yazmak

  >>

  1. bireyin, birine ilgi duyduktan sonra yaptığı tüm komik hareketlerin bütünüdür. ama illa komik olmaz tabi ki, bir tür cilveleşme ya da sürekli jestlerle karşı tarafın ilgisini çekmeye odaklanmış bir eylemdir. manidar sözler, iltifatlar havada uçuşur, gerçekten bir yazar edasıyla kelimeleri sıralar kişi karşısındakine.
    (soulburn 20.06.2006 21:16)
  2. başka biriyle herhangi bir aşk içerikli gönül bağı olmayan iki insan arasında olanı ne kadar hoşsa..

    sevgilisi olan bir insana yapıldığında o derece çirkindir.

    zira bunu anlayan öteki sevgili göründüğü kadar sakin olmayabilir.

    aslında içinden bu yazarkasayı havaya uçurmak geçiyor olabilir.

    yine bu kişi göründüğü kadar medeni de olmayabilir.

    bu şırfıntı yazarsuya sabahlar olmasın diyerekten saç baş girişecek bir potansiyeli o nazik bedende bulunduruyor olabilir.

    bu kişi göründüğü kadar zayıf da olmayabilir.

    sözkonusu sürtüğün kontrataklarına üstün bir direniş göstererekten hiç yara almayabilir.

    bu kişi.. tehlikeli olabilir. hasta olabilir. manik depresif olabilir. borderline olabilir. şizofren olabilir. psikopat olabilir. katil olabilir. bunların hepsini içinde bir yerlerde barındırıyor olabilir.

    bu nedenlerle..

    fütursuzca asıldığınız kişinin yanındakine dikkat edin. çok yakınınızda olabilir.

    tehlikelidir.
    (malloryknox 12.10.2006 22:24)
  3. argoda bir olayin ya da sozun uzerine hemen o anda tahmin yoluyla ya da dogaclama bir bicimde yorum yapip olasi senaryolari soylemeye verilen addir. burada soz konusu olan olasi veya olasi olan senaryolarin en abartisi oldugu icin ve de senaryo yazildigi icin adina yazmak denir.
    (catlakzombie 05.11.2006 21:03)
  4. *

    ancak faydalı bilgiyle dolu bir beyin ve mesuliyet şuuruyla çarpan bir kalbe sahip olan kişilerin yapması gereken, hayatı* daha anlamlı kılan, vatanın/milletin selameti için mühim bir hizmet vesilesi olan* iştir. sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: yazmak, yazıya sığmaz..* * *

    yazmak, gönülde biriktirilen hazinelerin, bulundukları mahrem sandıktan gün yüzüne çıkarılarak insanların istifadesi için teşhir edilmesidir. yazı, * yazar için, karşılık beklenmeksizin okuyucuya* takdim edilen yaldızlı bir mektup ve kalbinden onun kalbine kurulan bir köprüdür. bir davettir; okuyanı yazanın dünyasına çağıran ve yürünen yolların birleştirilmesi için seslenen bir davetçidir. kalbin bir köşesinde başlayıp oradan aklın tam ortasına yerleşen bir anlaşmadır; işte bu noktada, gerçek 'yazar' okur mudur, yoksa gerçek 'okur' yazar mıdır belli olmaz, iktiran hasıl olur. her iki taraf birbirinin lisanıyla konuşur olur..

    yazının süslü-püslü olmaya pek ihtiyacı yoktur, içteki samimiyetin aksetmiş olması kafidir; bununla beraber, okuyanı sıkmaması ve daha faydalı olması, hatta yazarın okuyana saygısını daha iyi ifade etmesi için intizam içinde olması da şarttır. okuyanı sadece yazının muhtevasını düşünmeye sevk etmeli, şekildeki bozukluğun mananın önüne geçen bir mani olmasına müsaade etmemelidir. yani, ruha hitap ettiği kadar göze de hitap etmeli, göz tırmalamamalıdır.

    herkes yazamaz, yazmak* herkese nasip olmaz; zaten kağıt ve kalemi her eline alan da yazmamalıdır, bu bakımdan az ama öz sayıda 'yazar' olması iyidir. yazarken insanın elleri, daha da önemlisi yüreği titremelidir adeta. "söz uçar yazı kalır" sözü doğru olduğuna göre, yazar kılı kırk yarmalı, ince eleyip sık dokumalıdır. ayrıca, bazı insanlar* için, yapılmadığında çıldırılacak şeydir. sait faik, "yazmasaydım çıldıracaktım." der; gerçekten de kendini sürekli faydalı bilgilerle donatan bir insan muhakkak yazmak ister. öyle ki yazamama ihtimali bile o insanı neredeyse çıldıracak hale getirebilir; dolayısıyla, yazmak için çeşitli mecralar arar ve bulduklarını değerlendirmeye çalışır. amacı, çorbada bir tutam da kendisinin tuzunun bulunmasıdır, niyetini iyi ayarlamış ve yola böyle çıkmıştır. netice, bunu başarmak olsa da olmasa da önemli olan niyet olduğu için kaybedeceği birşeyi ve boşa giden emeği yoktur. kendine kıstas kabul ettiği merci, bunları ademe* mahkum kabul etmez ki..

