- elektronik altyapısı olmasına rağmen, özlem tekin ablamızın güzel sesi ile gönlümüzde yer edinmis bir sarkıdır. öz albumundedir.
güftesi;
bir sis var önümde hiç bilinmeyen
bir ses var içimde yolu gösteren
bu hayat benim
benimse eğer
kimse karışmazsa yaşamaya dğer
daha yol yakınken
herşeyi kendine sor kendinden öğren
yanlış senin tek hazinen
daha yol yakınken
kır zincirleri utansın cümle alem
yarın senin tek hazinen
daha yol yakınken
- arabalarımızın üstlerinde gazladıgı, ayaklarımızın üzerinde yürüdügü, gidecegimiz yere götüren uzaklıktır.
(bkz: kaldırım)
- bir yılmaz güney filmi.
- yılmaz güney'in hapisteyken senaryosunu yazdığı ve şerif gören'in yönettiği, 2005 yılında dünyaca ünlü yönetmenler ve eleştirmenlerin görüşleriyle yayımlanmış olan "ölmeden önce izlemeniz gereken 100 film" kitabına girebilmiş tek türk filmi.
1982 cannes film festivali'nde en iyi film ödülünü alan yol, bugün hâlâ avrupa'da sinema sohbetlerinde adından övgüyle söz edilen bir başyapıttır.
tarık akan, halil ergün, şerif sezer gibi isimlerin rol aldığı film, dönemin türkiye'sini olabildiğince sert, etkileyici ve derinlemesiine bir kurguyla anlatır. sürekli araya giren çocuk çığlıkları, köpek ulumaları ve dinmeyen silah sesleri izleyen herkesin hafızasına çıkmamacasına kazınır. yine türk sinemasının en etkileyici sahnelerinden birçoğu da bu filmde yer alır.
uzun süre sansür yiyerek türkiye'de yayınlanmasına izin verilmeyen filmin yapımcıları şerif gören ve muzaffer hiçdurmaz'ın idamla yargılandığını belirtmekte de fayda var. *
- izi sürülen yer. belirli bir rotayı, yönü takip etmek
-
türkçesi sadece 3 harf ve söylemesi kolay olduğu halde eskiler bunu nedense arapça olarak "tarik" şeklinde kullanmıştır , hatta günümüzde kullandığımız ,bu "tarik" sözcüğünün çoğulu da " tarikat" yani "yollar" anlamına gelir.
- duvardaki yarım silindir oyuktan başlayıp, yarım bir kürenin altına dek uzanan bir yolda aheste aheste gidip, o yarım kürenin altında biraz gözyaşı döküp sevgiliye ulaşmak.
- hayattır bir nevi. yoldur ömür dediğimiz... yürünür... gün olur... biter.
- bir sinan oruçoğlu şiiri. çirkin ağacı'ndan:
"ı
kendime başlamak farz oldu
uzun bir marazdan doğmuşum ben
annemin gözleri acınacak bir ağaçmış
babamın teni durulmaz bir rüzgar
yeryüzü serhoş etmiş içimi
yeryüzü tok içimli bir esrarmış
kucağa sığmaz bir urmuşum
herkesin saate baktığı vakitte
bir yıkıntı olmuşum kendime
taşımayla bitmeyecek bir yıkıntı
gömleğim zifiriymiş, boynum
dayanmazmış bu kire, geçermiş
o mevsim de benim geçtiklerimle
kendime başlamak farz oldu
uyku boşlukmuş uyanıklık ateş
çamların dibinde dururmuşum
ellerimde leylak, ateş ensemi kemirdikçe
giz budur, dermiş gece
sözcükler zehirli birer başlangıçmış kendime
onlarla kurulmuş yoldan geldim
buraya geldim zehirli sözcüklerle
uzun bir marazdan doğmuşum ben
dile gelince çirkinleşen, acımsı
bir tat bırakan tende
çocuklar yağarmış odaya yokluktan
harfler, alkol günleri, yıpratıcı zaman
yıkamakla geçmez karartıymış yüzüm
kendini kanat sanıp çırparmış
bütün halleri kalmak olan
dönüp durduğum bir labirentmiş ev
şiirler bahçeye çıkarmış
kendime başlamak farz oldu
aksi desem ağırıma gider, hasta!
gözlerimi kapayıp bakarmışım aynaya
yağmur benim sevincimi silmekmiş
yağmur ben yokken gelmekmiş...
ıı
kaldığım yeri unutmuşum
bilinen zamana geçmeli öyleyse...
anneme, benden artarsa bir sıkıntı
daha doğur dediydim, rahatlarsın!
utandı ve beni kendime fırlattı
dünyada bir sinek gibi gezindim
çorap yıkadım, ten ütüledim
çıkmaz evlere girdim ah !
ellerimi uçuşan şeylere buladım
içimde gizli bir görev vardı hep
ağaçların görünen yüzüne saklandım
kendime başlamak farz oldu
farzı kucağıma aldım, soyundum
velev ki ben baştan sona yanlışım
adımı koymanın anlamı ne
adıma dokunmanın, bu toprak beni
benden edecekse bu toprağın
sana yürümek yanılgısı ömrüm
asıl yanılgı yalnızca yürümek
rüzgarı hiç anlamadım suyu hiç
yollar sallandı bende
ııı
bavulumun içine adımı yazıyorum"
- yerleşikliğe tek başkaldırı. felaketleri ötelememek için üzerine basıp gitmenin, vazgeçebilmenin özgürlüğü, elsiz ayaksız kalıp gözsüz kalmamak... hep aynı döngünün içerisinde, binlerce yol geçirmek içinden. duraksız, ereksiz... peygamber vekilliklerinden uzakta, yoldan başka amacı olmadan yola taatle ömür geçirmeyi göze almak. nereye götürürse oraya gitmek, itiraz etmeden, kırk yıl odun kırarak, efendiliğini kabul etmek. sorgusuz sualsiz ayaklarına kapanıp neredeysen oraya demek, diyebilmek...
bir tek "yol" için, içinden binlerce yol geçirmek, binlerce yol gitmek...
- yol
bir gün bile uzak olma gün uzun
gün uzun anlatamayacağım kadar
trenler bir yerlerde uyuduğunda
insanlar garlarda nasıl beklerse, öyle beklerim seni
bir saat bile gitme gidersen uykusuzluk
damla damla birikir o saatte
ve bir evi arayan bütün duman
yitik yüreğimi öldürmeye gelir belki de
kırılmasın kumun üstünde görüntün
göz kapakların bensiz uçmasın
bir dakika bile gitme sevdiğim
bir an
bile uzaklaşsan
dünyayı dolaşırım yalvarmak için sana
ya dön ya da bırak öleyim diye
pablo neruda
- 'İnsan için önüne çıkan bütün yollar, yürünebilir yollar ise o insan kaybolmuş demektir.' ismet özel
- hissettirmeden yorar genelde. (bkz: yol yorgunu)
- bazen git git bitmeyen bir şey..
- (bkz: bu yol nereye gider)
yol bir yere gitmez, o bir durma biçimidir.
- özellikle şehirlerarası bir yol ise karanlık olmasından mütevellit seyir halindeyken gökyüzünün pek güzel göründüğü yerler de olabilirler.
- istanbul'da herkesindir.
Vampircik - 2005 - 2015
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.