarak, karamsar bir biçimde, oranın da partiye ait olduğu öğretilir herkese. ve herkes.. büyük biraderi.. sever...
eser, sayfalarından birinde yazdığı gibi, yeni bir şey anlatmaz. etkileyiciliği anlattığı yeni bilgide değildir. en iyi kitap bildiklerinizi size en iyi açıklayandır der, orwell. ve bildiklerinizi size anlatır. günümüz ile uzak olduğu kadar yakındır da bahsedilen gerçeklikler. hayatımıza yakın olduğu kadar uzaktır da. ve fakat bir gerçek de vardır ki, iki kere ikinin dört ettiği kadar sahicidir anlatılanlar.
ingiliz yazar george orwell in 8 haziran 1949 da basıma sunulmuş romanı. ingiliz edebiyatının en ünlü ütopik kurgu romanlarından biridir. roman ilk olarak the last man in europe adıyla basılmıştır. ancak pazarlama meseleleri nedeniyle ismi daha sonradan bin dokuzyüz seksen dört e çevrilmiştir. onu okuyan bunu da okumalıdır (bkz: cesur yeni dünya)
hangi başlığa yazacağımı bilemediğim, beni allak bullak etmiş kitap... kitapta sadece sistemin değil, dilin kısıtlanışı ve kullanım şekline eleştiriler de var. george orwell düşünce özgürlüğünün konşulan dilden geçtiğine hastalık derecesinde inanır. dil ne kadar yozlaşır, kullanılan kelimeler ne kadar azalırsa düşünce özgürlüğü hatta 'düşünce' ortadan kalkar. bu yüzden orwell, insanları kötü konuşan herkese savaş açmaya çağırır kendince!
kitaptaki "yenidil" adlı iğrenç, kokuşmuş şey, düşünce düşmanıdır. çünkü kelimeler bir bir yok edilmiş, böylece ortada konuşulacak hiçbir şey kalmamıştır. böyle bir ütopyayla bende feci bir tiksinti ve korku uyandırmıştır; yazarın -önsezileri mi desek- hayal gücü korkunç bir şekilde çalıştığı için...
kitaptan uyarlanarak filme dönüşen bu yapıt, esere adını veren "1984" senesinde vizyona girmiştir. bu da ayrı bi hoşluktur.
film şu sözlerle başlar "who controls the past controls the future ** ,who conrtols the present controls the past **"
does it make a sense for you?
so you are fuckin guys who controls by the controler of the past.
*
4 parmağını gösterip bu kaç dedi.
4 deki işkence masasında yatan. hayır dedi ve çığlıklar patladı masadan. parti bu 5 derse 5 tir dedi.
sonunda masadakine sordu yine bu kaç diye 4 parmağıyla.
bilmiyorum dedi.
öteki "güzel,öğrenmeye başladın."
bence bu kitabı söylendiği ingiliz gizli servisi yazdırttıysa george orwell'dan büyük bi kazık yemiş. zira orwell bu gün medya ve tüm erki elinde tutan dikta rejimlerine kafa tutmuş.
insanlar hiç durmaksızın bilgi bombardımanına tutulup düşünmekten yoksun bırakılıyor. ve senelerce gerçek bir savaşta oldukları düşünüdürlüyor. bu yolla tüm hayatları ipotek altına alınıyor. tıpkı bu gün abd'nin kendi toplumuna yaptığı gibi.
o'brien, julia'ya dönerek, daha anlamlı bir sesle konuştu:
yaşasa bile daha başka bir insan olacak, anlıyor musunuz?kendisine yeni bir kimlik vermemiz gerekebilir. yüzü, davranışları, ellrinn biçimi, saçının rengi, sesi bile değişik olabilir. siz kendiniz de farklılaşabilirsiiz. cerrahlarımız* insanı tanınmayacak derecede değiştirebilirler*bazen gereklidr bu, hatta kimi zaman bir insanın kol ve bacağıını bile kesebiliyoruz*.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.