1853, hollanda doğumlu ünlü ressam. yokluk içinde başladığı hayat aynı şekilde yokuluk içinde bitmiştir. hayatı boyunca yaşadığı karamsarlığı tablolarına da yansıtmıştır.
aşık olduğu fahişeye kulağını kesip vermiştir, fakat fahişe tarafından terslenmiştir.
van gogh saftır, temizdir, kendisine ait bir şeyi başkasına hediye etmeyi harika olarak düşünmüştür.
terslenince resme iyice bağlamıştır kendini, belki de yaptığı en iyi işe. iyi de yapmıştır...
1883 yılında erkek kardeşine yazdığı mektupta şunları söylemiştir; "çoğu zaman 30 yaşında olduğuma inanamıyorum. çok daha yaşlı hissediyorum kendimi. en çok beni tanıyanların çoğunun bana 'rante' gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bazı şeyler değişmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda içim kararıyor, sanki bu şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum."
29 temmuz 1890'da kendisini vuran van gogh, 31 temmuz'da vefat etmiş, öldükten sonra üzerinde bulunan kardeşine yazdığı ama göndermediği mektupta şöyle der; "sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdim."
hayatı boyunca hiçbir eserini satamamış, hatta gittiği bir çok yerde de sanatı aşağılanmış ama ölümünden sonra, tabloları hakkında "paha biçilemez" yorumu yapılmış, tek kelimeyle "şanssız" ressam. daha yaratıcı olmak için yemeklerinin içine yağlı boya katmış ve öyle yemiş, bir fahişe için kendi kulağını kesmiştir. anlaşıldığı üzere, aklı "birazcık" sorunludur...
lisedeyken resim öğretmenimiz derste bize vangogh'un bir tablosunu çizdirmişti. sanırım 7 yaşındayken yapmış vangogh o tabloyu. kendi odasını yapmış ama ne yapmış! biz 17 yaşında çizemedik adamın 7 yaşında yaptığını. perspektif denen şeyin ne zor bir şey olduğunu o zaman anlamıştım.
özellkle kan çiçekleri adlı tablosu çok göz alıcıdır, hatta bu resmin imitasyonu da odamın duvarını süslemektedir.
fırça darbeleriyle resimlerine çok iyi doku vermiş ressamdır. bir eserin ona ait olduğunu burdan çok rahat anlayabilirsiniz anlayabilirsiniz. bir de bazı tablolarındaki eşsiz hazan sarısından.
tam adı vincent van gogh olan hollandalı ressam. 1853 yılında dünyaya gözlerini açmıştır. kiliselerden akıl hastanesine kadar uzanan ilginç ve bir o kadar da acıklı hayat hikayesine sahiptir. eserlerinde hep hüzün, acı ve yalnızlık vardır. 1889 yılında kulağını kesen van gogh, 1890 yılında da kendini vurarak hayatına son vermiştir.
renklerin kullanımı açısından resimde bir devrim yaratmıştır, hayata duyduğu nefreti sert fırça darbeleriyle tuvale yansıtmıştır. evet delidir ama dahidir de arada bocalaşır durur. insanlarla iletişimi berbattır. kardeşine yazdığı mektuplar sayesinde biraz bilgi bırakmıştır arkasında. sonundada intihar etmiştir zaten.
kızına aşık olduğu ev sahibesine kira borcunu ödeyemeyince, ona bir tablosunu armağan etmiştir. bu tablo, artistin ölümünden sonra eserleri bir araya getirilirken, ev sahibesinin bahçesindeki kümeste, bir deliği kapamak için kullanılırken bulunmuştur.
rahip olmak istemiş, fakat tüm parasını fakirlere dağıtıp bir mağarada sefil bir yaşam sürmeye başlayınca, kiliseye yakışmadığı gerekçesiyle uzaklaştırılmıştır.
resim malzemesi alacak kadar bile parası olmadığı zamanlarda eline geçirdiği bir parça kömürle dahi resim yapmıştır.
avrupa'da o sıralar yaygın bir hastalık olan frengiden ölmüş, birkaç ay sonra gene aynı hastalıktan ölen kardeşi theo van gogh ile yan yana gömülmüştür.
don mc leanvincent isimli şarkıda sanatçıyı ve tablolarında bazılarını anlatır. işin kötü yanı 90lı yıllarda julo iglesias 70 li yılların hit şarkısının içine hem de ingilizce olarak kavır yapmıştır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