    farklı bir hususa temas ederek bitirelim: yazmak, hayatın her alanında çok etkili birşey olduğu için, suistimal edenlere/etmeye çalışanlara rastlanılması normaldir, adiyattandır. neyi-neden-niçin yaptığının bilincinde olup fikir süzgecini iyi oturtmuş insanlar için, bunlar hiçbir kıymet-i harbiyeye sahip olmayan ve tesir alanı çok sınırlı olan basit insanlardır, dikkate almaya değmezler.*
    (herseyemaydanoz 16.11.2006 23:25)
  5. ferahlamak gibi, akıntıyı arkaya alıp yüzmek, derinlere dalıp çıkmak, yunuslarla kulaç atmak sonra göğe yükselip tekrar yere inmek gibi bir şey. kısaca, özgürlük.
    (gilgalad 06.05.2007 22:14)
  6. kur yapmanın diğer adıdır. "kime yazıyon yine" falan diye halk arasında duyabilirsiniz. nereden geldiğini hep merak etmiştim ve yıllaar evvel basıma gelen bir olayla anladım. bir ara birilerine karsı cok yogun duygular içinde olan bir arkadasım ve içinden gecenleri kagıda dökme isteği duymustu(zaten o günden sonra her türlü yazı işlerini bıraktı) ve daha sonra da yazdıklarını benimle paylastı. zaman gecti yine o kişinin konusu acıldı, benim tabi aklım karıstı "hangisiydi bu?" diye sorunca, o da "hani şu yazdıgım" dedi. boylelikle yazmanın da nerden gelebileceğini uygulayarak görmüş olduk....
    (kafisap 06.05.2007 22:25 ~ 06.05.2007 22:28)
  7. içten gelen her türlü olayı yazıya dökme işlemidir. insan her şey hakkında mıtlaka bir şeyler yazabilir. hele içinde birazda yazar ruhu varsa yazılan yazı oku oku bitmez. ancak bir şeyler hakkında yazı yazan kişiye yazar denir gibi yanlış bir düşünce mevcuttur insanların akıllarında. bu aynı şiir yazan kişiye şair denir gibi bir şey oluyor. yazarlık ve şairlik çok daha farklı şeylerdir. şiir ya da yazı yazmakla şair, yazar olunmaz bu ancak uzun yıllar bu işle uğraşmak kendini bu işe adamak ve oluşturulan eserlerinde kendinden sonraki kuşakların dillerinde gezmesiyle olur. bunlar doğuştan gelen yeteneklerdir. zorla yazı yazılamaz. eğer bu şekilde yazılması gerekiyorsa da basit bir karalamadan öteye gidemez. aynı zamanda kitap yazan kişiye denir yazar diye... insan bir iki kitap yazdı diye hele birde o yazdığı kitaplar tutmuşsa tamam yılın en iyi yazarı bile seçilir. ama kimse bakmaz bundan sonraki gelecek olan eserlerine. akıllarda artık o kişi iyi bir yazar olarak kalır öyle gider.
    (cigliks 06.05.2007 23:57)
  8. yazmak, hayata iz bırakmak, tarihin en önemsiz diliminde ve en önemsiz şahsiyeti olarak yaşasak bile "ben de buradaydım. nefes aldım" demektir. zaten bu yüzden "söz uçar, yazı kalır" ve yine bu yüzden "yazılana kadar" insanlık tarihi "tahminlere" dayalıdır. iz bırakın! kendi iziniz olsun!
    (hazeyame 07.05.2007 00:43)
  9. "söz uçar yazı kalır" derler. buna ne kadar inansam, aklımdan geçenleri kağıda dökme isteği duysam bunu yapmaz bir çırpıda zihnimden uçup gitmesine izin veririm çoğu zaman.* oysa yazmak düşünce üretmeyi destekleyen, güzel söyleme, kendini ifade etme kabiliyyetini geliştiren bir eylemdir şüphesiz.

    çok konuşup aslında hiçbirşey söylemiyor olmanın rağbet gördüğü bir zamanda hala bir şeyler anlatma derdinde olan, umarsızlık karşısında anlaşılamamayı derinden hissedebilenlerin erdemli iz bırakma çabasının sessiz izdüşümüdür belki de...

    ya da sadece karıştırdığımız sayfalarda karşımıza çıkan, hafızanın nisyanınından kurtardığımız üç beş kelimenin dünden yarına selamıdır. öyle ya da böyle yazmak, yazabilmek güzel bir duygu.

    hayatın koşuşturması içinde aslında birbirimizi dinler gibi yaptığımız için anlaşamadığımızı düşündüğüm zamanlarda bazen "söylemek istediklerimizi yazıp versek birbirimize nasıl olur?" diye düşünmekten alamıyorum kendimi. belki sözün yapamadığını yazı başarır ne dersiniz?...
    (sebepsiz yalnizliklar 29.07.2007 01:33 ~ 13.08.2007 00:32)
  10. bir şeyden kılpayı kurtulmak anlamına da gelir. merdivenden düşeyazdım (az kalsın merdivenden düşüyordum) gibi. genelde derslerde örnek olarak verilir, gerçek hayatta pek kullanılmaz * *.
    (artikbendebirlostum 25.09.2007 22:54 ~ 25.09.2007 22:55)
  11. ya üstün bir acı; ya da düşük bir çene ister.
    (yfkn 26.09.2007 23:56)
  12. yaymak, sermek anlamına da gelen kelime. "ya-" köküne "-k" veya "-z" yahut "-r" gibi bugün artık köke kaynaşmış olan ekler getirilir. ova anlamındaki "yazı" da, yazmak kelimesinden çıkmıştır. yazma kelimesi de aynı köktendir.
    (hashacip 27.09.2007 01:59)
  13. kelimenin, "olaylar üzerine doğaçlama bir tepki olarak gelişen eylem" anlamı üzerinde fikir yürüttüğümüzde; kuruntu, şüphe, kıskançlık, haset, fesat vb. kavramlarla birarada gerçekleştirildiğinde insanın ağzının bir karış açık kalmasına sebebiyet verebilecek, yaratıcılık sınırları üstüne insanı düşündüren, kâbus niteliğine bürünme potansiyeli oldukça yüksek bir kurgu olur yazmak.
    (breegadoon 06.01.2008 17:26)
  14. kağıtla kalemin ayağınıza kadar gelmesi sonucu cümlelerinizin bir anda kalemden kayıp kağıda boşalması durumudur.erişilmesi en güzel hazdır. liğme liğme çekilir ilikleriniz, mürekkep ve kağıt kokusuyla. ve tabi yazdıklarınızın sizde oluşturduğu o duyguyla.
    (urserpens 06.01.2008 18:37 ~ 06.01.2008 18:40)
  15. gerçek anlamıyla düşünüdüğümüzde bir nevî dinlenmektir bazen; içerideki enerjiyi dışa aktarmak, birikeni boşaltmaktır biraz.
    (breegadoon 14.03.2008 15:10)
  16. dışavurum...
    (betusens 30.06.2008 15:30)
  17. (bkz: quills)
    (darkpink 30.06.2008 15:32)
  18. alelade bir eylem olmayıp üstün nitelikler de gerektirmemektedir. konuşmaya çok benzer lakin kendi kendine düşünme süreçleri biraz daha uzundur. insan kelimeleri aklında başka sıralar da ağzından çıkınca başka anlam bulur gibi olur ya. yazmak eleminde bu sürece müdahale mümkündür. söz, okun yaydan fırlaması ise; yazmak, geri alım mekanizmalı bir yaydır. ok istikametten şaşma gösterir gibiyse, geri alım mekanizması devreye sokulabilir ve koordinatlar üzerinde oynanabilir. üstün nitelikler gerektirmemesi konusu ise ayrı bir meseledir. zira, pek az insan kalem tutar ülkemizde. evinde okula giden birileri olmadığını bahane ederek "kalem-kağıt neredeydi acaba" diye yakınan insanlar tanıdım ben. oysa konuşmak gibi, daha ileri gidiyorum, düşünmek gibi bir olmazsa olmaz eylemdir insan ruhu için. ben'in varlık dehlizlerindeki o esrarlı yolculuktan sonsuza dek ve mutlak şekilde mahrum kalmasıdır. aslında şaşılacak bir şey yok. okumanın da "ay hiç fırsatım olmuyor" bir eyleme dönüştüğü bir nesil, esrarlı yolculuklardan yoksul kalmak konusunda oldukça tecrübe sahibidir.
    (kimsekim 01.09.2008 10:59 ~ 01.09.2008 11:02)
  19. en güzel yönlerinden biri, oturduğun ya da yattığın yerden icra edilebiliyor olmasıdır. kafayı ya da bedeni kaldıramayacak durumda bile olunsa zihinden geçeni aktarabiliyor olmak güzeldir.
    (breegadoon 06.12.2008 16:17)
  20. ilmin bağıdır. söz uçar, yazı kalır.
    (raptiye rap 06.12.2008 20:05)
  21. tedavisi daha fazla okumak olan bir hastalıktır.
    (uzakvesuskun 04.02.2009 19:52)
  22. hoş bir sanattır.. (bkz: kaligrafi)
    (breegadoon 04.02.2009 19:59)
  23. Düşünmeye götürür insanı...
    (itaatsiz 04.02.2009 21:30)
  24. iyi bir terapidir genelde.
    (breegadoon 23.05.2009 23:35)
  25. hareket hâlindeyken zor iş.
    (breegadoon 14.06.2009 21:02)

>>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.